Nihayet hükümetten feryatlar gelmeye başladı. Ve Maliye Bakanı Unakıtan geçenlerde açıkladı: Ek bütçeye gerek var ve hazırlıklar da başladı. 2003 bütçesinin harcama büyüklüğü 146 katrilyon TL. Yılın ilk yedi ayında 83 trilyona yakın para, yani bütçenin yüzde 57'si harcanmış. Bu kadarıyla işler çok sorunlu görünmese de, alt kalemler incelendiğinde ödeneklerin üzerinde harcamalar gözleniyor. Ve yıl sonuna gelmeden ödenekler yetersiz kalacağından ek bütçe zorunlu hale geliyor.
Harcamaların disipline alınamadığı başlıca alan sosyal güvenlik. Sosyal güvenlik için 2003 bütçesinde öngörülen harcama 14.9 katrilyon TL. Bununla Emekli Sandığı'na, SSK'ya ve Bağ - Kur'a ödemeler yapılacak ve emekli maaşları ödenecek. Tabii bir de sağlık harcamaları karşılanacak. (Unutmayalım, sosyal güvenlik deyince aklımıza sadece emekli maaşları değil, ilaç reçeteleriyle sağlık harcamaları da gelmeli.)
Ancak ilk yedi ayda 10 katrilyonluk harcama yapılmış. Yani ödeneğin üçte ikisi harcanmış bile. Yılın geri kalanında işler böyle sürerse bu kalemde 2.2 katrilyonluk bir sapma oluşabilir. Bu da çok önemli.
Emekli Sandığı'na ayrılan yıl sonu ödenek 5.9 katrilyon. Bunun yüzde 69'u harcanmış; yani 4 katrilyon. SSK'da da durum aynı. 4.6 katrilyonluk bütçenin yüzde 67'si; yani 3 katrilyon harcanıvermiş. Keza Bağ - Kur harcamalarında. Öngörülen bütçenin (4 katrilyon) benzer bir oranı harcanmış. Kısacası, harcamalar almış başını gitmiş.
Şimdi bu açığı kapatmak için hükümet kaynak arayışında. Dolayısıyla üretim yapan, istihdam yaratan kayıtlı sektörler tekrar cezalandırılacak ve ek vergiler verecek. Bilinen deyimiyle, Maliye yine kümese dalacak aynı tavukları bir kez daha yolacak.
Sosyal güvenlik sistemindeki açığın yapısal olarak kapatılması gerekiyor. Aksi takdirde kar topu gibi büyüyen bu açık sonunda tıpkı faiz gibi bir bütçeyi bir cenderenin içine sokacak. Ancak acaba çözüm daha çok vergi vermek mi, yoksa sistemdeki dengesizliği gidermek mi?
Sosyal güvenlik sistemindeki açığın nedenleri belli. Birincisi, sigortasız çalışan sayısı çok fazla. Yani sigorta ödeyen sayısı düşük. İkincisi, emekli sayısı hayli fazla. Üstelik, bizde çalışanlar erken emekli oluyor. Çalışan az, emekli olan da çok olunca finansman dengesi bir türlü tutmuyor. Kaldı ki, bizde emeklinin ölümünden sonra eş veya çocuklar da maaş alıyor. Tabii çalışmıyorlarsa. Eh malum işsizlik de hayli yaygın olduğuna göre denge büsbütün bozuluyor.
Ülke geliştikçe, sigortalı sayısı arttıkça, denge sağlanabilir. Ancak bir yandan da beklenen ömür uzuyor. Yani ücret alınan süre uzuyor. Çalışılan süre kısa, ödenen süre uzun olursa, denge yine tutmuyor. Kısa vadede ise sosyal güvenlikte mali denge için başka önlemler gerekiyor. En başta SSK'ya bağlı sağlık hizmetlerinin tek çatı altında kamuya devredilmesi zorunlu. Sonra, bu üç güvenlik kuruluşunun birleşmesi; ve nihayet işçilik üzerindeki sosyal maliyetin düşürülerek sigortalı çalışan sayısının yükseltilmesi gerekiyor.
Geç kalınırsa... Kümese dalmaktan başka çare yok!
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025