Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ülkemizde insan hakları sorunları bulunduğuna kuşku yok. Üstelik bunu yalnızca farklı etnik kökenlik yurttaşların kültürlerini özgürce yaşaması olarak görmemek gerekiyor. Çünkü çok farklı özgürlükler ve haklar bulunuyor.
Ancak özgürlüklerle haklar arasında da farklılıklar var. Özgürlük insanın dilediği gibi hareket etmesiyken, hak bunun toplum tarafından onaylanmış kısmını oluşturuyor. Yani her özgürlük yaşanamıyor. Çünkü bazı özgürlükler başkalarını rahatsız ediyor. Mesela bazen özgürce birini dövmek isteseniz bile buna hakkınız olmuyor. Her canınız sıkılan konserde avaz avaz bağıramıyorsunuz. Çünkü bunlar ayıp karşılanıyor.
Ancak ülkemizde belli konularda sağlanan hakların da aydınlatılması gerekiyor. Çünkü aydınlatılmayan haklara toplum da sahip çıkmıyor. Ve bu haklar yaşanamıyor. Örneğin sosyal demokratların geçtiğimiz yirmi yılda en önemli eserlerinden biri tüketici haklarına ilişkin çıkarttığı çerçeve yasa. CHP bu yasaya neden sahip çıkmaz bilinmez. Oysa bu yasa, diğer çağdaş toplumlarda olduğu gibi, bireyin en önemli haklarından birini ortaya çıkarmıştı.
Yasa, satın alınan bir malın doğru nitelikte olması, tüketiciyi aydınlatan bilgiler içermesi, koşulsuz iade edilebilir olması konusunda ciddi ilerlemeler sağladı. Ancak haklar sadece yasal zorunlulukla sağlanamıyor. Tüketici bilincinin de gelişmesi gerekiyor. Bu konuda da sosyal demokratların yapabileceği bir sürü etkinlik var. Her eylülde anılan tüketici hakları haftası kamuoyu duyarlılığının gelişmesi için çok önemli bir fırsat oluşturuyor. Kaç tüketici şikayeti gerçekleşti, kaç dava ortaya çıktı ve tazminatlarla tüketici korundu? Hakem heyetlerinin, yargının ve Sanayi Bakanlığı’nın bu konuda ne yaptığını izlemek gerekiyor!
Tabii her hak karşılığında sorumluluklar yüklüyor. Tüketici için hak olan, satıcının da sorumluluğu oluyor. Çağdaş toplumlarda bireyin sorumlulukları, hakları kadar önemli. Yurttaşlık bilinci bunu gerektiriyor. Ve her yurttaş birbirine sorumlu davrandığında, uygar toplumsal yaşam tarzı oluşabiliyor.
Önceki gün Maslak yolu yarı kapalı olduğundan Büyükdere’den Kemerburgaz’a orman yolu üzerinden gidiyorduk. Çok keyif alıyorduk, ama bazı manzaralar tadımızı kaçırıyordu. Gelişmiş ormanın yeşillikleri arasından kıvrıla kıvrıla giden yolda araba kullanmak müthiş keyif veriyordu. Hele hele Bocelli’nin son CD’si arabada çalarken. Ancak ormanın orasına burasına atılmış çöplere gözümüz kaçınca keyfimiz de kaçıyordu. Benzer manzaralar ne Amerika’da, ne de Avrupa’da görülemezdi.
Tıpkı Batılılar gibi özgürce ormanda dolaşmak, satın aldığımız malın niteliğine güvenerek onu özgürce tüketmek hakkımız var. Ancak çöpleri oraya buraya atmama sorumluluğumuz da. Oysa biz hem bazı haklarımızı unutuyoruz, hem de sorumluluklarımızı. Ve o zaman uygarlıkta da, yurttaşlıkta da geri kalıyoruz.
Ülkemizde haklar kadar sorumluluklar konuşulmuyor. Çünkü sorumluluk bilinci önce eğitim düzeyinin yükselmesini gerektiriyor! O konuda da daha çok yolumuz var.