Yazıhane...

8 Ekim 2023

İngiliz “The Guardian” gazetesinde, 5 Ocak 2007-11 Temmuz 2009 tarihleri arasında her hafta bir yazar, şair, oyuncu veya yönetmenin yazı odasının fotoğrafı ve görsele eşlik eden kısa bir yazı yayımlanırdı. (Çizer olduğu zaman sayfanın adı değişir, “Çizerin Odası” olurdu.) Bu fotoğraflarda sanatçı görünmezdi, sadece yazı odası olurdu. Çok güzel bir projeydi. Ben de merakla bekler, gazeteye kavuşunca fotoğrafı uzun uzun inceler, sayfadaki kısa metni okuyup anlamaya çalışırdım.

Çalışma odası fotoğraflanan sanatçı neredeydi peki; tabii ki fotoğrafa eşlik eden yazıda. Metinler kısaydı, ama odanın (masanın, sandalyenin, kitaplığın, pencereden görünen manzaranın) öyküsünün yanında yazı yazmanın sırlarını da anlatırdı. Her yazı odası diğerinden son derece farklıydı. Kaotik çalışma düzenine işaret eden odaları-masaları daha çok severdim.

Masa: “Milliyet” gazetesinde arşivci olarak çalışmanın en güzel yanlarından biri sadece ulusal yayınlara değil, yabancı süreli yayınlara da erişebilmenin kolay olmasıydı. Birinci katta

Yazının Devamı

“2023 Yılın Kalemi: Antik Mısır”

1 Ekim 2023

Üst düzey yazı gereçleri üreticisi Graf von Faber-Castell geçen hafta ilhamını Antik Mısır’dan alan ve üzerinde 3 bin senenin simgelerini taşıyan ‘2023 Yılın Kalemi’ni açıkladı.

Büyük firmalara boşuna “büyük” denmiyor. Graf von Faber-Castell de büyük bir vizyona sahip çünkü hayranlık uyandırıcı ve çok kaliteli yazı gereçleri üretiyor. “2023 Yılın Kalemi: Antik Mısır”, markanın bu zamana kadar inşa ettiği yapıya muhteşem bir katkı sunuyor. Yılın kalemini her sene gelmesini istediğim bir mektubu bekler gibi merakla beklerim, acaba bu sefer nasıl bir dünyayı bir kaleme sığdırdılar diye düşünürüm.

Geçen yıl Aztek uygarlığına bakan Graf von Faber-Castell uzmanları bu sefer Antik Mısır’ın 3 bin yıllık tarihine, yazının büyülü geçmişine, tanrı ve tanrıçalarına adanan yeni bir yazı gereçleri koleksiyonuyla yine çıtayı yukarıya taşımışlar. Konu yeni değil; Montblanc, Sailor, Sheaffer, Waterman, Visconti ve Montegrappa gibi başka markalar Antik Mısır’dan ilham

Yazının Devamı

Renklerin gücü adına: Rado

24 Eylül 2023

Rado geçen hafta Paris’te efsanevi İsviçreli mimar Le Corbusier’den ilham alan üç yeni saat duyurdu.  

Aslında Rado dendiğinde aklıma önce gazeteci, yazar ve yayıncı Şevket Rado (13 Nisan 1913, Radovişte- 8 Nisan 1988, İstanbul) geliyor. Elbette Şevket Rado ile “Hayat” ve “Hayat Tarih” dergileri, gazete yazıları, ünlü kitap ve hat koleksiyonu da çağrışım yapan diğer konular.  

Oysa başka bir Rado daha var: Yüksek teknoloji ürünü seramik saatleriyle tanınan Rado, “malzeme ustası” olarak haklı bir üne sahip. Rado, yüksek teknoloji ürünü seramikten ilk saatini 1986’da duyurdu. Yüksek sıcaklıkta fırınlama yöntemi ile elde edilen inorganik bir malzeme olan Rado ürünü seramik çizilmelere karşı dayanıklı, hafif ve antialerjik bir seramik türü. Rado bu alanda onlarca yıllık tecrübesiyle elde ettiği birikimin sonucu olarak bildiğimiz gözenekli ve kolayca kırılabilir seramikten son derece farklı, yüksek yoğunlukta sıkıştırılmış ve renkleri de mükemmel bir şekilde taşıyan

Yazının Devamı

Lorenzo Burchiellaro ve saati

17 Eylül 2023

Tasarımcı ve heykeltıraş Burchiellaro’nun bir çalışması var ki, her gördüğümde hem yeniden görmüş gibi oluyor hem de Selçuklu ve Osmanlı mezar taşlarıyla bir bağ kuruyorum

İtalyan tasarımcı ve heykeltıraş Lorenzo Burchiellaro (8 Temmuz 1933 - 2 Ocak 2017) malzeme olarak metal (altın, gümüş, bronz, pirinç, alüminyum, çinko, kalay ve bakır) kullanmayı seven bir sanatçıydı. 

Her şeyin internette bulunduğunu zannedenler Lorenzo Bey hakkında çok bir şey bulamayacaklar. Karşılarına sadece eserleri çıkacak. Bizim zamanımızda eser vermiş ve göçmüş ama Lorenzo Burchiellaro hakkında çok fazla bilgi yok çünkü bir derviş gibi yaşamış, başını öne eğip çalışmış. Ben şunu bunu yaptım dememiş. 

Bronz masa saatleri 

Daha da iyisi ömrünü sanatına vakfetse de “her şeyi ben biliyorum” da dememiş. Bir yerde “Heykel ve iç tasarım alanında metallerle 50 yıldan fazla çalıştıktan sonra ister bakır ister alüminyum, gümüş veya çinko olsun, her metalin doğasının derinliklerini

Yazının Devamı

İkinci perde: Blancpain X Swatch!

