Dolmakalemle yazmanın 40 faydası

6 Mart 2022

Teknik açıdan en gelişmiş analog yazı gereci olarak dolmakalem, bu hızlı dünyada, düşünmeden yapılan işlerin kalitesiz oluşuna bir isyan, niteliğe bir övgüdür.

Richard Burton 27 Aralık 1973’te yazdığı bir mektupta, Elizabeth Taylor’ın kendisine hediye ettiği dolmakalem için teşekkür ederken şöyle yazıyordu: “Sıradan bir kadın olmadığın çok belli. Tıpkı bu kalem gibi sen de farklısın. Tıpkı bu özel kalem gibi sen de ağır ancak aynı zamanda da hafifsin.”
Öyledir, dolmakalemle yazan kişi tarz sahibidir: Hız yerine yavaşlığı, düşüncesizlik yerine düşünceyi, heves yerine tutkuyu tercih eder. Dolmakalemden öğrendiğim kırk faydayı yazdım ama aşağıdaki maddeler yazı yazmanın faydaları olarak da okunabilir.

1. Dolmakalem, hatırlatır: Bildiğiniz gibi insan unutkan bir varlık. Bizim için çok ama çok önemli olan hatıraları bile unutabiliyoruz, her yeni duruma kolayca alışıyoruz. Kim çocukluğundan kalma kurşunkalemleri saklıyor? Dolmakalem, eşyanın tamir edilebildiği bir devrin simgesidir.
2. Dolmakalem umut verir. Dijital çağın

Yazının Devamı

352 yıllık mürekkep damlası

27 Şubat 2022

Dünyanın en eski mürekkep üreticisi Jacques Herbin ile tasarımcı Kenzo Takada iş birliğinin ürünü Shogun, hem yazı tarihinin bir parçası hem de yeryüzündeki zengin kültürlerin bir sentezi.

İnsanlık tarihinin önemli bir kısmı da yazı araç gereçlerinin tarihidir. Kil tabletlerle çıkılan yolda taş, tahta, metal, porselen, parşömen, keten bezi, ağaç yaprakları, papirüs ve nihayet kâğıt kullanıldı. Kalem de (Yunanca kalamos, Latince calamus) başından beri ele uygun temel formunu korudu ama mürekkebe kavuşunca mükemmelleşti. Yazı araç gereçleri öylesine önemli ki başlangıçta hepsi büyük olan harflerin küçülmesine neden oldu. (Malzeme değerliydi dolayısıyla tasarruf yapmak gerekiyordu.)

Mürekkep de içeriği çağlar boyunca değişti fakat temeli değişmedi. Shakespeare her defasında ancak belki bir cümle yazabildiğinden ömrü boyunca binlerce kez tüy kalemini mürekkeple beslemek için bir şişeye batırmak zorunda kalmıştı.

Uygarlığın beşiği Anadolu ve Mezopotamya

Yazının Devamı

Kurşunkalem açmak bir sanattır

20 Şubat 2022

Polisiye romanların ünlü yazarı Georges Simenon, önce dolmakalem ardından daktilo kullanmasına rağmen masasının üzerinde bulundurduğu bir kalemlikte çok sayıda sivri yontulmuş kurşunkalem olmayınca tek kelime bile yazamazmış.

Simenon kalemtıraş kullanıyordu ama bir zamanlar kurşunkalem sadece bıçakla açılırdı. Kurşunkalemin tarihi daha eski elbette: Bilinen ilk kurşunkalem 17. yüzyıldan kalma ve günümüzde Almanya’da Faber-Castell şatosunda sergileniyor. Fransız matematikçi Bernard Lassimone, 1828'de (bıçakla açmaktan daha hızlı olmasa da) bugünkü kalemtıraşların atası olan ilk mekanik kalemtıraşı icat eden ve patentini alan kişi oldu. Bugün bildiğimiz şekilde hızlıca kalem açan ilk kalemtıraş ise Thierry des Estivaux tarafında 1847’de icat edildi. Kurşunkalem de boş durmuyordu: Kauçuk silgi de ilk kez 1858’de kurşunkaleme eklendi. (Osmanlı döneminde ise kalemtıraş, hattatların kalemini açtığı uzun saplı özel bıçağın adıydı. Kamış kalem, düzgün kesilebilmesi için “makta” adı verilen bir levhanın

Yazının Devamı

Emma Watson, Kraliçe II. Elizabeth ve Parker 51

13 Şubat 2022

Harry Potter filmlerinden tanıdığımız 30 yaşındaki oyuncu Emma Watson ile 95 yaşındaki İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in ortak yanlarından biri de çantalarında aynı marka ve aynı model dolmakalemi bulunduruyor ve kullanıyor olmaları. İkisi de farklı dönemlerin insanları olmalarına rağmen aynı zevki yani Parker 51’i paylaşıyor.

Dolmakalem tıpkı saat gibi kuşakları bir araya getiren bir zevk. Bende de bir tane vardı ama hayatımda en çok Parker 51’i koleksiyoncu Tamer Tellikurşun ile Mürekkepbalığı dergisi için evinde yaptığım röportaj sırasında görmüştüm. Neden bu kadar çeşit olduğunu sorduğumda Tamer Bey; “Parker 51; Fransa, Kanada, İngiltere ve ABD’de çok sayıda, renkte ve çeşitte üretildiğinden koleksiyoncular için ayrı bir çekiciliği vardır ve hayranları çoktur” demişti.

