Cepler doldu ama...

15 Temmuz 2012

11 yıldır dünyanın dört bir yanından saygın konuklar ağırlayan, on binlerce yetişkin müzikseverin bilet satın alarak katıldığı bir müzik festivali “bira festivali” diye yaftalanıp yasaklanmaya kalkıldı. Son 10 yılda ekonomi iyiye gitti belki ama bir şeylerin de kötüye gittiği kesin.

Neye ses çıkarsak, yanlış yapıyorsunuz desek “Ama ekonomi iyi” diyorlar. 2001’deki kriz günlerini hatırlatıyorlar. Şimdi herkes araba alabiliyor, herkes uçağa biniyor, herkesin cep telefonu var, bilgisayarı var diyorlar. Artık bölgenin en büyük gücüyüz diyenler de var. Bu yüzyıl bizimmiş. Bütün dünya bize hayranmış. Ekonomisi çöken Avrupa bizi inceliyormuş “Bu Türkler nasıl başardı” diye. Dünyaya model olacakmışız. Ortadoğu ve Arap dünyasında parlayan bir yıldızmışız. Amerika bize muhtaçmış, bizsiz hiçbir şey yapamazmış. Yunanistan beş parasız kalmış, oysa bakın bize aslanlar gibiymişiz...


Kardeşim hadi inanalım hepsine. “Tamam” diyelim, “Biz zaten 10 yılda her şey yanlış yapıldı” diyenlerden değiliz. Ama söyleyin, bana kendi memleketimde bir müzik festivaline gidip iki bira içerek konser izlemek haram ediliyorsa ne anladım paradan, puldan, güçten, model olmaktan... Ne için ki bunlar, huzur

Yazının Devamı

Beyaz pantolonla gidilen festival!

14 Temmuz 2012

Bembeyaz giyinmiş binlerce kişi bir Arena’ya doluşuyor, DJ’ler sabaha kadar çalıyor. Ekimde Türkiye’ye de gelecek Sensation, meraklı olanlar kendilerine beyaz bir pantolon ayarlasın şimdiden

Kültür şoku oldu kabul ediyorum. Ama enteresandı Sensation. Ayin gibi sabaha kadar elektronik müzik eşliğinde dans ediyor millet. Yani Hollanda milleti. Bir saat bakındıktan ve ortamda çeşitli temaslarda bulunduktan sonra bir köşeye çekilip etrafı izledim.
İşim bu...
* Açıkçası beni en çok beyaz pantolon kısmı ilgilendirdi Sensation’ın. İnsan gerçek hayatta neden beyaz pantolon giyer bilmiyorum. Bir yere davet edilince o yerin usulüne göre giyinmek nezakettendir dedik, aldık, giydik. Şu an evde bir kez giyilmiş bir beyaz pantolon var, öyle duruyor bavulda. Neyse Amsterdam’daki Sensation şöyleydi...
* Bir kere herkes beyaz giyince ortalık bembeyaz oluyor. “Fotoğraflar çok parlıyor, her şey çok beyaz, hastane gibi oldu burası, uzaya giden ilk koloni olarak gemiye biniyormuş gibiyiz” ya da benzeri esprileri ilk 15 dakikada tüketirseniz rahat edersiniz.
* Çok güzel kadınlar ve çok güzel adamlar var. Beyaz hepsine yakışmış. Etrafı izlemek çok eğlenceli. Zaten çılgınlar gibi dans

Yazının Devamı

15 konserden 15 yorum

8 Temmuz 2012

Geçen hafta sahnede izlediğim 15 isme dair notları aktarıyorum.
Bir gün gitmeyi düşünürseniz okuyun, lazım olur...

* Cypress Hill konseri şahaneydi. Keşke Türkiye’ye gelseler diyeceğim ama burada başları belaya girer. Ellerinde kocaman bir sigara vardı elemanların. Türk toplumu buna hazır değil. Ama şu bir gerçek ki bir rap konserinde eğlenmek çok kolay. Eğlence eşiği yüksek olanlar için bile...

* Garbage solisti Shirley Manson “indie alemin Madonnası” gibi bir şeye dönüşmüş. Kendisine yapılan muamele böyle. Kendisinin hal ve tavrı da öyle. Özellikle konser boyunca gay’lere selam çakması ve şarkılarından bazılarını onlara adaması çok alkış aldı.

