Çok yazıldı, çok söylendi.. Yargıdaki hoyrat tavırlara dikkat çekildi.. Sabaha karşı yapılan ev baskınlarından, ‘önce tutuklama sonra delil toplama’ anlayışından şikâyet edildi..
Suçlananın suçunu öğrenememesinden..
Suçlananın suçunu bilmeden cezaevine konmasından..
Kolay tutukluluktan, uzun yargılamadan..
*
Adalet Bakanlığı sonunda bu seslere kulak verdi..
Ankara’da özel yetkili hâkim ve savcıların katıldığı sempozyum düzenledi.. Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Bahri Öztürk yapılan hataları tek tek sıralamış..
Ne güzel!..
Çok önemli bir adım ama yeterli değil..
Yasaların hızla elden geçirilmesi gerekiyor.. İfade özgürlüğü ile terör suçunun net, anlaşılır ifadelerle birbirinden ayrılması lazım..
İşin olmazsa olmaz tarafı bu..
İddia ediyorum..
Bu yasalarla herkes bir sabah terörist olarak uyanabilir..
Terör örgütü üyesi olmadığı halde terör örgütünün propagandasını yapmaktan herkesin başı belaya girebilir..
Giriyor da..
Bu sebeple içeride olan çok öğrenci var.. Çünkü protesto eylemine katılan, aktif rol oynayan hemen bir örgütle ilişkilendirildi..
Mesela..
‘Daha önce de şu şu gösterilere katılmıştı, o gösterileri şu örgüt destekledi, örgütün üyesi olmasa bile örgütün amaçlarına hizmet etmekten..’ diye başlayan cümlelerle çok kişi suçlandı..
Çok kişi tutuklandı.. Çok kişi yargılanıyor..
*
Dert o kadar çok ki.. Sadece terör yasasında, ceza yasasında değişiklik yapmak yetmiyor..
Mesela YÖK kanununda da değişiklik yapılmalı..
12 Eylül cuntasının ürünü.. Okullar zapturapt altında tutulsun, öğrenciler askeri disiplin içinde hareket etsinler diye okul yönetimlerine acayip yetkiler verilmişti.. Okuldan atma okuldan uzaklaştırma keyfe keder halde..
Bir örneği Manisa’da yaşandı.. Rektörün kafayı taktığı kişinin okul hayatı bitti..
*
Dilerim sempozyum demokratikleşme hamlesinin başlangıcı olur..
Yandı bitti de kül olmasın
Esenyurt’ta 11 işçinin öldüğü yangın öyle basit bir iş değil..
Ana firma da sorumlu.. İşçileri çadıra tıkan taşeron firma da..
Sadece onlar mı?
Esenyurt Belediyesi’ne ne diyeceğiz?
Onların hiç mi sorumluluğu yok..
Peki kaymakamın.. Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin..
40 elli işçinin çadırlara tıkıldığını kimse görmedi mi? Kimse bu çadırlar da neyin nesi diye merak etmedi mi?
Merak etmeyenler niye merak etmediklerinin hesabını versin.. Soruşturmanın ucu denetim yapılanlara da gitsin..
