Kemik Erimesi (Osteoporoz)

25 Şubat 2019

Kemik Erimesi (Osteoporoz) Egzersizle Engellenebilir mi?

Osteoporoz, halk arasında kısaca kemik erimesi olarak ifade edilen, kemik yapının kalitesinin azaldığı, dolayısıyla başta kırık olmak üzere ağrı, postüral değişiklik ve bunun getirdiği solunum sıkıntısı, denge bozukluğu sonucu düşmeler osteoporoz hastalarında en sık görülen komplikasyonlardandır.

Hemingway ”kırık yerlerimizden güçleniriz” diyerek kırık kelimesini yaşamla mücadeleyi vurgulamak için pozitif bir felfesik boyut içinde kavramlaştırsa da, konu osteoporoz olduğunda, bu kırıkların oluşmadan engellenmesi asıl güç olarak tanımlanabilir.

Osteoporoz Egzersiz İlişkisi

Osteoporoz rehabilitasyonunda tartışmalı olan fiziksel aktivite ve egzersizlerin yeri, son yıllarda yapılan araştırmalarla artık kanıtlanmıştır. Egzersiz, kemik kütlesini korumak ve kırıkları önlemek amacı ile yararlanılan önemli bir tedavi unsurudur. Egzersizin yapılan araştırmalarda büyük kemiklerin periostal yapısının büyüklüğünü ve endokortikal değişiklik ile volumetrik yoğunluğunu etkilediği bilinmektedir.

Kemik yüklenmeye bağlı olarak kütlesini artırır. Mekanik yüklenmenin kemik mineral yoğunluğunu hangi mekanizmalarla artırdığı tam olarak aydınlatılmamış

Yazının Devamı

Gece Diş Gıcırdatması / TME

23 Ocak 2019

TME SENDROMU KAYROPRAKTİK TEDAVİSİ

Çenemizi kafatasına bağlayan ve ağzımızı açıp kapatmamızı sağlayan eklem, temporomandibular eklemdir. Bu bölgedeki kaslar veya eklem ile ilgili problemlerimiz olduğunda, temporomandibular eklemi fonksiyon bozukluğu (TME) olarak adlandırılır.

Bu bozukluk çenenin bir veya her iki tarafında ağrı ve sertlik ile karakterizedir. Çene ayrıca kapalı veya açık bir konumda kilitlenebilir veya sıkışabilir. Hastalar ayrıca çiğneme, esneme ya da ağızlarını kapatırken ya da açarken çene içinde haşhaş, tıklatma sesi fark edebilir. Ayrıca şişme hissi de yaşayabilirler.

TME'nin tam olarak sebebi bilinmemektedir. Ancak, Üst servikal sendrom ve boyunla ilgili travmatik durumların sebep olduğu düşünülmektedir.

TME'nin sebepleri

Yazının Devamı

İdeal Postür Nasıl Olmalı?

8 Ocak 2019

Postürümüz (Duruşumuz) Hakkında Bilmediklerimiz
Postür yani omurganın ve diğer kas-kemik yapılarının diziliminin uyumunun bozulması duruş bozukluğuna neden olur. Duruş bozukluğu da kasların ve eklemlerin gerilmesine ve uygun olmayan şekilde kullanılmasına yol açar.

Yaşam stili, iş durumu, psikolojik faktörler, kişinin yaşı ekonomik nedenler yaşam koşullarına göre değişiklik göstermektedir. Üzgünlük, mutsuzluk, kişinin belli bir özgüvene sahip olmaması, estetik açıdan kendini çirkin hissetme gibi psikolojik etmenler beden yapısını da etkileyerek kişi farkında olmadan duruşunda bozukluklara neden olabilmektedir.

Sık rastlanan duruş bozuklukları
Kamburluk (Kifoz)
Çukur bel (Lordoz artışı)

Yazının Devamı

Fibromiyalji Sendromu Nedir? Hangi Egzersizlerle Ağrınızı Azaltabilirsiniz?