Yazının Devamı

Rockwerchter’den manzaralar

7 Temmuz 2012

Geçen hafta gidip gördüğüm Rockwerchter festivalinden geriye teknik olarak bir adet bileklik, birkaç fotoğraf ve bir sürü güzel anı kaldı. Bir de sağdan soldan aldığım çalakalem notlar...

Her zamanki gibi şort, tişört ve konverslerimden oluşan kıyafetimle her türlü şarta uyum sağlamayı bildim. Bot al, yağmurluk al, üzerine hırka al, sweatshirt al gibi uyarılar boşa çıktı. Hepsini almama rağmen hiçbirini kullanmadım. Yağmurda, çamurda aynı şekilde takıldım. Siz istediğinizi yapın, bende durum buydu. Bu arada o kavurucu sıcakta festivalde gördüğüm en acayip şeylerden biri ugg giyen bir kızdı: “Kızgın güneşte ugg keyfi!” Gerçi yaz kış giyilirmiş ama yine de acayip.

Belçika’nın midyesi meşhur ya, buraya gelen her ölümlü midye yiyecektir şeklinde yazılı olmayan ama geleneklere geçmiş bir uygulama var. İlla yedik tabii. Ben ızgara balık ve yanında rakıyı tercih ederim midye ve şaraba.

Festivalin üç sahnesinden biri olan The Barn’da (yaklaşık 5-6 bin kişilik bir çadır) izlediğim indie gruplar şu düşüncemi pekiştirdi: Bizdeki indie gruplarla İngiliz ve Amerikalı indie grupları arasındaki en önemli farklardan biri müziğe ve sound’a bakışta. Biz daha çok herkes kafasına

Yazının Devamı

Festivalden bildiriyorum...

1 Temmuz 2012

An itibarıyla siz pazar kahvaltınızı ederken ben Rockwerchter Festivali’nin çimleri üzerindeyim. Konserler hâlâ devam ediyor. Durum şöyle:

Siz bu yazıyı okurken ben a) sıcaktan bezmiş olarak serin bir yerde yaşama dönmeye çalışıyor olacağım, b) sauna atmosferindeki konser çadırlarından birinde coşuyor olacağım, c) yaklaşık
100 bin kişi arasında kaybettiğim insanları bulmak için telefon dışı yolları deniyor olacağım, d) iki konser arası bir ağaç altı bulup bira içerek muhabbet edeceğim, e) ana sahnede öne doğru ilerlerken üzerine bastığım bir kızdan özür diliyor olacağım, f) pizza ya da sosisli yerken ücretsiz wi-fi noktasına beleş internete gelen diğer ‘Belçikalı olmayan, dolayısıyla roaming dışı yollardan internete takılan festivalcilerle sosyalleşeceğim. Ama her halükarda etrafa bakınıyor, gördüklerimi not ediyor olacağım o kesin. Biliyorum şu anda memleketin gündemi farklı, yoğun, hepinizin çok ciddi, acil, mühim meseleleri, sorunları var. Ama ara sıra kontağı kapatmak, hard diski sıfırlamak lazım. Ben bunu yapmak için Belçika’ya festivale geldim. An itibarıyla durum şu:

Bombay Bicycle Club şahane bir grup. Bunu biliyordum, sahne performanslarını görünce iyice ikna

Yazının Devamı

RTÜK kararlarına yorumlar

30 Haziran 2012

Nicki Minaj’ın sahilde bikiniyle ne işi var, İskender ile Roksana nasıl sevişti, Roksana’nın meme uçları o esnada buzlu muydu, şef Gordon Ramsay saatte kaç kez küfür ediyor? Az sonra...

RTÜK web sitesi çok eğlenceli ve yaratıcı (!). Pek çok yayın kuruluşuna uyarı, para ve muhtelif cezalar veren kurum, kararlarının gerekçelerini burada açıklıyor. Gelin birlikte inceleyelim...
Nicki Minaj adlı sanatçı bakın neler yapmış: “(...) ekteki ‘Minaj’ isimli klipten de izleneceği üzere, Nicki Minaj isimli sanatçının ‘Starships’ adlı müzik parçasının klibi yayınlanmıştır.
3 dakika, 31 saniye süren söz konusu klip gün içinde farklı saatlerde tekrar tekrar yayınlanmaktadır.


