Katalog suçlara her geçen gün bir yenisi ekleniyor.
Ve devlet dışı aktörlerin sayısı artıyor.
Markaların ürünleri sürekli taklit ediliyor ve piyasalara sürülüyor.
Çin, Uzakdoğu ülkeleri taklit ürünlerden geçiniyor.
***
Markalar tanrılaştırıldıkça pahalılaşıyor.
Ve tapanların sayısı da artıyor.
Tapınakları da mağazalar, partiler ve lüks mekânlar.
Ayrıcalıklı bir hayat yaşayacaklarını zannedenler, markaların ürünlerine sahip olabilmek için taklit ürünlere yöneliyor.
***
Taklitçilerin yaygınlaştığı ülkelerde katalog suçlar artıyor.
İşsizlik tavan yapıyor.
Vergi alamayan devletler kamu bütçelerini yapamaz hale geliyor.
Merdiven altı üretim merdiven altı ekonomiyi güçlü kılıyor.
***
Merdiven altının iş insanları ise kazandıkları parayı sisteme sokmakta zorlanıyor.
Zorlandıkça, ya yurt dışında yatırımlara yöneliyor ya da başka yollara sapıyor.
Kayıt dışı ekonomi alabildiğine yükseldikçe yasal ticaret yapanlar rekabet edemiyor.
Ve kar topuyla başlayan süreç bir çığ felaketiyle sonuçlanıyor.
Çığ her kente işsizlik olarak düşüyor.
Ekonomiyi kilitliyor.
***
Ar-Ge çalışmalarının büyük oranda desteklenmesi lazım.
İtalya ve Fransa gibi, dünyaya markalı ürünler satmamız gerekiyor.
Yoksa bir TIR domatese bir telefon zor geliyor.
Deniz, kum, güneş, yatak satarak elde edeceğimiz turizm gelirlerini çeşitlendirmeliyiz.
Şehirlerimizdeki farklılıklarımızı dünyaya çok iyi anlatmalıyız.
Ve de tanıtmalıyız.
***
Bunun için sinema filmleriyle, dizilerle ülkemizi, ürünlerimizi ve farklılıklarımızı anlatabilirsek turizm kendiliğinden büyür ve gelişir.
Sahip olduklarımıza sahip çıkmalıyız.
Sahip olacaklarımıza değil.
200 üzerinde üniversiteye sahibiz ama dünyayı etkileyebilecek bir şey çıkartamıyoruz.
Papağan gibi, bilinen bilgileri ezberletip duruyoruz.
Bu kadar işletme, iktisat fakültesi ve mezunu var ama dünyayı etkisi altına alacak işletme sayısı az.
***
Her varlığın taklidi komedidir.
İnsanları, ülkeleri ve ekonomiyi güldürür ama sonu ise dramdır, felakettir, savaşlarla sona ermektedir.
