07.03.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:
Önemli bir toplantı oldu. Geçtiğimiz hafta gündeme düşen toplantı, Nakkaştepe Koç Holding binasında Rahmi Koç'un daveti üzerine şekillendi. Katılımcılar en büyük patronlardı. Koç'un veliahtı Mustafa Koç, Sakıp Sabancı, Bülent Eczacıbaşı, Ömer Sabancı, Mehmet Emin Karamehmet'in yanı sıra toplantıya iki büyük sermaye birliğinin temsilcisi olarak İSO Başkanı Hüsamettin Kavi ve TİSK Başkanı Refik Baydur davetliydi.
Bu toplantı Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün sütunlarından kamuoyuna yansıdığında, ilk yankısı Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) üstü bir oluşumun habercisi biçimde oldu.
Aşağı yukarı bir "Süper Patronlar Kulübü" yorumu yapıldı.
Biraz daha irdelenen toplantıdan çıkan notlara bakılırsa, patronların biraraya gelmesine vesile olan neden ihtiyaç İSO Başkanı Hüsamettin Kavi tarafından "İş dünyası için bir çatı oluşturup, burada eksekliklerimizi görmek, çözüm aramak, devlete proje üretmek, fikirler geliştirmek" olarak açıklandı.
Refik Baydur da kendisiyle yaptığım konuşmada, Kavi'nin çıkışını destekler yorumlar yaptı ve geçmişte var olan Hür Müteşebbis Konseyi benzeri bir oluşumun arayışı içinde olduklarını belirtti.
Patronlar zirvesi çok yönlü bir oluşuma işaret ediyor. Bayramlaşmalarımda toplantının içeriği ile ilgili ayrıntalara sahip oldum. Öncelikle daha önce de bu sütunlarda yazdığım gibi bu toplantıda patronların "Önümüzdeki 6 ay işçi atmayalım" önerisini görüştüklerini, ancak altına imza atmadıklarını hatırlatayım. Sonra da bu toplantının Rahmi Koç'un iradesi ile yapılıp, yapılmadığına bakalım. Aldığım bilgilere göre davet sahibi Koç gözükse de, iradenin adresi Koç değil. Birileri Koç'a "İş dünyasının istikametini tek sesten yansıtacak bir kurul oluşturmak üzere hazırlıklara başlayın" dedi.
O birileri ne istiyor?
İş dünyasının rekabet gücünü saptamak.
Çalışma yaşamı hakkında bilgi sahibi olmak.
SSK, vergi sistemi konusunda görüşler almak.
Ekonomik modele duyarlılığı ölçmek.
Daha da ötesinde ulusal model üzerinde, toplumsal uzlaşmaya katkı sağlayacak sermayenin ortak görüş ve fikirlerinin çıkmasını sağlamak.
Bu talepler çerçevesinde patronlar hazırlıklarını sürdürüyor. 19 Mart tarihinde ikinci kez biraraya gelecek patronlar, ellerindeki raporlarla netliğe adım atacaklar. Sanırım bunu açıklayacaklar da.
Ekonominin dümenine geçen "Olağaüstü Hal Türkiye Bakanı" Kemal Derviş'in kendisine ilgiyi azalttığını söylemiş Kandilli Rasathane Müdürü Prof.Ahmet Işıkara. Prof Işıkara Tokyo'da düzenlenen bir deprem konferansından geldi. Medyamız doğal olarak, oradan yeni teknolojilerle ilgili ne tür bilgilerle geldiğini merak eder sanmış hoca... Biraz da sitemle "Derviş geldi, benim pabucum dama atıldı" diye de demeç vermiş.
Deprem uzmanlarımızdan Prof.Ahmet Tezcan'ın son 6 aydır yaptığı ve tamamladığı bir çalışmayı aktarırken söylediği şu sözler hiç aklımdan çıkmıyor: "Marmara'da yıkıcı bir deprem, büyük olasılıkla önümüzdeki 20 yılda değilse de, olacak. Kentin hangi noktasında, ne kadar hasar meydana geleceğinin ayrıntıları elimde. Böyle bir depremde, bugünkü kent yerleşimine göre 100 bin insan göçük altında kalır. Depremin ekonomiye faturası da 100 milyar dolar olur. Devlete ait arazilere bu kırılgan bölgelerde yaşayan insanları nakletmek için zamanımız var. Bunun maliyeti de 7 milyar dolardır."
Bu tablo karşısında, Prof. Işıkara'yı unutmaması gereken asıl olarak medya değil, Derviş.
İşadamı İshak Alaton bir söyleşimde "Politikacı ithal edelim" demiş ve büyük tepki çekmişti. Aslında o günlerde Alaton'un söylemek istediği yurt dışında yetişmiş iş gücünün tersine çevrilmesiydi. Aynen bugün Kemal Derviş gibi uluslararası üne sahip bir uzmanın, Dünya Bankası Başkan Yardımcılığı'ndan tranfer edilmesi gibi. Derviş teknik yeterliliğin devlet yönetimindeki başarısını tescil ettirirse, ithal politikacı arayışlarının da kapısı aralanacaktır.