Böyledir bu işler.. Aradan yıllar da geçse insan yüreğini temizlemek ister.. Kendini haklı çıkarmak ister..
Hele ömrünün büyük bölümünü verdiği hareketten kopmuşsa..
Terk ettiği geminin batmasını ister.. Karaya vurmasını, parçalanmasını..
İster ki, başkalarına dönüp; gördünüz mü, felaketi önceden görmüştüm diyebilsin..
Vicdanını rahatlatsın..
Hayatın her alanında böyledir..
Evliliklerde bile.. Boşanmayla aynı duygu devreye girer, insanın benliğini kaplar.. Taraflar ister ki öteki mutsuz olsun.. Sonraki hayatı lodosa tutulmuş gemi gibi olsun.. Bir türlü dikiş tutturamasın..
İşten ayrılınca da böyledir.. Karar verirsin başka şirkete geçersin.. Ama gözün eski şirketindedir, istersin ki uçup gitmesin, şaşaalı günler yaşamasın..
Sana ne, rakip şirketin patronu musun diyene aldırmazsın..
Çünkü önemli olan ayrılık kararı verenin haklı çıkacağı, kafasındaki kuşkuyu sileceği, vicdanını rahatlatacağı ortamın oluşmasıdır..
Gördünüz mü o şirketin kötü günler yaşayacağını tahmin etmiştim diyebilsin..
*
Siyasette de böyledir..
Hele hele bir uçtan öteki uca geçmişsen.. Bu geçiş sana bakanlık getirmişse..
İstersin ki bir önceki partin dibe vursun..
Vursun ki gördünüz mü diyesin..
*
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın durumu böyle bir durumdur.. Aradan dört yıl geçmiş ruhunu hâlâ temizleyememiş, haklılığını hâlâ anlatamamış, koltuk için saf değiştirmediğini kabul ettirememiş..
Şimdi tek umudu var; CHP’nin batması!..
CHP barajı aşamayabilir diye demeç vermesi bu sebepledir..
CHP sürünsün ki kendi yücelsin..
Anlaşılan başka türlü vicdanını rahatlatamayacak, yüreğini temizleyemeyecek..
Eski gazetecilik..
Yeni gazetecilik..
Dün, Aydın Hoca’yla (Ayaydın) karşılaştım.. Hocam dedim, bundan sonra peşindeyim, benden çekeceğin var..
Niye dedi..
Dedim ki: Hocam pazartesinden sonra sen yeniden politikacısın, ben gazeteci..
Sen bu işin iki tarafını da biliyorsun..
Hatta üç tarafını da.. Bürokrasiyi de siyaseti de gazeteciliği de..
Gazeteciliğin temel görevi kamu adına siyasetçilere hayatı dar etmek değil mir?
Evet dedi!..
Evetse dedim, doğal olarak müttefik saflarda değiliz artık..
Bugüne kadar yazdıklarını çıkaracağım, gazeteci Ayaydın ne demiş, politikacı Ayaydın ne yapıyor bakacağım..
Ayrıldıktan sonra düşündüm..
Hakikaten gazetecinin görevi politikacılara hayatı dar etmektir.. Daha da ötesi zindan etmektir.. Attıkları her adımı izlemektir.. Nefesini enselerinde hissettirmektir..
Gazetecinin görevi tam da budur diyeceğim ama diyemiyorum..
Son yıllarda değiştirdiler..
Güçlünün gücünü kutsama..
Güçlünün gücünü yüceltme..
Güçlünün daha da güçlü hale gelmesini sağlama..
İktidarın arkasında hizalanma mesleği haline getirdiler..
*
Bunları yapmayanı da, statükoculukla, çağa ayak uydurmamakla suçluyorlar..
Geri demokrasiye somut örnek
İngiltere Başbakan’ı Cameron, eşiyle tatil için iki günlüğüne İspanya’ya gitmiş..
Önemli olan gitmeleri değil tabii, nasıl gitmeleri..
Ryaniar adlı ekonomik bir havayolu şirketinden bilet almışlar.. Havaalanında diğer yolcular gibi sıra beklemişler, diğer yolcularla aynı kapıdan uçağa binmişler..
Granada’da geceliği 100 sterlin olan üç yıldızlı bir otelde kalmışlar..
Ben buna geri demokrasi derim..
İleri demokrasi diyemem..
Bizde bırakın başbakanları, bakanları, parti liderlerini, havaalanında milletvekili bile göremezsin..
Milletin vekilleridirler ama milletin beklediği salondan uçağa binmezler, uçakta milletle yan yana oturmazlar..
Genelkurmay’ın askerlere verdiği zarar
Genel- kurmay, çoğu muvazzaf olan 163 asker için ‘neden tutuklular anlayamıyoruz’ dedi..
Birçok kişi de böyle düşünüyor olabilir.. Hele 20 bin kilometreden, taa Yeni Zelanda’dan ifade vermeye gelen askerin kaçma ihtimali gerekçesiyle hapse konulmasını pek fazla anlayan olmadı..
Ama..
Anlamayanlar, anlamıyoruz diyenler sivil kişiler.. Bunu söylemek hakları..
Genelkurmay gibi değil.. Genelkurmay’ın silahı var..
Silahı olan kişilerin konuşması için önce silahını bırakması gerekir.. Ordu silah bırakama- yacağına göre!
Bu tür durumlarda görevdeki Genelkurmay Başkanı yerine emekli olanı tepkisini gösterse daha iyi olmaz mı?
*
Bu hassasiyeti unutan Genelkurmay en büyük zararı hapisteki askerlere verdi..
Niye mi?
Mahkeme heyeti, tahliye edeceği kişiler varsa da‘baskıyla bu kararı aldılar’ dedirtmemek için bir süre tahliye etmez..