Bu klipte şarkıyı seslendiren sanatçı, son derece açık saçık giysiler ve aksesuarlar eşliğinde, adeta kadın cinsiyetini cinsel meta olarak sergilemekte ve bu bedeni cinsel tahrik unsuruna indirgeyen, toplumsal yaşamda sergilenmeyecek tarz ve içerikte mahrem söz ve davranışlar ihtiva eden görüntü ve sözler eşliğinde ekrana gelmektedir. Bu görüntülere başka kadın ve erkek oyuncular da dahil edilmekte, onlar da aynı tarz davranışları daha da abartmak suretiyle sergilemektedirler. Özellikle erkek figüranlar

Yazının Devamı

‘Ünlü olmak için çok şişman, çok kısa ve çok siyahsın demişlerdi’

24 Haziran 2012

Sharon Jones 56 yaşında. Ama onu bir iki yıl öncesine kadar kimse tanımıyordu. Hikayesi çok ilginç, anlatayım. Amy Winehouse 2006’da şimdiden efsane olan “Back to Black” albümünü prodüktörü Mark Ronson ile kaydetmektedir. Ronson, Winehouse’a orijinal bir soul sound’u yaratmak istemektedir ancak stüdyoda bunu bir türlü başaramaz. Bir gün New York’a gider ve Sharon Jones and the Dap Kings isimli grubu dinler. Katıksız 60’lar soul’u yapmakta olduklarını fark eder. Aradığını bulmuştur. Ekibi stüdyoya sokar “Back to Black”teki şarkıların büyük kısmını bu grupla kaydederler. Ekip daha sonra turnelerde de Winehouse’a eşlik eder.

17 Temmuz’da santralistanbul Kıyı Amfi’de şenlik var. Sharon Jones and The Dap Kings İstanbul Caz Festivali kapsamında -bence- yılın konserini verecek. Tam ibretlik hikayeler anlattı hayatıyla ilgili Sharon Jones.


Jones’un tanınması da bununla birlikte geldi. İnsanlar onu dinleyince bugüne kadar neredeymiş bu kadın demekten kendilerini alamıyor. O gün bugündür grup üç yeni albüm yaptı, bir sürü konser verdi. 17 Haziran’da İstanbul’dalar. Sharon Jones and the Dap Kings’le tanışmalısınız. Jones, Oslo’da bir otel odasındaydı. Telefonla bağlandım ve

Yazının Devamı

Plak kuşağı geliyor

23 Haziran 2012

Sahibinden.com açıkladı. Plak satışları bir önceki yıla göre yüzde 138, pikap satışları yüzde 38 oranında arttı. Üstelik satın alan kitle sanıldığının aksine 18-35 yaş arası genç kesim. CD’ye para vermeyen kuşak plağa para vermeye başlıyor.

Sahibinden.com internetteki en büyük alışveriş adreslerinden. Her ay 22 milyon kişi burayı ziyaret ediyor ve 2.5 milyar sayfa görüntülüyor. 2.8 milyon aktif ilan var bu sitede. Yani tabiri caizse alışverişin nabzının tutulduğu yerlerden biri sahibinden.com. Geçenlerde buradan gelen bir haber ilgimi çekti. Plak satışları bir önceki yıla göre yüzde 138 oranında artmış. Pikap satışlarında da artış var. Bir önceki yıla göre yüzde 38. En fazla ilgi gören plaklar 60’ların ve 70’lerin Türk plakları olmuş. Bakın ilginç bilgiler şöyle devam ediyor. Ortalama plak fiyatı 25 liraymış. Pikap fiyatı ise 178 lira. Ama bu durum sizi yanıltmasın çok pahalı plaklar da satılıyor. Mesela Sezen Aksu’nun Sezen Seley adıyla piyasaya çıkardığı dönemden kalan bir 45’lik 2 bin liraya alıcı bulmuş. 2011 yılında Türkçe sözlü müzikte en çok plağı satılan sanatçılar Erkin Koray, Neşet Ertaş, Zeki Müren, Bülent Ersoy ve Ajda Pekkan olmuş. 2012’de Zeki Müren, Barış

Yazının Devamı