Yakın zamanda 1297 kişinin katılımıyla yapılan ‘Gençlik ve Müzik Trendleri’ araştırmasının Türk gençlerinin müziğe ne kadar para harcadığıyla ilgili bölümü ilginç. Bakın şöyle notlar aldım kendime
150 TL. Bir üniversiteli genç ayda ortalama 150 TL harcıyormuş müziğe. 1297 gencin katıldığı araştırmanın sonucu bu. Youth Republic, Bigumigu ve Marketing Türkiye’nin araştırması. Geçenlerde bir hesap yapmış, bu yaz sadece belli başlı beş müzik etkinliğine (Hi Voltage, Two Door Cinema Club / Metronomy, Tuborg Gold Fest, Efes One Love ve Red Hot Chili Peppers) gitmek için bilet, yol, yemek ve içki dahil yarım pansiyon maliyet çıkarmıştık. Bulduğumuz rakam 1150 TL’ydi. Bu araştırmaya göre ayda 150 TL’den toplam üç aya yayılan bu etkinliklere bir genç en fazla 450 TL ayırabilir. Kalan 700 TL için eş-dost-akraba tırtıklanacak; kısa dönem yazlık işlerde çalışılacak; tercüme, günlük rehberlik gibi işler yapılacak veya boğazdan kısılacak.
Tabii bu sadece konserler için. Müzik satın almak diye bir kalemi hesaplamıyoruz, zira nesli giderek tükenen bir davranış biçimi bu. Eskiden senede bir kere festival oluyordu, ona da bir şekilde para denkleştiriyorduk. Ama sorun bu değil. Yani
Hangi üniversite hangi sanatçıyla bahara ‘keyifli’ bir hoşgeldin dedi ve ‘unutulmaz anlar’ yaşadı?
Gelin birlikte bakalım neler olmuş
Murat Boz, Hadise ve Sıla üniversite şenliklerinde en fazla tercih edilen isimler arasında.
Yakın Doğu Üniversitesi bahar şenliklerinde Model ve Emre Altuğ öğrencilerle buluşacakmış, Demet Akalın konser verecekmiş.
Bahçeşehir Üniversitesi MayFest’inde Sertab Erener ve Murat Dalkılıç varmış.
Işık Üniversitesi’nin Işık Fest’inde Sıla, Murat Boz, Hayko Cepkin unutulmayacak anlar yaşatacakmış.
Son haftalarda arka arkaya çok konser izledim, sezon kapanıp da yazlık mekanlara taşınılmadan genel bir tablo çizeyim dedim. Bakın konser salonlarındaki tiplerde son durum şöyle
* Dans edenler: Şarkıları bilip bilmemek mühim değil. Onlar en önde ve hep zıplıyorlar. Salonun atmosferini yönlendiren ‘dans edenler’in tek sıkıntısı zaman zaman çevredeki ‘sallananlar’ın ayaklarına falan basmaları. Bir de içkilerini dökmeleri.
* Sallananlar: Şişe bira standart aksesuar. Sahnenin önündeki çemberin hemen arkasındaki alanda sıklıkla rastlanırlar. Yalnız ya da ikili gruplar halinde konuşmadan konseri izlerler. Zaman zaman salonun en arkasında bir duvara ya da sütuna yaslanmış halde de görebilirsiniz onları. Erkekleri çoğunlukta olsa da çiftler halinde dolaştıkları da gözlemlenmiştir.
* ‘Vuuuhhuuuuvvvvv’cular: Salonun farklı bölümlerine yayılmışlardır. Yerlerini tespit etmek için herhangi bir şarkının sonunu ya da başını beklemek yeterlidir. Onlar muhakkak bağıracaktır. Sahnedeki sanatçı ne derse desin o esnada bir ‘vuuuhhuuuuvvvvv’cu mutlaka devreye girer.
