Suriye ile yatıp Suriye ile kalkıyoruz ama son günlere damgasını vuran iki mesele daha var.. Biri ‘tahakküm’ meselesi..
Öteki ‘Milli İrade’ kavramı..
Birincisinden başlayalım.. Çoğunluğun azınlığa tahakkümünden şikayet ediliyor..
Yani çoğunluğun oyuyla gelen iktidarın azınlığı görmezden gelmesinden.. Onların düşüncelerini, yaşam biçimlerini, taleplerini yok saymasından..
Azınlığı da sırtını dayadığı, güç aldığı topluluk gibi yaşamaya zorlamasından.. Çoğunluğum her konuda ben ne dersem o olur demesinden..
Buna çoğunlukçu anlayış deniliyor.. İktidar çoğulcu değil çoğunlukçu olmakla suçlanıyor..
*
Adli yıl törenle başladı.. Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu dikkat çekici bir konuşma yaptı..
Birçok sorunu hukuksal çerçeve çizerek dile getirmesi, genel geçer tanımlar yerine günceli seçmesi farklılık yarattı..
Mesela; toplantı, yürüyüş, protesto hakkını kullananlarla güvenlik güçlerinin karşı karşıya gelmesi, ivmesi artan, sıkıntı yaratan başlı başına mesele oldu..
*
Feyzioğlu dedi ki; ‘barışçıl toplantı ve gösteriler özgür ve demokratik bir toplumun varlığının önemli kanıtıdır.’
Gerçekten öyle.. Demokrasinin olmazsa olmazıdır.. Demokrasinin kantarıdır..
Niye mi?
ABD Başkanı Obama ‘kararımı verdim, emir vermeye hazırım ama önce Amerikan halkının temsilcisi olan Kongre’den yetki almalıyım’ dedi..
İhtiyacı var mı?
Yok.. Yetkisi var..
Peki, niye Kongre’ye gidiyor?
Gerekçesi şöyle; dünyanın en eski anayasal demokrasisine sahip ülkenin başkanı olması..
Bu kararla, demokrasinin en önemli kurumunu devreye sokuyor..
*
Arkasında uluslararası güçler yok.. Önceden planlanmış da değil.. Örgütsel durum da yok.. Kendiliğinden gelişti..
Gezi Parkı gibi.. Gezi Parkı eylemleri gibi yaratıcı..
Hadiseyi biliyorsunuz.. 64 yaşındaki orman mühendisi, Salıpazarı’ndan Cihangir’e çıkan merdivenleri rengarenk boyamıştı..
Amacı neymiş?
Merdivenlere bakan insanlar gülümsesin istemiş.. Mesele bu kadar basitken, espri yüklüyken, oraya özgüyken orada kalmadı..
Beyoğlu Belediyesi şikayet var diye, izin alınmadı diye gece yarısı operasyonuyla merdivenleri griye boyayınca olan oldu..
Sosyal medya patladı.. Tepkiler çığ gibi büyüdü..
ABD Başkanı Obama açıkladı.. ABD-İngiltere-Fransa koalisyonu Şam’a müdahale yaparsa bu uyarı atışı olacakmış..
Ceza kesme, bir daha yapma anlamında..
Eee iyi de o zaman ne bekliyorlar, daha neyi tartışıyorlar, iki üç füze göndersinler, iki tokat atsınlar, kolunu kanadını kırsınlar denilebilir..
Mesele bu kadar basit değil..
Esad, müdahale beni devirmeye yönelik değil, sınırlı ve kontrollü yorumunu yapıp boyun eğerse mesele çıkmaz..
Fırsat bu fırsat deyip iç savaşı bölgeye yaymaya kalkarsa, yangını büyütmeye çalışırsa altından kimse kalkamaz..
Batı’nın tereddüt etmesinin nedeni bu.. Bir adım ötesini görememesi.. Neredeyse herkes silahlı, neredeyse herkes herkesle çatışma halinde..
Veya kol kanat kırma operasyonu da diyebiliriz.. İngiltere’yle Fransa istiyordu..
ABD de ikna olmuş gibi..
Suriye’ye operasyon eli kulağında.. Ancak görünen o ki, Saddam’ı indirme harekatı gibi olmayacak.. Hatta Kaddafi’yi alaşağı etme saldırısına bile benzemeyecek..
Görüldüğü kadarıyla amaç Esad’ı devirip muhaliflerin kazanmasını sağlamak değil..
Çünkü ABD ne iç savaşta taraf olmak istiyor, ne de taraflardan birinin kazanmasını..
Esad kazanırsa bu Hizbullah’ın da kazanması demek.. Esad’a her türlü desteği veren İran’ın da kazanması demek..
Washington’un hoşuna gitmez..
Suriye’ye müdahale kapıda.. Türkiye müdahale edilmesini istiyor..
Müdahale olursa en fazla bizi etkileyecek..
Kapı komşumuz.. 877 kilometre sınırımız var..
400 bine yakın Suriyeli bizim topraklarımıza kaçtı.. Hala akın akın geliyorlar..
Başbakan’ın açıkladığına göre bugüne kadar iki milyar dolar harcamışız..
Müdahale edecek ülkeler çekip gidecek.. Hangi yönetim olursa olsun sonunda biz baş başa kalacağız..
Suriye terör üretirse ilk hedef biz olacağız.. İlkbaharda Reyhanlı’yı yaşadık.. 58 kişi öldü, 146 kişi yaralandı..
Heyecanla Suriye’yi izliyoruz.. Hava operasyonu olacak mı, olursa ne sonuçlar doğurur gece gündüz bu tartışılıyor..
Kahire ikinci plana düştü, Şam ilk sıraya çıktı..
Bu arada Güneydoğu’da ne oluyor?
Bu soruyu durup dururken sormadım.. Mevzu olsun diye de dile getirmedim..
Çok ciddi, çok acayip iddialar var..
İddia sahibi Gültekin Avcı.. Eski savcıdır, Bugün gazetesinde yazıyor..
Üst üste iki yazı kaleme aldı.. İkisinin de başlığı şuydu: