Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir haftadır gündemdesiniz. Özgürlükleri, protesto hakkınızı destekliyor, bu hakları kullanmanıza şiddetle mani olanları kınıyoruz. İyi güzel ama tarihi bir fırsatı kaçırmak üzeresiniz

Gösteri yapan, yumurta atan gençler bir haftadır gündemde. Orantısız şiddeti, ifade ve protesto özgürlüğünü, iktidarın eleştiriye karşı ne kadar insafsız ve toleranssız olduğunu konuştuk. Erdoğan ve bakanlarının kullandığı ve memlekette daha önce de tanık olduğumuz muktedir/zalim jargonunu eleştirdik. Polisi eleştirdik. Öğrencilerin yanında yer aldık. Benim de her zaman duracağım yer özgürlüklerin yanıdır. Bunda sorun yok.
İyi de eylemlerin ertesi günü siz ne yaptınız protestocu gençler?
Mikrofonlar, kameralar, kayıt cihazları size döndüğünde yumurtaya ekmek banarken fotoğraf çektirmek, zafer işaretleri yapmak ve Başbakan’a, Burhan Kuzu’ya laf yetiştirme yarışına girmek dışında? Peki sizin derdiniz neydi? Neden bu eylemleri yaptınız?
Hangi somut değişiklikleri talep ettiniz? Hangi somut önerilerle geldiniz?
Hanginiz 70’lerden kalan ucuz sloganlar dışında derdini anlatan makul bir cümle kurabildi? Hanginiz medyanın bu ilgisini olumlu bir adım atmak için kullanabildi?
Bakın İngiltere’de de ortalık karıştı, kraliyet arabasına boya atıldı, 22 kişi tutuklandı. Ama biz bu eylemin ne için olduğunu biliyoruz. Hükümet şu anda yıllık 3000 sterlin civarındaki üniversite harçlarını 9000 sterline çıkaracak bir yasayı geçirmeye çalışıyor. Öğrenciler de “Savaşta kaybettiğiniz parayı bizden mi çıkaracaksınız?” cümlesiyle itiraz ediyor. Muhtemelen bu yasa geçmeyecek ya da pazarlık edilecek, eylemler somut bir işe yarayacak. Oysa bizim eylemler neden yapıldı, havada uçuşan klişe sloganlar dışında bir cümle duymuyoruz. Niyeti anladık evet, ama ötesi tam gaz bulutu...
Kusura bakmayın ama dersinize hiç çalışmamışsınız. Tarihi bir fırsatı kaçırmak üzeresiniz.

2010’da en sevdiğim 20 albüm
Sene sonu yaklaştı ya adettendir liste yapılır. Benimki burada, açıklamalı uzun versiyon hafifmuzik.org’da. Katkı yapmak, genişletmek serbesttir.

*“How I Got Over” - The Roots
*“The Drums” - The Drums
*“Aksel” - 123
*“Total Life Forever” - Foals
*“This is Happening” - LCD Soundsystem
*“The Lady Killer” - Cee Lo Green
*“Record Collection” - Mark Ronson & the Business Intl.
*“Avi Buffalo” - Avi Buffalo
*“Infinite Arms” - Band of Horses
*“Contra” - Vampire Weekend
*“There is Love in You” - Four Tet
*“Heligoland” - Massive Attack
*“Black Light” - Groove Armada
*“Broken Bells” - Broken Bells
*“High Violet” - The National
*“Compass” - Jamie Lidell
*“The Suburbs” - Arcade Fire
*“Barking” - Underworld
*“Senior”- Röyksopp
*“Tourist History” - Two Door Cinema Club

