Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şöyle dememişler miydi? 12 Eylül’de, 12 Eylül rejimine son vereceğiz.. 12 Eylül’de, 12 Eylül’ün vesayeti kalkacak.. 12 Eylül’de, 12 Eylül’ün defteri dürülecek.. Dürülmüş mü?
Hani, askeri rejimin getirdikleri çöpe atılacaktı, ileri demokrasiye geçilecekti.. Bunun için referandumda evet oyu yeterdi..
Yeterli miymiş?
Seçime iki ay kala 12 Eylül yasalarına tosladık..
Gördük ki, 12 Eylül dimdik ayakta..
Gördük ki, referandumun 12 Eylül’le ilişkisi yokmuş..
12 Eylül edebiyatı kılıfmış!..
Bakın.. Askeri rejiminin koyduğu seçim barajı da duruyor, seçim yasası da duruyor, partiler yasası da duruyor..
Yani; 12 Eylül duruyor..
Siyasete acayip müdahale eden Anayasa’nın 76. maddesi de orada, yerinde duruyor.. Bütün haşmetiyle demokrasiye meydan okuyor..
Darbeci generaller; insanlar toplumsal hareketlerden uzak dursun diye, yürüyüşlere, eylemlere katılmasın diye, korksun, ürksün diye..
Söz dinleyen, terbiyeli insanlar olsunlar diye.. Devlete her daim boyun eğsinler diye..
Kuzu gibi yaşasınlar, uslu uslu otursunlar diye..
İdeolojik eylemlere katılıp 1 yıl ceza alana, affa uğrasalar bile milletvekili seçilemez kuralını koymuşlardı..
29 yıl önce..
1982 Anayasası’yla..
Anayasa’nın o maddesi aynen duruyor..
(Başbakan’ı ilgilendiren bölümü 2002 yılında değiştirildi, gerisi aynen kaldı..)
*
Gelin 2011 baharında ülkenin durumuna bakalım..
Birkaç örnek..
Halen milletvekili olan Gültan Kışanak ile Sebahat Tuncel’e protesto gösterisine katılmaktan bir yıldan fazla hapis cezası aldıkları için bir daha milletvekili olamazsınız deniliyor..
Artık vekâlet edemezsiniz!..
Hatip Dicle ile Leyla Zana 10 yıl hapis yattı.. 7 yıl 6 ay hapis cezası aldılar..
Yani devletten alacaklılar..
Onlara da vekil olamazsınız deniliyor..
Ertuğrul Kürkçü’ye ne diyelim.. İdama mahkûm oldu, 1974 affıyla cezası 30 yıla indirildi.. 14 yıl yattı, 1986’da çıktı.. Devlet hâlâ sakıncalı sayıyor..
*
Diyeceksiniz ki bundan sonra ne olur?
Ankara’da herkesin istediği şu..
Ne iş ne de kebap olsun..
YSK bazı itirazları haklı bulsun, idare etsin.. Çünkü..
Ne bu şekilde seçime gidilir ne de Meclis toplanabilir..
Kurtar bizi YSK vaziyetindeyiz..

Haberin Devamı

Herkes maşa herkes kukla mı?
Öyle bir hale geldik ki..
İktidar her olayın, her eylemin, her fikrin, her adımın arkasında birilerinin parmağını arıyor..
Herkes maşaymış gibi..
Herkes kuklaymış gibi..
Hiç kimse özgürce bu demokratik hakkını kullanamazmış gibi..
İktidar perde arkasını aramaktan perde önünü göremez hale geldi..
Liseliler yürüyünce, onları sokağa döken örgüt var derseniz..
Hizmeti durduran doktorların arkasındaki marjinal güçleri ararsanız..
Nükleer santral kurulmasını protesto edenleri dış güçlerin maşası görürseniz..
İşçiyi Ergenekoncular, esnafı darbeciler kışkırttı diye bakarsanız..
Perdenin önünü göremezsiniz..
Kimin ne istediğini anlayamazsınız..
*
Diyarbakır’ın milletvekili adayları tartışılıyor.. Bu işi yakından takip edenler BDP adaylarını kuvvetli (YSK engelini aşabilirlerse) AKP adaylarını zayıf buldu..
Herhalde birileri bu yönde rapor verdi.. Başbakan bu tartışmanın örgütün siyasi taktiği olduğunu söylemiş..
Peki Diyarbakır adaylarını değerlendirenleri de örgüt mü yönlendirmiş!.
*
Bu gidişle kimse fikrini söylemez hale gelecek.. Çünkü her şeyin ardında bir örgüt aranır hale geldi..


Ya 10 bin genç sözünden vazife çıkaranlar olursa!..
Ben de biliyorum..
Başbakan ‘tatmin olmadık’ diye yürüyen liseli gençlerin karşısına on bin AKP’liyi dikmez..
Ben de biliyorum..
Hiçbir başbakan ülkesinde böyle bir karşılaşmanın olmasına izin vermez..
Zaten..
Liseli gençlerin karşısına dikilen beş bin, on bin AKP’li ne sloganı atacak ki.. Şifre yoktur var diyen haindir diye bağıramazlar ya..
Sonra..
Beş bin, on bin AKP’li üniversite sınavına giren gençlerden mi oluşacak? Yoksa, hadi çağrısını duyan yer yaştaki AKP’lilerden mi?
Bu da mesele.. On bin kişi her yaştaki AKP’liden oluşursa.. Liseli gençler size ne demez mi? Derdiniz ne diye sormaz mı?
Anlayacağınız olacak iş değil.. Başbakan da olacak iş olarak söylemedi zaten..
Söylemedi ama bu söylediği sözün ‘tehlikeli’ olmadığı anlamına gelmiyor.. Durumdan vazife çıkaranlar aportta bekliyor olabilir..
Nasıl mı?
Bu sözden vazife çıkaran Çevik Kuvvet’te görev yapan bir polis, eylem yapan liseli kıza ‘tatmin’ dayağı çekebilir..
‘Şimdi tatmin oldun mu’ copu indirebilir..
Çünkü eylem yapan da genç, karşısına dikilen polis de genç!.. Etkilenebilir..
AKP’nin herhangi bir ilçe gençlik kolu Başbakan’ın sözünün devamını, ama gerilimden yana değiliz lafını duymamış olabilir..
Sözden vazife çıkarabilir..
Veya.. Provokatörler devreye girebilir..
Sözün tehlikesi buradadır..