* Muhabbetçiler: Salonun arka bölgelerinde gruplar halinde gezindiklerinden, çok konuştuklarından ve sahnede olan bitenle
Yılın ‘yazı sallayacak şarkılar’ mevsimi geldi çattı, pek yakında klasik isimlerden klasik şarkılar ortalığa dökülmeye başlar. Ortalık karışmadan rahat rahat konuşalım, ben size bir-iki yeni şey önereyim
Her şey paylaşınca güzel ya. Dinleyip beğendiğim şeyleri paylaşmadan yapamıyorum. Eski yeni fark etmez bir şeyler hoşuma gittiyse, ilgimi çektiyse muhakkak ondan bahsetmek, birilerine dinletmek ya da anlatmak istiyorum. Adımız her ne kadar “hiçbir şeyi beğenmez”e çıktıysa da kimileri açısından, durum bu.
Geçen hafta üç güzel albüm dinledim. Biri Mira’nın “Ayda Kahvaltı” isimli albümü. Gerçekten de albümün yarattığı his adı gibi. Doğaüstü bir ortamda bir takım hikayeler içinde geziniyor gibi oluyor insan ve bu durumdan büyük zevk alıyor.
Norrda’dan tanıdığımız Miray Kurtuluş ile Portecho’nun iki üyesinden biri olan Tan Tunçağ’dan oluşan Mira’nın “Ayda Kahvaltı”sı müzik zevkiniz ne olursa olsun dinleyip beğenebileceğiniz şarkılarla dolu.
Saykodelik, gitara önceki albümden daha fazla ağırlık veren, arpejler, uzay efektleri ve 123’ten Berke Can Özcan’ın davullarıyla hayli etkileyici bir albüm. Ben bir dinleyici olarak bu albümde iyi bir dans parçası bulunmamasının
Albümler birikti. Emektar discman’imi çekmeceden çıkarıyorum ve masadaki albümlerin jelatinlerini açıp “CD discman’de dinlenir” sloganıyla bir bir dinlemeye başlıyorum
Bir ara bir jelatin yırtma aletim vardı. Alet dediğim, CD’nin köşesine bir konserve açacağı misali yerleştirdiğiniz ve kapıya gelen pizza dağıtıcısının kredi kartınıza yaptığı gibi yukarıdan aşağı hızla ‘çekerek’ jelatini yırttığınız bir tür özel bıçak. Gazete taşınırken kaybolduğundan ya da henüz açılmayan kolilerden birinde olduğundan bulamadım. Zaten CD’nin düşüş çağında bu alet de modası geçmiş bir köstekli saat gibi duruyordu çekmecede. Şimdi tırnaklarımla kazıyorum CD’leri. Bakın neler kazıdım size bu hafta...
“Alper Cengiz (EP)” / Alper Cengiz
1995’te kurduğu blues grubu Soul Stuff’la rock ve blues dinleyen kitleye neredeyse iki kuşaktır hizmet veriyor. İyi bir vokalist, başarılı bir yorumcu olan Alper Cengiz’in birbirinden farklı özelliklerde beş bestesi var. Öğrenci blues olarak tanımladığı “Yetmiyor” Bulutsuzluk Özlemi tarzı bir sound’a ve “Para yetmiyor baba, öğrenci olmak zor” temasına sahip. Parayı vermeyen babayı Soul Stuff’ın kalesi Hayal Kahvesi’nin müdavimlerinden Engin Günaydın
Yazın pek çok grup ve sanatçı konser vermeye geliyor. Aralarından beşinin albümlerini öneriyorum hazırlık olarak. Ama ana akımdan değil, hafif kıyıdan
“Selah Sue” / Selah Sue
Belçikalı 22 yaşındaki Selah Sue bu kış Babylon’da birkaç yüz kişiye verdiği konserle kendini tanıtmıştı. Avrupa’da yarım milyon albüm satan Sue, reggae ve soul’u süper bir araya getiren, kendi şarkılarını yazıp söyleyen özel biri. Efes Pilsen One Love’ın en güzel performanslarından biri olabilir. İlk ve tek albümü “Selah Sue”yu dinlemeniz lazım. “Piece of Mind, “This World”, “Raggamuffin”, “Summertime”... Kötü şarkı yok. Sue arada güzel cover’lar da yapıyor. Benden söylemesi.
“Metals” / Feist
25 Ağustos’ta Santralistanbul Kıyı Amfi’de gerçekleşecek Feist konseri. Türkiye’ye ilk defa geliyor. Ama kalbimizi daha önce kendi gibi Kanadalı indie’ciler Broken Social Scene’deyken keşfetmişti. Ama ben Türkiye’de dikkat çekmesinin daha ziyade Kings Of Convenience’la ilgisi var. İkilinin “Know How”ında ve tabii şahane “The Build Up”ta yaptığı vokallere borçlu biraz da adını. Feist’ın 1999’dan bu yana dördüncü stüdyo albümü olan “Metals”ı duymadıysanız, dinlemediyseniz işte size fırsat.
Yıllardır gitar müziğinin en önemli isimleri arasında bulunan, The White Stripes ile hayatımıza girdikten sonra muhtelif grup ve projelerle 2000’lere damgasını vuran Jack White ilk kez bir solo albüm yayımladı. Adı “Blunderbuss” ve mutlaka dinlemelisiniz
Her zaman söylüyorum. İyi bir şey dinleyince önce görmezden geliyor gibi yapıyorum. Sonra suskunlaşıyorum (‘Vay be’ tadında bir suskunluk). Ardından “Ben bunu kimseye söylemeyeyim” diyorum. Daha sonra gazetede yazdığımı hatırlıyor ve istemeye istemeye paylaşıyorum. Bu hafta Jack White’ın yeni albümünü dinleyince sırayla bunları yaşadım. Beğeninin beş aşaması: Görmezden gel, içine kapan, saklamaya çalış, gazetede yazdığını hatırla ve yaz. Yazayım o zaman.
White 2000’lerin gitar müziğine damga vuran bir numaralı adam. Hem blues, rock’n roll ve hard rock çizgisini ve bu çizginin gitar anlayışını günümüzde devam ettiriyor hem de yeni ve orijinal.
The White Stripes’la özellikle de “Seven Nation Army” ile hayatımıza girdi, The Raconteurs ve The Dead Weather’la farklı yönlere uzandı. İngiliz model ve şarkıcı Karen Elson ile evlenip ona albüm de yaptı (“The Ghost Who Walks”), Jimmy Page ve U2 gitaristi Edge ile gitar belgeseli de
Diziler, şarkılar, oyunlar, filmler hangi konuları işlemeli bunu tartışıyorlar. Yakında her yer Vatan Şaşmaz’ın oynadığı İETT reklamındaki metrobüs gibi olacak. Pırıl pırıl, rahat ama yalan
Gerçek hayatta metrobüs.
Belediyenin reklamında metrobüs
Diziler toplumun ruh sağlığını kötü etkiliyor. Reklamlar toplumun ruh sağlığını kötü etkiliyor. İnternet komple ruh sağlığını kötü etkiliyor. Yabancı müzik gruplarının şarkılarında yer alan bazı unsurlar toplumun ruh sağlığını kötü etkiliyor. Yerli şarkılarda yer alan bazı sözler toplumun ruh sağlığını kötü etkiliyor. Video kliplerdeki bazı sahneler ruh sağlığımızı kötü etkiliyor. Müzik videolarında bazen kadınlarla erkekler birlikte dans ediyor, ruh sağlığımız kötü etkileniyor kardeşim. Öpüşüyorlar, koklaşıyorlar, ruh sağlığımız bozuluyor.
Dizilerde geylerin olması toplumun ruh sağlığını kötü etkiliyor. Dizilerde içki içen insanlar gösteriyorsunuz, toplumun ruh sağlığı kötü etkileniyor. 1erkek 1kadın’la evlenmiyor, toplumun ruh sağlığı kötü etkileniyor.