Eurovision’a gitmek için can atıyorlar çünkü...
*Hayli yüklü bir rakam hemen hesaplarına geçecek.
*Türkiye’de hiç veremeyecekleri kadar konser verecekler.
*Hiçbir radyoda televizyonda çalınmadıkları kadar çok çalınacaklar.
*Yurtdışında aylarca turnede olacaklar, ceplerinden tek kuruş çıkmayacak.
*Bin bir çeşit reklamda oynayıp birkaç yüz bin dolar da oradan kazanacaklar.
*Herkes onlardan bahsedecek ama onlar hiç yanıt vermek, açıklama yapmak zorunda olmayacak çünkü TRT yasaklamış olacak.
*Başbakan’ı Lady Gaga’yla yarıştıran Rabbim elbet onlara da ilk 5’te bir yer bulacak.
*Bunların hiçbiri yaptıkları şarkı berbat dahi olsa değişmeyecek.O yüzden gitmek için kıvranana değil, “Davet gelse de gitmem” diyene şaşırın.

MESAM bunu yaparsa kavga çıkar
MESAM Başkanı Faruk Demir “Tahsil edemediğimiz 300 milyon TL telif alacağımız var” dedi. Bunu için de önerisi, sıkı durun: Taşeron firma. “Gelsinler, başvursunlar, inceleyelim, yetki verelim,
bizim adımıza hukuk mücadelesi başlatsınlar, komisyon karşılığı paraları tahsil etsinler” diyor Demir özetle.Uzman değilim ama benim burnuma büyük kavga-dövüş ve mafya kokusu geliyor.
Bir de merak ettiğim bir şey var. Hani şu, sayesinde İstiklal Marşı’nı kamulaştırmadığımızı fark ettiğimiz Alman telif örgütü GEMA var ya. Hükümetin hazırladığı yeni telif yasası işte o örgütün yapısına benzer bir telif kuruluşu oluşturmayı da hedefliyor. Yani bizdeki gibi besteciyi ayrı, söz yazarını ayrı, aranjörü ayrı, prodüktörü ayrı, yapımcı firmayı ayrı temsil eden elli tane telif örgütü olmayacak. Tek örgüt oluşturulacak. Şu anda hem kendi aralarında hem de kendi içlerinde kavgalı bu kuruluşların nasıl bir savaşa gireceklerini düşünün.
Eyvah eyvah...

Anlamadım!
Elçin Bulut isimli şarkıcının “Ege’ye Sevdalandık” adlı albümünü yollamışlar. Dinledim, dinledim, anlamadım. Çevreme dinlettim. Onlar da anlamadı.
*Hiç şarkı söyleme kabiliyeti olmayan, sesi olmayan biri diyelim ki albüm yaptı. Prodüktörü, sanat yönetmeni demez mi “Olmadı Elçin” diye?
*Yoksa “Ege şarkıları söyletiriz, millet de rakısını tokuşturup ‘Bizim memleketin boyozu, kızı, gevreği’ derken arada kaynar” diye mi düşündünüz?
*Her daim müziğiyle övünen, kendine toz kondurmayan Zülfü Livaneli ve kardeşi Ferhat Livaneli bu albüme nasıl imza atar? Kötü olduğunu fark etmemiş olabilirler mi?
Vallahi anlamadım.

Şu ara neler moda...
*Kanye West’in yeni albümünü dinleyip “Abi mükemmel olmuş” demek.
*Babylon, Salon, Ghetto, Bronx Pi, Indigo arasındaki konser savaşları.
*Geç saatlerde Asmalımescit’teki Kulp’a gidip 90’lar şarkılarıyla dağıtmak.
*“Yılbaşında hiçbir şey yapmam, evdeyim” tripleri...
*Bruno Mars ve Nicki Minaj’dan söz etmek.
*iPhone’a Viber indirip aynısını arkadaşlarınıza da yaptırarak bedavaya konuşmak.
*“Samsung Galaxy mi daha iyi yoksa iPad mi?” geyikleri.
*Daft Punk’ın “Tron” filmi için yaptığı ve bir bölümünü MySpace’e koyduğu müzikleri dinlemek. Filmi beklemek.
*Wired dergisinin 100 yılbaşı hediyesi listesini taramak.
*Hıncal Uluç’un Tarkan, kılları ve kuzeyin kızları konulu yazısı, öpüşmede dil kullanımı tarifleri.