Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Dün basında AKP iktidarının Meclis'te beş ayrı komisyonla yolsuzlukları soruşturacağı vardı. Soruşturulan dosyalar daha sonra Yüce Divan'a sevk edilecekmiş. Dosyaların hepsi geçmiş iktidarların icraatları;
•  Enerji kesiminde yap - işlet - devret modeli ihalelerle, Mavi Akım ve mobil doğalgaz santrallarının yapımına ilişkin ihaleler,
•  SSK ve Bağ - Kur'un ihaleleri ve Neşter Operasyonu ile yargıya taşınan yolsuzluklar,
•  Fatura, hayali ihracat ve vergi iadesi yolsuzlukları,
•  Karadeniz Sahil Yolu Projesi başta olmak üzere Bayındırlık Bakanlığı ihalelerindeki yolsuzluk iddiaları,
•  Ekonomik krizler sırasındaki sermaye hareketleri ile birlikte bankacılık sektörüyle ilgili karar ve işlemler.
     Dikkat edilirse, bu maddelerden üç tanesi Kamu İhale Yasası'na ilişkin. Oysa AKP'nin öteden beri bu yasa ile sorunları olduğu biliniyor. Hükümet özellikle bazı sektörlerde bu yasanın değiştirilerek uygulanmasını istiyor. Ve IMF ile bunu müzakere ediyor. Ancak artık AKP'liler de anlamalı ki, bu yeni yasa yolsuzlukları büyük ölçüde engelleyecek biçimde düzenlendi.
Öte yandan, AKP'nin bu soruşturmayla geçmiş iktidarları ciddi biçimde sarsmak istediği gözleniyor. Özellikle ANAP'ı hırpalayacak olan bu girişimle, aynı zamanda önümüzdeki yerel seçimlerde avantaj sağlamak amaçlanıyor.
İnsan haklarının yanı sıra ülkemizle ilgili Batı'nın en önemli eleştirisi bu yaygınlaşan yolsuzluklar. Malum bu konuda dünya liginde ön sıralarda yer alıyoruz. Ancak yine de feryat figandan fazla bir şey de yapmıyoruz.
Yolsuzlukların birden çok boyutu var. Birincisi, devlet hala ekonomide önemli bir paya sahip ve aşırı bürokrasi var. Bunları aşmak için haliyle bazı vatandaşlar rüşvet mekanizmasına başvuruyor. Kaldı ki, memurların durumu da ortada. Gelir dağılımının bu denli bozuk olduğu bir düzende bazı memurların yolsuzluklara neden başvurduğu anlaşılıyor. Ahlaksızca bir davranış, ama sosyal bir gerçek!
Dünya Bankası da konuyla çok yakından ilgileniyor. Hatta devlette şeffaflığın sağlanmasıyla, rüşvetin büyük ölçüde azalacağını iddia ediyorlar. Gerçekten, mesela Türkbank ihalesi gizli kapılar ardında değil de, açık biçimde yapılsaydı daha sağlıklı olurdu.
Dünya Bankası'nın bir diğer önerisi ise denetim. Ancak denetimin nasıl yapılacağı da çok önemli. Çünkü denetim de bazen bürokrasiyi artırıyor. Hatta yolsuzluğun kaynağı bile oluyor. İç denetimin yanı sıra, dış denetim de çok önemli. Kaldı ki şeffaflık başlı başına bir dış denetim yöntemi ve çok daha etkin.
Elbette yolsuzluğun bir boyutu da eğitim ve ahlak anlayışı. Eğitim düzeyi yüksek toplumlarda yolsuzluklar da az oluyor. Yolsuzluğun ne denli yüz kızartıcı olduğu topluma işlenebilirse, kuşkusuz yolsuzluklar azalıyor.
Konu hakkında medyaya da büyük görevler düşüyor. Siyasetçiyi bu konuda uyarmak, sık sık yolsuzlukları teşhir etmek ve toplumu bilinçlendirmek basına düşen önemli sorumluluklar. Ancak itiraf edilmeli ki, Türk basını yakın geçmişte bunu fazlasıyla yerine getirdi. AKP'nin de bu konuda yargı yolunu açan adımı önemsenmeli. Ancak ülkemizde yolsuzluklar her alanda hâlâ çok yaygın ve ortada hiçbir gelişme yok.