Star gazetesinde Mustafa Karaalioğlu ilginç bir soru ortaya attı..
Sorusu şu.. Hangi lider bütün hayat tarzlarını garanti edebilir..
Şöyle demiş:
‘Söyler misiniz? Hangi liderin idaresinde hem laik hem dindar, hem Türk hem Kürt, hem başı açık hem kapalı, hem Batılı hem Doğulu olarak; bütün kimliklerimiz, bütün aidiyetlerimizle, bütün ilgilerimiz ve kılık kıyafetimizle aynı anda bir arada, eşit şekilde yaşama garantimiz var?’
Karaalioğlu’nun çıkardığı sonucu söylemeye gerek var mı; bilmiyorum..
Tabii ki Tayyip Erdoğan sonucunu bulmuş..
*
Meselenin o tarafına girmeyeceğim..
Çünkü, soru yanlış, yaklaşım yanlış.. Demokrasilerde, ama gerçek demokrasilerde herkesin eşit biçimde bir arada yaşama garantisi vardır..
Ne seçilmiş iktidara bağlıdır, ne başbakanların siyasi pozisyonuna..
Demokrasilerde insanların yaşam tarzları başbakanların garantisi altında değildir.. Güvence anayasadır.. Seçilmiş iktidarların bir tarafa ağırlık koyma, öteki tarafı öteleme, beriki tarafın haklarını tırpanlama hakkı yoktur..
*
Demokrasilerde; seçimle gelen iktidarlar düşüncesi ne olursa olsun toplumu dizayn etmeye, kendi yaşam tarzını empoze etmeye kalkamazlar.. Nesil yaratmaya soyunamazlar..
Peki ne yaparlar?
Ülkeyi en iyi idare etmeye çalışırlar; o kadar..
Çünkü seçmen çoğunluğu; millet demiyorum, halk demiyorum, seçmen çoğunluğu o partiye belli bir süre için kendisini yönetme yetkisi verir..
Demokrasinin özü budur..
Demokrasilerde iktidar değişse de insanlar kendi hayatlarını yaşar.. Liderlerin himmetine muhtaç kalmazlar..
Demokrasinin sadece sandıktan ibaret görüldüğü ülkelerde; maalesef oluyor..
Direksiyonu eline alan toplum mühendisliğine soyunuyor..
Ankara’nın Suriye tezi çöktü mü?
Suriye tarafı uluslararası konferansın 23-24 Kasım tarihleri arasında düzenleneceğini
duyurdu..
Suriye Başbakan Yardımcısı Rusya’da açıkladığına göre iş
ciddi..
Zaten ikinci Cenevre görüşmesi ABD ile Rusya’nın öncülüğünde yapılacak.. Esad yönetimi ile muhalefet üç yıldır süren iç savaşın ardından masaya oturacak..
*
Ankara ne diyecek merak ediyorum?
Yıllardır Esad gitmeden olmaz, Esad gitmeden masaya oturulmaz demişlerdi de..
Trafik kilitlendi.. Haber yapmak yasak!
Bayramın ilk günü öngörüde bulundum.. İktidara yakın gazeteler artık İstanbul’un trafik çilesini yazmazlar dedim..
Başbakan sorun geçici diyerek medyaya kızdı ya.. Gece gündüz yazıyorlar diye tepki gösterdi ya ..
Ondan..
Yazının mürekkebi kurumadan öngörüm doğru çıktı.. Bayramın ikinci günü sabah yollar boşmuş, saat üçten sonra trafik artmış, araçlar çakılıp kalmış..
Sebep, maddi hasarlı kazalar!..
*
İki üç saat yollarda perişan olsanız; ne oldu diye merak etmez misiniz? İktidara yakın duran gazeteleri açtım satır yok..
Sanki kilometrelerce araç kuyruğu oluşmamış gibi..
Neden acep!
Bu iktidarın tavrı tez konusu olur
İktidar iş başına geldiği ilk günden itibaren hem ülkeyi yönetti hem muhalefet yaptı..
İyi giden işleri üstlendi, kötü giden işlerin faturasını bir önceki döneme veya tam hakim olamadığı kurumlara çıkardı..
Eee, 11 yıl oldu..
Fatura çıkaracak yer kalmadı.. Ama yine bir yolunu buluyorlar..
Tez konusu olurlar demem bundan..
*
Başbakan Yardımcısı Arınç AVM’lerden şikâyet etmiş; AVM’lerin esnafı vurduğunu dile getirmiş.. Ülkenin bir uçtan bir uca adeta yan yana AVM’lerle dolduran çarpık anlayıştan bahsetmiş..
Vahşi kapitalizm gibi büyüdüler, birbirlerini boğuyorlar demiş..
*
Gerçi bunları söylerken, kendisinin Meclis Başkanlığı zamanından beri mücadele ettiğini belirterek; ‘İşin kötüsü Başbakan yardımcısıyım, 5 senedir söylüyorum, yine yapmıyorlar’ diye de eklemiş..
Yapmayan kim?
Veya sokak aralarına bile süpermarket izni veren, neredeyse her mahalleye AVM açtıran?
Kendi iktidarları..
AVM’ler bu iktidar döneminde patladı..
*
Şimdi yasal düzenleme yapacaklarmış ki; ‘esnaf ayakta durabilsin, yüzü gülsün, akşam evine bir ekmek götürebilsin, çocuklarının ihtiyacını karşılayabilsin.’
İş işten geçmedi mi?