On yıl önce Meksika derin bir krizle karşı karşıya gelmişti. Hem borç, hem de mali kriz ülkeyi derinden sarsmıştı. Şimdi ise bir yandan, siyasal dönüşümünü tamamlamış, diğer yandan da ekonomik istikrarı sağlamış bir ülke olarak yoluna devam ediyor.
Nereden nereye. On yıl önce Meksika'da enflasyon yüzde 100'leri aşıyordu. Şimdi ise tek haneli. Bunda en önemli katkıyı elbette bağımsız Merkez Bankası sağladı. On yıl önce Meksika'da cari işlemler açığı milli gelirin yüzde 7'sine varıyordu. Şimdi ise yüzde 3'lerin altına düşmüş durumda. Meksika döviz rezervlerini on yılda 10 kat artırarak 50 milyar dolara ulaştı. IMF'den borç alan ülke konumundan, borç veren durumuna geldi.
Makroekonomik istikrar Meksika'ya hem dış, hem de iç yatırımlarda ciddi katkı sağladı. Son on yılda yabancı sermaye de adeta aktı ülkeye. Böylece 1990'lı yılların ilk yarısında ortalama yüzde 4 kadar büyüyen ekonomi, daha sonra iki kat daha hızlı büyüdü.
Bir yandan, milli gelir içinde kamu borcu düşerken, diğer yandan toplumsal koşullar da düzeldi; ömür beklentisi yükseldi, bebek ölümleri düştü ve okuma - yazma oranı da hızla arttı. Bütün bunlar sadece dış şoklara karşı bağışıklığın artmasıyla, esneklikle değil, aynı zamanda verimlilik artışlarıyla elde edildi. Meksika'da istikrarın elde edilmesinde güven çok önemliydi. Bu güveni de kamu maliyesinde izlenen disiplin ile borç yönetimindeki etkinlik sağladı. Daha şeffaf bir kamu maliyesi, bütçe dışı kalemlerin kontrol edilmesi önemli oldu. Öte yandan, Meksika'daki esnek kur sistemi de başarıya olumlu katkıda bulundu. Merkez Bankası bu arada enflasyon hedeflemesine geçti ve sonuç çok başarılı oldu.
Bankacılık kesiminin denetlenmesi yönünde atılan adımlar önemli oldu. Ancak bu kesime asıl disiplini yabancı sermaye getirdi. Öte yandan, ekonominin dışa açılması, özellikle Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması (NAFTA) 1994'ten bu yana Meksika'yı başka bir yapıya taşıdı. Yine yapısal reformlar ve özelleştirme de bu yapısal dönüşüme önemli katkılar sağladılar.
1990'lı yılların ilk yarısında hızla büyümesine rağmen Meksika ekonomisinde artık bir yorulma gözleniyor. Büyüme ile fakirliğin azalması arasındaki sıkı bir bağ nedeniyle fakirlik artıyor. Meksika'da da bu sorun tüm şiddetiyle sürüyor.
IMF'nin Meksika'ya üç önerisi bulunuyor; birincisi, kamu maliyesinde, özellikle vergi sisteminde reformun sürdürülmesi; ikincisi, emek piyasasında esnekliğin artması için önlem alınması ve son olarak da, iş ortamına ilişkin kurumsal reformlar.
Bütün bu hikaye Türkiye'de uygulananlara tıpa tıp benziyor. Henüz Meksika'nın geldiği noktaya gelmedik. Ama Meksika'nın on yılda talep ettiğini daha kısa sürede elde edeceğiz görünüyor.
Fakirlik Meksika'da olduğu gibi, bizde de ana sorun. Hükümet hiçbir şey yapmıyor. Sosyal demokratlar ise uyumaya devam ediyor. Anlaşılan bu konuda da IMF'den medet umacağız!
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025