Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

O cümleyi ne zaman duysam anlarım ki statüko yine hortladı.. Kendi kendime hoş geldin statüko derim.. Statükocunun..
Değişime direnenin.. Mevcut durumu korumak isteyenin beylik lafıdır..
Her ülkenin kendine özgü şartları var, bu ülkenin de kendine özgü şartları var..
Bu laf ortaya döküldü mü; akan sular durur..
Statükoyu kollayan, talep edilen değişimi şak diye reddetmez.. Hatta kendisinin de çok istediğini söyler.. Ama eli kolu bağlıdır..
Çünkü..
Bu ülkenin kendine özgü şartları vardır..
*
Bu lafı yaşamımın her evresinde duydum.. 12 Eylül öncesi sıkıyönetim ilan edilirken de duydum.. İnsanlar sorgusuz sualsiz 90 gün içeride tutulurken de duydum..
Ülkenin aydınları ne zaman bir şeylere karşı çıksa..
Avrupa, bu yaptığınız demokrasiye uymuyor dese..
Laf hazırdı..
Bu ülkenin kendine özgü şartları var..
Askeri darbe döneminde kendimize özgü şartları daha çok duyar olduk.. Ne hikmetse hiçbir meselemiz dünyaya uymuyordu..
Bu sebeple demokratikleşme ağır aksak gitti..
Bu sebeple demokrasi dört başı mamur olamadı..
Bu sebeple büyük sorunlarımızı bir türlü çözemedik..
Bu ülkenin kendine özgü şartları hep engelledi..
Hep statüko galip geldi..
Hep..
*
Sol aydınlar da..
Liberal aydınlar da..
İslamcı aydınlar da..
Ayrı ayrı mücadele etseler de zaman zaman ittifaklar yapsalar da ‘ülkenin kendine özgü şartları’ engelini hiçbir zaman aşamadılar..
Hah işte bu farklı dedikleri bile, değişim bununla olur diye arkalarına düştükleri bile gün geldi; ‘bu ülkenin kendine özgü şartlarına’ sarıldı..
*
Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği’nin basılmamış kitabın imhasına tepki göstermesi sorulduğunda şöyle demiş:
‘Biz bunları dinleriz ama her ülkenin kendine has şartları olduğunu da gayet iyi biliriz..’

Haberin Devamı

Haberal ne yapsın?
Dün bana en çok yöneltilen soru buydu..
Haksızca içeride tutulan bu dünyaca ünlü tıp adamı ne yapsın? Boynunu büküp beklesin mi, mücadele etmesin mi, on yıl içeride yatmayı göze mi alsın?
Hayır..
Dışarı çıkmak için ne gerekiyorsa yapsın.. Silivri’den çıkmanın yolu milletvekilli olmaktan geçiyorsa, aday olsun.. Seçmen onay verirse Silivri’den çıksın TBMM’ye gitsin..
Hiçbir itirazım yok..
Tam tersi gönülden desteğim var..
Ben, kendiyle aynı haksızlığa uğrayanları, kendini uzun süre hastanede tuttuğu için tutuklanan profesörleri yüz üstü bırakarak, bir partiye kapağı atmak istemesini yakıştıramadım..
Bu tavrını ayıpladım..
*
İyi anladık da ne yapmalı diyeceksiniz?
Haberal memleketi Rize’den bağımsız aday olsun.. Eski Başbakan Yılmaz da Rizeli, destek verir herhalde..
9. Cumhurbaşkanı Demirel yakın ahbabı.. Atlar Rize’ye gider, yıllar sonra meydana iner, Haberal için oy ister herhalde.. Cindoruk da öyle..
Sadece merkez sağdan dostları yok ki, merkez soldan da var.. Her kesimden var.. Dostları seçim kampanyasını götürür..
*
Sonra hayata döndürdüğü, organ nakli yaptığı yüzlerce, binlerce hastası var.. Onlar da teşekkür için Rize’ye gidip bir kapı çalar herhalde..
Benim hocaya bir oy der herhalde..
Ben size söyleyeyim.. Meclis Başkanı Şahin’in eşi bile gider.. Haberal için oy ister..
Yakışanı da bu olur..

Haberin Devamı

Sayıları değil konuşmaları önemli..
Meclis’te daha çok kadın aday olması için büyük bir kampanya var.. AKP’ye 835, CHP’ye 500 kadın aday başvurmuş..
Her parti kadın vekil sayısını ikiye katlamak istiyormuş..
İyi de ne fayda sağlayacak..
Kadın vekil sayısının artması ne getirecek!
*
Geçen döneme bakın.. AKP’nin 25 kadın vekili vardı.. Bakan olanlar hariç kaçı Meclis kürsüsüne çıkıp konuştu.. Kaçını televizyonlarda gördünüz.. Kaçının sesini duydunuz.. Kaçının herhangi bir talebini işittiniz..
O vekilleri hatırlayanınız varsa saysın..
Hal buysa, 25 değil 50 olsa sonra ne fark eder.. Ben bir tek ‘türban’ görüşülürken AKP’li kadınların kürsüye geldiğini hatırlıyorum.. Başka önemli hiçbir meselede hatırlamıyorum..
Geçen yıl, referandum öncesi CNN TÜRK’te program yapıyorum.. AKP’nin kadın vekilleriyle sohbet edelim istedim..
Tek tek aradık.. Kimi Washington’dayım dedi, kimi Brüksel’de, kimi Mardin’de.. Kimi meşgulüm dedi, kimi pazar günleri televizyona çıkmıyorum cevabını verdi..
Velhasıl hiçbiri gelmedi..
Sonra anladım ki; vekil de olsa televizyona, Meclis kürsüsüne çıkmak için izin almaları gerekiyormuş..
Bu yüzden kadın sayısının önemi yok.. Önemli olan izin!..

Haberin Devamı


HOŞ GELDİN STATÜKO

Ahmet’in delili zaten imha ediliyor..
Ahmet’i niye içeride tutuyorlar, niye tutukluluğa itirazı reddedildi..
Kaçmasın diye mi?
Delilleri yok etmesin diye mi?..
Peki delil ne?.
Bildiğim kadarıyla adı İmam’ın Ordusu olduğu söylenen basılmamış kitap..
Eğer delil oysa savcının talebi, mahkemenin kararıyla polis zaten o delili bulduğu yerde imha ediyor..
*
Aklıma takılan bir mevzu daha var..
Nedim’in delili ne? Çıkınca yok edeceği!..