Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ticarette risk yoktur. Malı satar, parayı alırsınız. Ancak vadeli satarsanız risk oluşur. Bankalar da risk kurumlarıdır. çünkü bankacılıkta çoğu işlem vadelidir. Başta da krediler.
Bu nedenle banka verdiği paranın peşine düşer. Müşterinin gerçek ihtiyaç nedenini ve miktarını belirler. Verdikten sonra da bu paranın doğru kullanılıp kullanılmadığını denetler. Yanlış bir işlem olursa, krediyi sınırlar. Müşteri de "karışma bana" diyemez. Kredi sözleşmesinin maddelerini ise hiç tartışamaz. çünkü imzalamıştır bir kere. Hele hele; kredi sözleşmesini kendisi hazırlamışsa. Sözleşmeyi hazırla, imzalat, sonra da paraları alırken taahhütleri tartışmaya başla! Hiç olmayacak bir iş tabii_
IMF'den yüklü bir kredi kullandık. Ancak geçen haftalarda hükümet üyeleri kendi hazırladıklerı bu niyet mektubunun bazı maddelerini birkaç kez tartışınca IMF de ürktü. Bir tepkide bulundu. Belki aşırı bir tepki. Ama kaçınılmaz...
Gelelim karşı versiyona. Hükümetin niyet mektubunda IMF'ye taahhüt ettiği bütün reformları iki ay içinde Meclis'ten geçirdiği biliniyor. Bu gerçekten müthiş bir başarı. Geriye ne kaldı ki? Atamalar mı önemli, yoksa reformlar mı? Elbette reformlar. O zaman neden IMF bu küçük ayrıntıyı bu denli abartıyor? Ardında başka bir hesap mı var acaba?_
Asıl sıkıntının TELEKOM Kurulunun oluşumundan kaynaklandığı anlaşılıyor. Niyet mektubunda geçenler aynen şöyle:
"....ticarileştirilebilmesi amacıyla" "....Genel Kurulun atayacağı yeni profesyonel yönetim kurulu" "_.yönetimin üyeleri yetkinlikleri kanıtlanmış ve tecrübe sahibi kişiler olacak" "_yönetim Kurulu ve üst düzey yönetimde bu konularda özel sektör tecrübesi olan üyeler bulunacak" (Bu şekilde oluşturulmuş Yönetim Kurulu ve üst yönetimin atanması sekizinci gözden geçirmenin tamamlanması için koşuldur)
Mektubun TELEKOM'la ilgili kısmın başlığı da şöyle; "Türk ekonomisinde özel sektörün ve yabancı yatırımın rolünün artırılması".
Daha önce de yazdık. TELEKOM bir simge. özelleştirme ve yabancı sermayeyi çekmenin simgesi. Bu kuruluş son on yılda gereken yatırımları yapmamış, siyasi kadrolaşma nedeniyle maliyetleri şişmiş ve satış değeri de belki de onda bire düşmüştür. şimdi bekleyen bir sürü yatırım var. Ama devlet bunları hangi bütçesiyle yapacak ki?
Niyet mektuplarına genellikle ilgili bakan ve Merkez Bankası Başkanı imza atar. Ancak bu kez üç lider "biz buna harfiyen uyacağız" diye ek bir mektup yolladılar. Güçlü bir güvence verdiler. Bunun üzerine TELEKOM sıkıntısı çıkınca, belki de, IMF 'bu işten mahçup olmadan çıksam' diye düşünmeye başladı. çünkü siyasal irade noksanlığı ve ayak sürüme görülüyor. çıkan 15 yasanın büyük kısmı önceki programdan kalma. şimdi de uygulamada sıkıntıların çıkacağı izlenimi var. üstelik IMF'den kurtulma nidalarının giderek, hükümette ve basında, yaygınlaştığı bir ortamda bu program yürür mü? Sorgulanan işte bu.