11 Aralık 2018

Fibromiyalji sendromu (FMS), etiyolojisi bilinmeyen, temel olarak kronik ve yaygın ağrı ile karakterize sabah sertliği, yorgunluk, depresyon ve uyku bozuklukları gibi semptomların eşlik ettiği eklem dışı romatizmal tıbbi bir tanıdır . Fibromiyalji tanısına yönelik tanı kriterlerini 1990 yılında Amerikan Romatizma Birliği belirlemiştir .

Fibromiyalji sendromlu hastalarda en önemli semptomlar ağrı, kas sertliği ve yorgunluğa bağlı hareketsizliktir. Bu hareket etmeme durumu kaslarda dekondisyon durumuna sebep olur ve bu durumda kaslar normalden biraz daha fazla etkilenir.

Bu durum ise ağrının artmasına ve yorgunluğun kronikleşmesine sebep olur. Egzersiz ise bu olumsuz döngüyü kırarak hastaların semptomlarında büyük oranda azalmayı sağlar. Avrupa Romatizma Birliği (EULAR), fibromiyalji sendromlu hastalarda egzersiz tedavisinin yararlı sonuçları olduğunu, özellikle güçlendirme, germe ve aerobik egzersizlerin daha yararlı olduğunu bildirmiştir.

FMS’li hastalarda genellikle tek bir egzersiz programı değil, kombine egzersiz programı kullanılmaktadır. Bütün egzersiz programları her birey için aynı değildir. Yaş, cinsiyet, endurans gibi semptomların şiddeti gibi faktörler göz önüne alınarak

Yazının Devamı

Çağın Problemi Skolyoz

16 Kasım 2018

Omurgamız yandan bakıldığında tam düz değildir. Boyun ve bel bölgesinde çukurluk (lordoz) sırt bölgesinde ise kamburluk (kifoz) vardır. Arkadan bakıldığında insanlar anatomisi gereği omuz başları kürek kemikleri kalça seviyeleri eşit görünür. Skolyoz omurganın sağa veya sola doğru eğrilmesi anlamına gelmektedir. Skolyoz aslında bir hastalık değil bir bulgudur.

Nasıl ki farklı hastalıklara bağlı olarak ateş ya da ağrı gibi bulgular ortaya çıkabiliyorsa, çeşitli hastalıklar da skolyoza neden olabilir. Bu nedenle skolyoz, sağlıklı bir omurga yapısında oluşan biçimsel bir deformite olarak tanımlanabilir.

Skolyozun görülme sıklığı % 0.2 - 6 arasında değişmektedir. Kız çocuklarda daha sık ve ilerleme daha fazladır. Okul çocuklarında %1.5 oranında görülmekte olup, Türkiye’de en az 150.000 çocukta skolyoz olduğu tahmin edilmektedir. Okul öncesi dönemde erkeklerde sıkça görülen bu rahatsızlık, ergenlik dönemindeki kızlarda büyüme hızına da bağlı olarak 3-5 kat daha fazla görülür.
Erken dönemde hastada kuvvetli bir şikayete neden olmayan skolyoz, çoğunlukla okul taramaları sonucu ya da herhangi bir nedenle çekilen röntgen grafilerinde tesadüfen tespit edilir.

Yazının Devamı

Bel ve Boyun Fıtıkları Ameliyat Gerektirir mi?

14 Ekim 2018

Günümüzde sportif faaliyetlerin azalması, masa başı işlerin ve sigara kullanımının artması, pasif bir hayat sürülmesi gibi unsurlar disk aralığını bozup, erken yaşta da bel fıtığının görülmesine sebep olabiliyor. Bel ve bacak ağrılarının önemli bir nedeni olan bel fıtığı, hastalarda ilerleyen yaşla birlikte artış gösteriyor.

Vücudumuzun yükünü taşıyan omurgamız ve boyun, sırt, bel kasları da önemli görevlere sahiptir. Spordan uzak ve hareketsiz bir yaşam tarzı, kasların taşıması gereken tüm yükün omurgaya binmesine neden olur. Kaslar güçlü olmadığından, bu yük nedeniyle, diskler üzerinde fıtıklar meydana gelir. Bunun yanında, kişide fazla kilo problemi de varsa, durum daha sıkıntılı bir hale gelmektedir. Ancak, yaşam tarzınızı değiştirerek bu sorunu çözebilir.

