Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu bir duyurudur. Duyduk duymadık demeyin Hafif Müzik’in akustik konserleri 29 Ocak’ta Kanyon’da Melis Danişmend ile başlıyor. Üstelik hepsi internetten naklen yayımlanacak

Hafif Müzik akustik konserleri başlıyor

“Hafif Müzik Kanyon’da” konserlerinin ilk konuğu
29 Ocak’ta Melis Danişmend.


Bu haberi kendi köşemde yazmanın bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Birkaç haftadır amatör organizatörlük yapıyorum. Yapmaya çalışıyorum. Aslında yapamıyorum. Kafam karışık. Kolay olur sanıyordum, dünyanın en zor işiymiş bu. Çelik gibi sinir lazım.
Bundan sonra ben iletişim, tanıtım, prodüksiyon, organizasyon, halkla ilişkiler ve benzeri işlerde çalışanlara daha bir başka bir gözle bakacağım. Şu ana kadar herhangi birinizi bir şekilde kırdıysam cümlenizden özür diliyorum. Ne sinir varmış sizde kardeşim...
Anlatayım. Ama en baştan anlatayım. Öyle daha iyi.
Ben aslında interneti Rolling Stone kapandıktan sonra keşfettim. Kişisel yayıncılık maceramda mecburi bir aşamaydı bu.
Hafifmuzik.org o zamanlara denk geldi. Daha Milliyet’te başlamamıştım. Bir yerde yazmıyordum. Ama etrafta müzikle ilgili bir şeyler oluyordu ve ben yazmak istiyordum. İnternette takılayım bari dedim...
Haftalar geçti, aylar geçti, baktım sıkılmıyorum. Baktım insanlar okuyor, yorum yapıyor. Kimi kızıyor, kimi seviyor, kimi ayar veriyor, kimi sevdiği şarkıları paylaşıyor, kimi grup öneriyor, kimi konser bileti soruyor... Hoşuma gitti, devam ettim.
Çoğunuzu nick’lerinizden, yorumlarınızdan, ‘ayar’larınızdan tanıyorum zaten.
Anladım ki yalnız değilim. Kızsanız da dövseniz de sevseniz de siz varsınız. İyi ki de varsınız, muhabbet ediyoruz işte en nihayetinde.
Şimdi Hafif Müzik Şubat’ta 3 yaşına girecek. Hayatımda üç yılda çok şey değişti. Oturduğum semt, çalıştığım yer, yaptığım iş, her şey. Eminim sizin de öyledir. Değişmeyen tek şey Hafif Müzik ve oradaki muhabbetler oldu. Bazen geyik yaptık, bazen kızdık köpürdük, bazen isyan ettik, bazen coştuk. Ne bileyim artık aile gibi bir şeyiz neredeyse...
Bu dönemde katkıda bulunanlar oldu elbette, hâlâ da varlar. Arada yazanlar, yazı yollayanlar, fotoğraf gönderenler, röportaj yapanlar... İsimlerini tek tek anmaya kalksam unuttuklarıma haksızlık olur. Hepsi kendini biliyor. Onlara çok teşekkür ediyorum.

Sadede gel adam!
Geliyorum. Ne zamandır hep küçücük de olsa birşeyler organize edip bir araya gelmeyi istedim. Şimdi ilk kez benim bir hayalim gerçekleşiyor. Ne mi? Bir mini konserler dizisini başlatıyoruz Hafif Müzik Kanyon’da adı altında...
Çünkü bu konserler Kanyon’da olacak. Masraflarımızı karşılamakla kalmadı Kanyon yönetimi, sağolsunlar bir de mekan sağladılar. Kanyon’un içindeki House Cafe. Teşvikiye’de otururken ilk şubesine dadandığım mahalle kahvemde şimdi konser düzenleyeceğim yani.
Hafif Müzik Kanyon’da konserleri akustik performanslar olacak. Bir kafe dolusu insan bir araya geliyoruz. Biz bize. Aslında siz size...
Zira konserler evinize gelecek. Hafifmuzik.org’a girecek ve ücretsiz olarak izleyeceksiniz canlı olarak. Bilgisayarı açın, arkanıza yaslanın, olay bu...
Bir de tabii mekandaki sınırlı sayıda davetlinin arasında olmak var. Konseri izlemek isteyen Hafif Müzik okurları bu konseri neden izlemek istediği konusunda bizi ikna edecek bir şeyler yazıyor Hafifmuzik.org’a girip. Biz de en ikna edici mektuplara mesajlara davetiye veriyoruz.
Konseri izleyen günlerde bir de sürprizimiz olacak. O geceden bir klip yapacağız. Yani sevgili sinemacı ve yönetmen dostumuz Emre Akay yapacak. Detayı sürpriz olsun. Zaten göreceksiniz...
İlk konuğumuz Melis Danişmend. Grubuyla gelecek ve akustik performansını sergileyecek. Bir de özel cover yapmışlar; ne olduğunu bana da söylemedi, “Konserde görürsün” dedi. Birlikte göreceğiz 29 Ocak’ta.
Ben küçük şeylerden mutlu olan biriyim. Stat dolduran değil, evin salonunu dolduran muhabbetlerden yana oldum hep. Bu da öyle bir şey. Umarım seversiniz, izlersiniz, bize katılırsınız.
Bir de not. Bu konserlerde kimleri görmek istediğinizi yazın, birlikte karar verelim.

Haberin Devamı

Acısız arabesk dinleyin!

Haberin Devamı

Sızıntı dergisinde yayımlanan “Yabancı Müzik Kültürü ve Düşündürdükleri” başlıklı yazı beni “düşündürdü”.
Yabancı kültüre ait müziklerin insan hayatındaki karşılığı neyMİŞ? Bu müziğe sığınanların hâli, sanki sağlam temelli iman ve inancın yitip gitmesini ve içte biriken öfkenin dışavurumunu haber veriyorMUŞ (İnançlılar yerli dinliyor, inançsızlar yabancı herhalde).
İnancın verdiği ümit ve kuvvetten mahrum olanlar, muhtemelen pop gürültüsüyle boğuyorlarMIŞ insan olmalarını sağlayan lâtifeleri. Sağlıklarını hiçe sayma pahasına bu duruma düşmelerinin sebebi, bir mâneviyat eksikliği değilse nedirMİŞ?
İleriki paragraflar daha da komik. Rap müziği uyuşturuculardan bahsediyormuş. Ne fenaymış. Şarkılarda içki ve sigaradan bahsediliyormuş. Arkadaş seksten, öpüşmekten de bahsediyor şarkılar aman dikkat et. Cinayetlerden, katliamlardan, tecavüzden, dayaktan, işkenceden, darbelerden, devrimlerden, savaşlardan, silahlardan bahseden şarkılar da var inanmazsın. Ama siz dinlemeyin maneviyatınız bozulmasın. Kafanızı kuma gömün, aynen devam edin. Şarkılar hayatı anlatır. Ne anlatacaktı hip hop, çiçek mi? Size tavsiyem acısız arabesk. Hayatı anlatan şarkıları biz dinleriz (hem de yabancılarını). Siz acısızından dinleyin, kafanız karışmasın...