Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aşağıdaki ilk tabloda yılın ilk 5 ayında geçen yıla göre ithalatın yüzde 47 arttığı gözleniyor. Böylece dış ticaret açığı (geçen yıla göre) yüzde 91 büyümüş. Tüketim mallarındaki artış ise yüzde 110u, sermaye mallarında artış da yüzde 88i buluyor. Ara - mallarındaki ithalat ise yüzde 31 kadar. Bu rakamlar çok açık biçimde iç talepteki canlılığı ve bunun sürmesi beklentisiyle yatırım eğilimini gösteriyor. Ancak ara - mallarındaki daha düşük oranlı artış, henüz her dalda üretim artışı olmadığını gösteriyor. Büyüyen bir ekonomi ithalatı artırıyor. Üstelik talep canlıysa fiyata bakılmaksızın mal satın alınıyor. Ve hızlı ithalat artışı ciddi bir dış ticaret açığı da yaratabiliyor. Ancak bu büyümenin kaçınılmaz bir sonucu. İkinci tabloda yılın ilk 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40tan fazla artan ithalat fasılları gösteriliyor. Gıdadaki artış iç tüketimdeki canlılığı net biçimde gösteriyor. Yine kıymetli maden ve taşlardaki (altın gibi) yüzde 52lik artış da dikkat çekici. Demek ki, bu yıl 1 milyar dolar daha fazla ithalat yapılacak. Bu rakamlar talebin daha çok gelir düzeyi yüksek kesimlerden kaynakladığını da gösteriyor. Baksanıza kıymetli maden talebi nereye varmış!Demir - çelikteki artış kısmen (Çin kaynaklı) fiyat yükselişinden kaynaklanıyor. Ancak metal eşya, alet ve makinelerdeki artış düpedüz iç üretimin canlılığını gösteriyor. Ve tabii aynı zamanda yatırım eğilimindeki artışı. İthalatı frenleyebilmek için 3 politika var. Biri kuru yükseltmek. Bu çok etkili olmayabilir. Üstelik yüksek kur iç fiyat dengesini de olumsuz etkileyebilir. İkincisi, ithalatı vergilendirmek. İthalatımızın yüzde 60ı ABden veya serbest bölgelerden. Yani vergi koymak mümkün değil. Çünkü Türkiye Gümrük Birliğine üye. Kaldı ki, diğer ülkelerle de dış ticarette GATT anlaşması gereğince vergi koymamız yıl sonunda olanaksız olacak. Üçüncü bir önlem ise ekonomiyi soğutmak. Yani daha düşük bir büyüme hızı oluşturmak. Bu en etkili önlem olacaktır. Ama bu sefer de borç dinamikleri olumsuz etkilenecektir. Çünkü hem borcun döndüğü milli gelir küçülecek hem de reel faizler daha yüksek olacağından borcun küçülmesi mümkün olmayacaktır.Pekiyi ne yapacağız? Açıkçası, daha fazla döviz elde etmek için seferber olmalıyız. Bununla beraber ithalat da ilelebet yükselemez. Şu anda yatırımlar yeni canlanmaktadır. Ayrıca otomotiv gibi 3 yıldır ertelenmiş dayanıklı tüketim malları talebi birdenbire hortlamıştır. Bu talep bir süre sonra dinecek, ortalık yatışacaktır. hgunes@milliyet.com.tr