10 Eylül 2023

Swatch, 2022’de satışlarını % 90 artırdı. Bu yılın ilk yarısına göre MoonSwatch’a olan talep artmaya devam ediyor. Blancpain X Swatch Scuba Fifty Fathoms saati orijinalinden 40 kat daha ucuza satılıyor! 

Geçen hafta Avrupalı saat meraklıları “Frankfurter Allgemeine Zeitung” isimli 73 yıllık köklü bir Alman gazetesinde yayımlanan bir ilanı keşfedip konuşmaya başladı. Tam sayfa çıkan ilanda herhangi bir yazı yoktu, sadece ışık oyunlarıyla süslü masmavi bir yüzme havuzunun altını gösteren bir fotoğraf vardı.

Meraklılar havuzun dibine düşmüş Swatch logolu bir kart gördüler. Kartta ayrıca ikonik bir saatin kurma kolunun simgesi de bulunuyordu. Saatseverler stilize bile olsa bu çizgileri hemen tanıdı: 9 Eylül’de 70. yıldönümünü kutlayacak olan ve ilk gerçek dalış saati olarak saat yapımında devrim yaratan Blancpain Fifty Fathoms! (Aynı ilan dünyanın diğer kıtalarında 70 yaşını geçmiş bazı gazetelerde de yayımlandı. Bu pazarlama stratejisi çok şık bir hareket. Gazetelere özel bir önem veren kurumları seviyorum.)

Beklendiği

Yazının Devamı

Complicité

3 Eylül 2023

Bazı meraklara sahip insanlar yalnızdır ama birbirlerini bulduklarında dünyaları değişir. Czapek markasının Place Vendôme Complicité isimli saatini görüp çarpıldığımda acaba hiç meraklı olmayan birine bu saatin müthiş güzelliğini ve teknik başarısını anlatabilir miyim diye düşündüm. Ancak kalbe dokunan bir sanat eserini gördüklerinde coşkuya kapılanlar beni anlar. “Mürekkepbalığı” dergisini çıkardığımız yıllarda bir okur mektubunda gördüğüm  

(ortak dolmakalem merakımızdan dolayı) “Aman Allahım yalnız değilmişim!” cümlesi geldi aklıma. Zaten “Mürekkepbalığı” dergisi de ortak bir meraktan doğmuştu. 

Yakında bulunan bir stajyeri görüp saati gösterdim, hiç heyecanlanmadı. Elbette bu durum çok doğal genellikle istisnai mekanizmaya sahip bir saat karşısında sadece bilenler heyecanlanır. Ben meraklı olmayanlara “stajyer” diyorum. Bu tanımı pek çok işyerinde olduğu gibi her sene bize gelen stajyerlerden ilham alarak uydurdum. Bu çocuklar birbirinden farklı görünseler

Yazının Devamı

Rolex neden Bucherer’i satın aldı?

27 Ağustos 2023

Statü, maddi güç ve özgüven göstergesi kabul edilen ilk saat markası olan Rolex’in, 100 mağazasıyla dünyanın en büyük lüks saat perakendecisi Bucherer’i satın almasının arkasında “vefa duygusu” yatıyor!

Dünyanın en bilinen saat markası Rolex, geçtiğimiz perşembe günü meraklıları şaşırtan bir basın açıklaması yaptı ve 100 mağazasıyla (Avrupa/ABD) dünyanın en büyük lüks mücevher ve saat perakendecisi olan Bucherer’i satın aldığını duyurdu. 

Açıklama saatçilik dünyasında bir patlama etkisi yarattı. Bloglar, haber ve inceleme siteleri “son dakika” olarak bu gelişmeyi duyurdu. Bilindiği gibi Rolex kendisine ait butiklere veya bir perakende zincirine sahip değil, böyle bir satın almaya da ihtiyacı yok. Bucherer de aynı şekilde. Bank Vontobel’e göre, yıllık 2 milyar euro civarındaki geliriyle (üçte ikisi Rolex ve Tudor saatlerinin satışından geliyor) küresel bir perakende zinciri . Morgan Stanley’ye göre, yıllık geliri yaklaşık 10 milyar euro olan Rolex, böylece bir anda

Yazının Devamı

‘Fol’ (1995-1998)

20 Ağustos 2023

İnsanlar ikiye ayrılır, dergiciler ve dergici olmayanlar. Bilhassa dergici olduğu için çok sevdiğim bir arkadaşım var, onun aklı fikri dergisindedir. Yerli-yabancı ayırmayıp sürekli dergilerden söz ettiği için onun sayesinde dünyadaki bütün havalı mecmualardan haberim oluyor. Arkadaşın bu hâli hoşuma gidiyor, işine tutkuyla sahip çıkan dergicilere büyük saygı duyarım. Gerçek bir dergici deyince her zaman aklıma arkadaşımın ışıldayan gözleri gelir. 

Hem üreten hem biriktiren biri olarak ben de kendimi dergici sayarım. Kitabevlerinde ilk baktığım yer dergi raflarıdır. Belki bir sahafta karşıma çıkar diye eksik sayılarımı yazdığım bir defterim var. 1989’dan beri, “Şiir Atı”ndan “P Dünya Sanatı”na, “Fol”dan “Geniş Açı”ya kadar envai çeşit dergiyi sevgiyle biriktirdim, merakla okudum. İstanbul Şişli Lisesi’nde okurken tek sayılık dergiler hazırlardım (ilk dergimin adı “Pırpır” diye hatırlıyorum) ayrıca okul dergisi için çizim yapar veya arkadaşlarla birlikte röportajlara giderdim.

Yazının Devamı