Yaygın bir kanı olarak beli veya boynu ağrıyan herkes fıtığı olduğunu sanmaktadır. Oysa büyük oranda vücudumuzun yükünü çeken omurgamızdır. Belimizde ve boynumuzda ki kemikler(omurgalar),omurlar arasında diskler,kaslar,sinirler,bağlar ve kan damarları gibi bir çok anatomik oluşum bulunmakta olup bunların her birinde problemler ağrı olarak karşımıza çıkabilir.

Nasıl Anlaşılır?

Diskler omurgaların arasından omuriliğe doğru çıkıp

Yazının Devamı

Bel ve Boyun Ağrılarına Kayropraktik Tedaviyle Çözüm

8 Ağustos 2018

Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilatı (IASP) tarafından yapılan tanımlamaya göre ağrı; "Vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, gerçek ya da olası bir doku hasarı ile birlikte bulunan, insanın geçmişteki deneyimleriyle ilgili, duysal, afektif, hoş olmayan bir duyudur."

Ağrıları hemen psikojenik kökenli ağrılar olarak tanımlamak doğru değildir. Bazı olgularda hiçbir doku hasarı olmayabilir, bu ağrının daha az gerçek veya daha az önemli olduğu anlamına gelmez. Ağrının önemli bir özelliği duysal, yani sinir lifleri ile taşınan objektif bir semptom olması, diğer bir özelliği ise emosyonel, birçok başka faktörlerden de etkilenmesidir. Bu nedenle ağrı öznel yani kişiye özgüdür.

Türkiye’de yapılan anket çalışmasına katılan bireylerin büyük bir çoğunluğu boyun, sırt ve bel ağrılarının olduğunu söylemiştir. Omurgamızda günlük hayatta ki postüral duruşumuza göre etkilenmektedir.

Mesleki aktiviteler omurga ağrılarında en önemli risk faktörünü oluşturmaktadır. Omurga ağrı insidansının en yüksek görüldüğü dönem iş hayatının aktif olduğu dönem olan 30-55 yaş arasıdır. Endüstrileşmiş ülkelerde, mesleki kas hastalıkları, meslek hastalıklarının %50 sini oluşturmaktadır. İş yerinde ani tek bir

Yazının Devamı

Kayropraktik Tedavi

18 Temmuz 2018

Günümüzde bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de geleneksel- tamamlayıcı- alternatif tıp metodlarına olan ilgi giderek artmaktadır. Bu ilgi özellikle gelişmiş ülkelerde son 20- 30 yılda olmuştur. Örneğin bitkisel ürünlerin dünyadaki toplam pazar payının yaklaşık 60-100 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir ki bu oran dünyadaki ilaç yıllık ilaç pazarının yaklaşık % 15-20’sini oluşturmaktadır. Türkiye’de yapılan çalışmalarda Tamamlayıcı ve alternatif tedavi kullanım sıklığının %22,1 ile %84,1 arasında dağılım gösterdiği bulunmuştur.

Kayropraktik tedavide henüz ülkemizde yeni olmasına rağmen Amerika ve Avrupa’da en çok tercih edilen tamamlayıcı tıp tedavilerinden bir tanesidir.

Kayropraktik 1890 yılında D.D Palmer tarafından çoğunlukla kas-iskelet sistemi, özellikle omurga mekanik bozukluklarının tanı ve tedavisinde kullanılan bir sağlık mesleği olarak tanımlanmıştır. Uygulayıcılar, vücuttaki problemlerin sinir sisteminin üzerinden genel sağlığı etkilediğini belirtirler. Omurgada meydana gelen dizilim bozuklukları sinir sistemini doğru çalışmasını etkileyerek vücutta mekanik problemleri meydana getirir. Kayropraktik tedavi omurgada meydana gelen dizilim bozukluklarını

Yazının Devamı