“Bugün hangi haberi en yanar dönerli vermişler?” Bu mudur?
Ya da “Hangi haberi en çok galerili yapmışlar” olabilir mi?
“Hangi habere dev gibi bir resim koyup üzerine ‘Öyle bir laf etti ki...’ yazmışlar?” olabilir mi acaba manşetin dijitaldeki karşılığı?
Hangi haber sağdaki sütunda gün boyu kaldı?
Hangi haber slider’da bütün gün dönüp durdu?
Hangi haberi 15 dakika kadar kadar tepede tuttular?
15 dakikalık manşet ne kadar manşettir ki?
İnternette hayatına başlayan haber sitelerini bir yana koyuyorum ama gazeteler ve onların web siteleri arasında ciddi bir fark var. İkisi aynı marka altında, ortak haberleri sunuyorlar belki ama aynı şey olduklarını söyleyebilir miyiz?
“E burada bir haber vardı şimdi yok, bulamıyorum.”
“Filanca site filanca haberi koydu, herkes yorum yaptı ama şimdi haberi kaldırmışlar.”
Geçmiş olsun, ‘screenshot’ da almadıysan uzaya karıştı gitti o haber.
***
Dijitale karşı mıyız? Teknolojiye düşman mıyız? Haşa.
Elimizde akıllı telefonlar, tabletlerimiz kalkan, 11 inch laptop’lar süngümüz, koşuyoruz teknoloji teknoloji diye. Bir ayağımız sosyal medyada, diğeri dizimize kadar feedly’ye batmış...
Ama işte kâğıttan okumak diye bir şey de var ve bunun adı sadece nostalji değil.
Kâğıt gazete bir adet anlatıdır. Haberciler dünyayı o anlatının kurallarına formlarına uyarak şekillendirir ve aktarır, bir tablo çizer. Okuyucu da o tabloya bakar ve yorumlar. İdeali ne kadar gazete o kadar tablo...
Radikal gazetesi kâğıda veda ediyor, artık sadece internette olacak. Aynı yazarlar, aynı haberler, avantajları say say bitmez elbet ama kâğıt başka internet başka.
Her gün gazeteyi kâğıt versiyonundaki gibi aynen yapıp sayfaları tablet versiyonda paylaşmak güzel olabilirdi.
Dijitalden de olsa kâğıt formatına bakma ve “tabloyu” görme, değerlendirme imkânı olurdu okurun.
Bugün Radikal, yarın bütün gazetelere gelecek sıra. Umarım bu seçenek masadadır.
Yoksa galerilerden galeri beğen...
Her gün yeni bir IŞİD uzmanı
Bu yaz kanallar iyi IŞİD uzmanı yaptı. Yıllardır bu anı bekliyorlarmış gibi zincirden boşanırcasına analizlerini üzerimize boca ediyorlar. Herkes bu örgütü yakından tanıyor. Daha 15 gün önce IŞİD, haber bültenlerinde bir adet kısaltmaydı. Şimdi herkes IŞİD hakkında ne kadar çok şey bildiğini anlatıyor.
Aklıma Bünyamin Aygün geldi. Bünyamin arkadaşımız Suriye’de bu örgütün elinde bir aydan fazla esir düştü. Yaşadıklarını, başından geçenleri kanımızı donduracak bütün ayrıntılarıyla anlattı. O zaman pek ilgi çekmedi, o zaman IŞİD uzmanları ortaya çıkıp yorumlar yapmadı. Bu örgütün vahşetini, gaddarlığını yorumlamadı. Şimdi konjonktür gereği her yerdeler. Benim tavsiyem, bizim arşive bir dalın, Bünyamin’in yazdıklarını ve ilk elden tanıklığını bir okuyun. İşinizi konjonktürel yorumculara bırakmayın.
Avrupa’da da var!
* Alkol yasağı gelir, bütün sponsorluklar yasaklanır: Gerekçe, Avrupa’da da var. (Kaldı ki yok.)
* Madende yangın çıkar, 300 madencimiz hayatını kaybeder. 1860’larda Avrupa’da da olmuştu.
* Televizyonda bardak çanağa kadar her şey sansürlenir, buzlanır, yok edilir, uçurulur, kesilir. Avrupa’da da benzer uygulamalar yapılıyor.
* Klip yasaklanır: Avrupa’da da yasaklandı bu klip.
* Bir saat yağmur yağdı İstanbul’un en merkezi semtlerinde dereler aktı, göller oluştu. “Şiddetli yağmur Avrupa’da da yağıyor” dendi.
* En son IŞİD konsolosluk görevlilerimizi rehin aldı. “Irak’ta başka milletlerden de insanlar kaçırılıyor” lafını duydum televizyonda. Kayıtlara geçsin...
Meraktan...
* Türkiye’deki Babalar Günü reklam külliyatında neden hep sarı saçlı mavi gözlü beyaz tenli çocuklar, sarışın mavi gözlü beyaz tenli babalarının Babalar Günü’nü kutluyor? Hani nerede Türkiye’nin mozayiği, farklılıkları, farklı halkları?
* “Rehin alınmadılar, alıkondular” diyen yetkiliye sormak isterim: Hangisi daha fena? Bu yorum mu, yoksa IŞİD’in elinde olmak mı?
* En son Orhan Pamuk dahil onlarca yazarın destek olduğu bir kampanyayla 500 TL, 1000 TL ve minimum 50 TL’lik “RobKart”lardan 2200 adet sattığı açıklanan Robinson Cruseo 389 Kitabevi İstiklal’deki fahiş kirasını ödeyemedi ve taşınmak zorunda kaldı anladık da, taşınırken kamyon parası da mı çıkmadı da gönüllüleri internetten yardıma çağırdı?