Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Dün gazetelerde Petkim'in özelleştirilmesine dair iki büyük grubun birleşerek ihaleye girme kararı haberi vardı. Bu gelişmeyi önemsiyoruz ve destek bulması gerektiğini düşünüyoruz.
Son yıllarda Zorlu Holding Türkiye'nin çok önemli lokomotiflerinden biri haline geldi. Tekstil ile büyümesine rağmen, emek yoğun alanın günün birinde avantaj olmaktan çıkacağını görerek, kısa sürede teknoloji yoğun alanlara girdi. Bugün teknoloji yoğun ürünlerde Türkiye'nin en önemli ihracatçısı konumunda. Kahverengi eşyada dünya devleriyle boğuşuyor. Intertech şirketini satın alarak, yazılım alanında da mesafe almaya çalışıyor. Denizbank daha dün küçük bir bankayken, kısa sürede orta ölçekli bankaların en irisi oluverdi.
Sanko Holding ise Antep'in kralı. İplikte dünya devlerinden biri olan bu kuruluş iki önemli özelliği ile tanınıyor. Birincisi, kar odaklı ve risklerden kaçınan iş anlayışı. İkincisi de, yoğunlaşma. Sanko oldum olası nakden güçlü bir kuruluştur. Bu da maliyetleri kontrol edebilmelerinden ve finansal olarak özenli davranmalarından kaynaklanır. Antep'te tüm bankalar Sanko'nun peşindedir, ama nafile; kredi kullanmazlar. İplikte dünya devi olan bu kuruluş ne zamandır petro - kimya sektörüne girmek istiyordu. Yani Sanko bir ölçüde dikey bir üretim bütünleşmesi arıyor.
Sanko ile Zorlu grubu arasında bir fark var. Sanko hala aile şirketi halinde. Profesyonelleşme düzeyi hayli düşük. Oysa Zorlu bu konuda gerekli atılımı çoktan yapmış görünüyor. Öte yandan, Sanko'da da çok sıkı bir mali disiplin sağlanmış görünüyor.

Neden bizim patronlar omuz omuza vermez?
Ülkemizde patronlar genellikle yardımlaşmayı sevmez. Hele bir sinerji yaratan beraberce iş yapma davranışı adeta onları ürkütür. Bu da daha çok servetlerini kendi başlarına yapmalarından ve sanki kendi başlarına kalsalar hep o başarıyı sürdürebilecekleri inancından kaynaklanır. Tabii bir de bastıramadıkları yarış duygusu var.
Birleşme ve devralmalar, ekonomide işletmelerin devleşmesi, böylece etkinleşmesi ve uluslararası rekabete ayak uydurabilmesi açısından çok önemli. Oysa ülkemizde bu tür gelişmeler gayet güdük kalmış durumda. İlk bakışta bu rekabet sağlıyor sanılabilir. Ama aslında aksine büyük ölçekteki uluslararası şirketlerle mücadele edilememesine neden olmakta.
Mesela bankacılık kesiminde bilanço boyutlarının yeterince kar üretemeyecek düzeyde kaldığını biliyoruz. Oysa bu konudaki türlü teşvik edici düzenlemelere rağmen, birleşen banka sayısı parmakla sayılacak kadar az.

Yeni bir anlayışın başlangıcı mı?
Bu iki grubun Petkim'in özelleştirmesinde ortaklığa girmesi Türk sanayiin yeni bir anlayışa geldiğini gösteriyor: Gerektiğinde güç birliği! Özelleştirme İdaresi bu tavrı değerlendirmeli. Aksi takdirde bu tür birleşmelerin cesareti de kırılabilir. Yine aynı doğrultuda bir stratejik plan istenmeli ve değerlendirilmelidir. Ne böylesi dev bir petro - kimya sanayiinin geleceği riske atılabilir, ne de iyi niyetle oluşturulmuş bu güç birliğinin başarısızlığı hoş görülebilir.
Biz bu gelişmeyi büyük bir buluşma olarak niteliyoruz. Umarız arkası da gelir.