Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hani Twitter çoluk çocuk işiydi




Sosyal ağlar için “çoluk çocuk işi, saçmalık, teşhircilik” deniyordu, şimdi siyasetçiler Twitter’da mesaj verir oldu. Ne âlâ. Bir de “online” oy verme konusunu halletseler de “tıkla seç” dönemi başlasa


Birkaç ay önce yıllardır görmediğim bir çocukluk arkadaşımla “N’aber nasılsın?” tadında ayak üstü lafladık. O zamanın gündemine göre “Sen nasıl Fazıl Say’ın karşısında olursun?” diye beni payladıktan sonra konu “yavşak” muhabbetinin çıktığı yer olan Facebook’a geldi. “Facebook’ta var mısın?” diye sordum. “Facebook, Twitter, bunlar saçmalık, çoluk çocuk işi, sen de mi oralara takılıyorsun?” diye
beni resmen kınadı.
CHP’den Gürsel Tekin’in ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Twitter’ı kullanmaya başladığını ve sürekli tweet’lediğini görünce aklıma hemen bu arkadaşım geldi. Kendisi şu anda, Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’sinde aktif bir görevde. Partinin yeni yüzleri arasında olmaya gayret ettiğini de görüyorum. Başkanına acaba bu fikirlerini söyledi mi?
Ya da acaba CHP’nin genç kuşak siyasetçileri sosyal ağlara böyle mi bakıyor hâlâ? Merak ediyorum.
Bir hafta Amsterdam’a gittim döndüm, herkes Twitter’da. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de gelmiş. Hoşgelmiş. Gelir gelmez de rakamlı makamlı tweet’lere başlamış. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan başka birçok politikacının da twitter hesabı var. Bu seçim kampanyaları aynı zamanda Twitter üzerinden de yapılacak. O belli oldu. Bakalım neler olacak? Bir de “online” oy verme konusunu halletse şu siyastçiler. Tıklayıp seçsek... Görün katılım nasıl artıyor.
Unutmadan: Kılıçdaroğlu’nun sürekli Martin Luther King gibi “... bir Türkiye düşlüyorum” formatlı tweet’leri tamam da asıl olan bunları nasıl yapacaklar onu anlatmaları lazım. Yoksa her şey havada kalıyor. Twitter’dan takibe devam.



İTİRAF EDİYORUM
-Stereo Total’in 1988’de Vanessa Paradis’yi meşhur eden “Joe Le Taxi” isimli şarkıya yaptığı cover’ı her dinlediğimde “İşte cool diye bir şey varsa bu olmalı” diye düşünüyorum.
-Ekşi Sözlük eskiden de birilerinin birilerine “çaktığı” ama en azından bunu zekice yaptığı bir yerdi. Şimdiki yazar kalitesiyle ilan var ama eski tadı yok sözlüğün.
-iPad çok faydalı falan ama hâlâ kağıttan dergi okumanın tadını veremiyor.
Belki zamanla...
-THY’nin “Globally Yours” olan sloganını “Globally Late / Küresel geç” olarak değiştirmek istiyorum.
- Bizim siyaset dünyasının ve gündemin önde gelen kişiliklerinin yer aldığı harbi bir “South Park” bölümü izlemek çok zihin açıcı bir deneyim olurdu.


PAZAR ALBÜMÜ
“Come Around Sundown”/ Kings of Leon
Eğer çok büyük bir istisna yoksa, ben grupların ilk albümlerini sonra yaptıklarına tercih ederim. Daha karakterli ve daha az piyasa olurlar. O yüzden “Come Around Sundown” dinlediğim en iyi Kings of Leon albümü değil. Ama kötü mü? Kesinlikle hayır. Hatta belki de en büyük ticari başarıyı yakalayacak olanı. Neticede Caleb Followill’de bu ses oldukça, her şeye okey. Albümde “Pyro”, “Radioactive” , “Birthday” gibi klasik Kings of Leon tarzını yansıtan şarkılar var. Ama benim favorim daha önce pek denemedikleri tarzda bir şarkı olan “Beach Side”. Bunu Kings of Leon en iyiler listeme ekledim. Bu albümü beğendiyseniz “Aha Shake Heartbreak”i
(2004) dinlemelisiniz.


Gördüğüm en iyi plakçı
New York ve Londra’da bir sürü plakçı gezdim, birçoğundan alışveriş yaptım. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, gördüğüm en iyi plakçı ve müzik mağazası Amsterdam’daki Concerto. Burada uzun zamandır aradığım ve bulamadığım her şeyi buldum, tabiri caizse tam nokta atışı yaptım. Mesela Lalo Schifrin’in şahane bossa nova albümü “Insansatez”in plağını burada buldum. Curtis Mayfield’ler, Serge Gainsbourg ’lar, en yeni LP’ler hepsi burada var ve gıcır gıcır. İkinci eller de öyle. Klasik bölümüne ise hiç girmedim, orada kim bilir ne hazineler vardı. Yolunuz düşerse uğramadan dönmeyin.


Ben görmeyeli...
-Tarkan’la dalga geçmek iyiden iyiye moda olmuş...
-Tuba Ünsal Twitter’ın Los Angeles muhabiri olmuş. Bence bu gerçek olsa çok iyi bir fikir olurdu. Gayet iyi yazıyor.
-İstanbul’un trafiği iyice delirmiş. Belediyenin kar mar yağdığında ya da aşırı sıcaklarda yaptığı gibi “İşiniz yoksa evden çıkmayın” düzeyine gelmiş.
-Salih Memecan dansöz kedi çizmiş ve yine kimseyi güldürmeyi başaramamış.
-Kaan Sezyum “Kemal Kılıçdaroğlu’nun oy vermemesi büyük sı.ıştır” dediği için katıldığı bir panelde Salih Memecan muamelesi görmüş.
-Bir tweet’ime televizyondaki bir programda seslendirme (!) yapılmış: “30 Ekim Youtube’un kurtuluşu”.