Ben de hemen Parker’ın tarihçesine bakmıştım: Hikaye dolmakalemin icat edildiği 19. yüzyılda başlıyor. Rumen mucit Petrache Poenaru ilk dolmakalemin patentini 1827’de almış. Başlangıçta çok ilgi görmese de 1850’lerde

Yazının Devamı

Kalem tutma biçimleri ve uçlarda yaşayanlar

6 Şubat 2022

Kalem tutmak yazmanın ilk koşulu ama acaba bildiğimiz klasik yol en iyisi mi? Kalem tutma biçimleri arasında yeni yöntemler de var

İlk kez sol eliyle yazı yazan birini gördüğümde çok şaşırmıştım. Fakat benim için çok daha tuhaf olan şey, solak sınıf arkadaşımın kalemi tutma biçimiydi. Arkadaşımı yazı yazarken dikkatlice inceliyordum, parmaklarını tuhaf bir şekilde büküyordu. Ben de bir süre ona özendim ama olmadı. Çocukluğumda bana öğretilen geleneksel kalem tutma biçimini koruyordum ancak günün birinde rapido ile yazı yazmaya heves edince kalemi bildiğim şekilde tutamayacağımı gördüm. Teknik bir kalem olduğu için rapidoyu dikey bir şekilde tutmak ve öyle yazmak gerekiyordu; bir süre sonra buna alıştım.

Sonra değişik yazma stillerini denedim ama bence en güzeli, kalemi işaretle orta parmak arasına alıp yandan da başparmakla desteklenen Sassoon tekniği. El yazısı uzmanı Rosemary Sassoon bu konuya epeyce kafa yormuş ve kalem tutmanın kitabını yazmış. Kendisi bu tutuşun hem el yazısının gelişimi hem de el sağlığımız için en uygun yöntem

Yazının Devamı

Kış kalemleri

30 Ocak 2022

Kış mevsimi bir yanıyla zorlu bir yanıyla canlandırıcı bir güzelliğe sahip. Şule Gürbüz’ün dediği gibi “Ne güzeldir yaşamın henüz neresinde olduğunu bilmezken, yaz mı kış mı bilmezken, yanaklardan yaşlar süzülerek o yaşlarla kendini ömür boyu sulayacak sarnıcı doldurmak, biriktirmek.” (“Öyle miymiş?”, s.162)

Kış, yazı kültürü için eşsiz bir mevsim. Hemen her firmanın kış mevsimine özel bir kalemi, mürekkebi veya defteri var. Bu liste ancak buzdağının ucunun ucu olabilir ama yine de bir fikir vermesi açısından en güzel örnekleri barındırıyor.

Taccia Miyabi Winter’s Breath

Taccia Winter’s Breath, kış mevsiminin soğuk nefesini hissettiren, bin yıllık maki-e, raden ve rankaku gibi birden fazla geleneksel Japon el sanatını barındıran bir dolmakalem. Dolayısıyla aylarca süren bir zanaat süreci söz konusu. Kalemin gövdesinde ağaçları simgeleyen sedef ve kırılan buz parçaları ile yağan karları simgeleyen yumurta kabukları farklı tabakalarda uruşi cilalama tekniği ile defalarca uygulanan cilalama sürecinden

Yazının Devamı

Altı yıl süren dolmakalem incelemesi

23 Ocak 2022

Müzik uçlu bir dolmakalem, Haruki Murakami veya Sailor Professional Gear Slim ile geçen olağanüstü yıllar.

“Müzik uçlu dolmakalem de nedir?” veya “Bir kalemle geçen altı yılın ne gibi ilginç yanı var?” diyenler olabilir. Hatta “Haruki Murakami’nin konuyla ne ilgisi var?” diyenler de olabilir.

Sabırlı olun derim, hepsinin yanıtı var. Eğer yazının sonunda koşarak iyi bir kırtasiyeye gitme arzusu duymuyorsanız muhtemelen kalemliğinizdeki dolmakalemlerle ilgilenmeye karar vermişsinizdir. Ama önce bu sayfadaki metnin öyküsünü anlatayım: Müzik uçlu bir dolmakalemi incelemeye ve bu yazıya altı yıl önce başladım. Bir kısmı Mürekkepbalığı dergisinin beşinci sayısında kapak konusu olarak yayımlandı ama inceleme hiç bitmediği için not almaya devam ettim. Aldığım ilk notlardan biri çok sevdiğim bir yazar olan Haruki Murakami ile ilgili.

1978, 2016 ve 2022 Haruki Murakami, Koşmasaydım Yazamazdım isimli kitabının bir yerinde roman yazmayı düşünmeye nerede başladığını anlatıyor. Hatta tam tarihini ve saatini de verir:

Yazının Devamı

Küçük bir not defterine övgü

16 Ocak 2022

Küçük not defterleri adeta minik bir mucize gibidir.

Bundan 29 yıl önce, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi Kitap Patolojisi bölümünün bulunduğu avludaydık. Avlu küçüktü, ortasında zakkum ağaçları vardı. İstanbul Üniversitesi Arşivcilik Bölümü öğrencileri olarak orada hocamız Saadet Gazi’nin verdiği kâğıt ve cilt restorasyonu dersi için toplanmıştık. İlk defa kitap hastanesi denebilecek bir yerde bulunuyordum. Meğer kâğıt da hastalanıyormuş ve uzman ellerde tedavi edilmesi gerekiyormuş.

Hiç unutmuyorum, kâğıt uzmanı hocamız değerli Saadet Gazi Hanım bize bir derste Fatih Sultan Mehmet'in kütüphanesinden çıkan devasa bir kitap göstermişti. Padişahın okuduğu kitaplardan biriydi ve doğal olarak yakından görmek için bile özel izin gereken türden çok nadir bir eserdi. Beş yüz yıllık kitabın burada olmasının nedeni hasta olmasıydı ve tedavi görüyordu. Buna rağmen sayfalarının çoğu sağlamdı, kâğıdı harikaydı ve çok etkileyici görünüyordu.

Yazının Devamı