Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Olmaz, cumhurbaşkanını mutlaka halk seçmeli, bu uğurda Anayasa değiştirildi, ölmek var dönmek yok deniliyorsa.. O zaman başbakanı halk seçmesin..
Bu, yedi yıl mı, beş yıl mı, 2014 mü 2012 mi meselesinden daha mühim.. Şu anda..
Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete hali söz konusu..
* * *
Nedenini anlatayım..
Biliyorsunuz.. 12 Eylül Anayasası cumhurbaşkanı makamını Kenan Evren’e göre dizayn etti..
Hükümetin üzerinde vesayet kurmasına imkân sağlandı..
Birçok kurum, (üniversiteler, yüksek yargı gibi) cumhurbaşkanının doğrudan kontrolüne verildi.. Birçok kuruma dolaylı müdahalesi (üçlü kararnameyle) sağlandı..
Bu durum hâlâ böyle..
Düşünün böyle geniş yetkili cumhurbaşkanı bir de halk tarafından seçilirse ‘başkan’ gibi olur..
Olur da o durumda başbakan ne gibi olur?
O da seçimle gelecek..
Birbirlerine ters düştüklerini düşünebiliyor musunuz?
Devletin zirvesinde çekişmenin, çatışmanın, itişmenin, kakışmanın, krizin daniskası yaşanır..
* * *
Bugünden yarına değil, 5 yıl sonraya 10 yıl sonraya bakın..
Anayasayı zırt pırt değiştirecek halimiz yok ya.. Sisteme ikide bir ayar çekecek de değiliz..
Cumhurbaşkanı başka siyasi görüşte, başbakan ve iktidar partisi tam tersi görüşte..
Memleket idare edilir mi?
Edilemez!..
* * *
Dünyada böyle bir sistem yok.. Kendi kendimize sistem icat etmeyelim.. Gelin bu işi enine boyuna konuşalım..
Beş yıl mı, yedi yıl mı meselesine çevirmeyelim..
Yine başbakanın eğilimine göre hizalanmaya kalkılmasın ki adam gibi tartışalım..
* * *
Bana göre, Başbakan Erdoğan’ın gönlünden yarı başkanlık geçiyor.. Fransa gibi.. Rusya gibi..
Köşk’e çıktıktan sonra başbakanı da kendi seçecek bakanları da kendi atamak istiyor..
Yani, biz yine bizi yönetecek partiyi seçeceğiz, Meclis çoğunluğuna karar vereceğiz ama başbakanı cumhurbaşkanı seçecek..
Başbakan cumhurbaşkanına bağlı olacak!..
Arzu edilen bu..
* * *
Yeni Anayasa, sivil Anayasa bunun için yapılmaya çalışılacak.. Çaktırılmıyor ama hedef bu, gerisi kenar süsü!..
Gelin ağır ağır konuşmaya başlayalım.. İki ayağımız bir pabuca girmesin..
Siyasetçilere, aydınlara, yazarlara, çizerlere, aydınlara soruyorum..
Başbakanı mı halk seçsin..
Cumhurbaşkanını mı?
İkisi bir arada olmuyor, olamıyor..


İçişleri Bakanı yine sahne aldı

Yine talihsiz bir demeçle adından söz ettirdi..
Hatırlarsanız..
Yakılarak şehit edilen 13 askerimizin ardından ‘Yangının sebebi askerlerimizi geri getirmez. Netice itibarıyla yanmıştır, yakılmıştır. Sebebini araştırmak, sebebini söylemek bir şey ifade etmiyor’ demişti..
Bakanlık koltuğuna yeni oturmasına bağlamıştık..
Deprem oldu.. İçişleri Bakanı 10 kişinin sığındığı deprem çadırlarının önünde görüldü.. Depremzedelere ‘koskocaman sarayda oturuyorsunuz, hiç gel dediğiniz yok’ diyerek, güya espri yaptı..
* * *
Bakan önceki gün de İzmir’de ortaya çıktı.. Fevziye Cengiz adlı kadını karakolda evire çevire döven iki polis için gereken yapılıyor anlamında ‘o polisleri darağacında asalım mı’ dedi..
Asmayalım!..
Ama öyle bir ceza verelim ki bir daha hiçbir polis tokat atma cesaretini gösteremesin..



Kolay tutukluluk, zor tahliye

Demokrasiyle idare edilirken tutukluluk bu kadar kolay olmasa bile kolaydı.. Tahliye zor değildi..
Bir iki duruşma sonra tutuklamanın biraz haybeden olduğu anlaşılınca tahliye gelirdi..
Hele savcı fikir değiştirdi mi anında tahliye çıkardı..
İleri demokrasiye geçince işler değişti..
Tutukluluk daha da kolaylaşırken tahliye giderek zorlaştı..
Savcı istese bile mahkemeler bırakmaz oldu.. Pankart açan çocuklar davasında yaşadık.. Savcı tahliyelerini istemişti mahkeme direnmişti.. Uzun süre tahliye etmemişti..
* * *
Benzer bir dava var.. Ümraniye’de bir basın açıklaması sırasında gözaltına alınıp tutuklanan iki gencin davası..
İki yıldır hapisteler bugün yine mahkeme önüne çıkacaklar..
Savcı, üçüncü duruşmada basın toplantısına katılmak suç değildir diye tahliyelerini istemiş..
Mahkeme tahliye etmemiş..
Peki neden böyle oluyor?
Neden suçlamaya ilişkin sağlam delil olmadığı halde, çoğu zaman hiç delil olmadığı halde hâkimler tahliye kararı vermekte zorlanıyor..
Bu sorunun cevabı dünkü Hürriyet’te Şükrü Küçükşahin’in yazısında vardı..
Küçükşahin yazısında birçok davadan örnek vermiş..
Görüyoruz ki, tutukluluk kararı veren yargıçlar daha üst görevlere getirilmişler.. Tahliye kararı verenler ise yan görevlere kaydırılmışlar..




Demokrasi kolay gelmiyor

Dünya, demokrasi kültürüne çok önemli katkılar yapan bir lideri, bir kültür adamını kaybetti..
Vaclav Havel’i..
Komünist rejim yıkıldıktan sonra ülkesini dünyaya açtı.. Avrupa Birliği’ne hazırladı..
O zorlu günlerde Çek Cumhurbaşkanı Havel’le şimdi Vatan’ın Yazı İşleri Müdürü olan Güney Öztürk konuşmuştu..
Yasaları çıkarmanın önemli olmadığını, önemli olanın uygulama olduğunu söylemişti.. ‘Halka yazılı olmayan siyasi kültür kazandırmak istiyoruz. Politik kültür işçiden işadamına, kamu çalışanından esnafa kadar toplumun her kesimi arasında oluşan bir kültürdür’ demişti..
* * *
Arap Baharı’nın paldır küldür demokrasi getirmeyeceğinin belgesi gibi..
Çünkü diktatörlükler yıkılınca yerine demokrasi gelmiyor..
Demokrasi gelmesi için politik kültürün oluşması, içselleştirilmesi, davranış biçimi haline gelmesi gerekiyor..
Bu da on yıllar alıyor..