Lider gider parti biter!

Kime sorarsanız sorun aynı şeyi söyler. Uzun lafın kısası, bu ülke liderler ülkesidir..
Bizim demokrasinin adı da liderler demokrasisidir..
Eşi benzeri de yoktur!
Bu kuralı 12 Eylülcüler getirdi. Emir komuta sistemini siyasi hayata taşıdılar..
“Üç beş parti olsun, üç beş genel başkan. Onlar ne derse olsun. Her kafadan bir ses çıkmasın, ortalık bulanmasın” istediler..
Yaptılar da..
Özal bu durumu sevdi..
Demirel de. Ecevit de..
Sonradan gelenler de sevdi..
Yarı padişahlık gibi bir şey..
* * *
Tadından yenmeyecek bir durumdu. Ne söylersen emir kabul ediliyor, “Ama sayın genel başkanım...” diye vozurdayan olmuyor. Vozurdayan çıkarsa kendini kapının önünde buluyor..
Güçlü başkan, zayıf milletvekili..
30 yıldır böyle..
Liderler 12 Eylül’ün nimetini tepe tepe kullandılar.. Hâlâ kullanıyorlar..
* * *
Sonra bir baktık ki.. Partiler liderlerin partisi olmuş.. Siyaset, lider gider, parti biter hale gelmiş..
Özal gitti, ANAP bitti.. Demirel gitti, DYP bitti.. Ecevit gitti, DSP bitti.. Erbakan gitti, Refah çatladı.. (Tek istisna MHP’dir)
* * *
Bunları niye mi anlattım?
Üç nedenden...
BİR: Havada değişim diyorlar ya.. Erdoğan ve Gül’ün yer değiştirmesi.. Bunun için..
İKİ: Gelin şu rejimin adını koyalım.. Yarı hamilelik durumu sıktı.. Ya yarı başkanlık sistemine tam anlamıyla geçelim, ya da güçlü milletvekili sistemine..
ÜÇ: Bu çarpıklığın üzerine Cumhurbaşkanı’nı da halk seçerse abuk subuk bir durum ortaya çıkacak..
* * *
Bir ülkede iki tane yarı padişah olur mu?

Ercan Saatçi’ye yapılan Türkiye’nin acıklı halidir
Türkiye acayip bir ülke oldu. Dehşet verici..
Ercan Saatçi meselesine spor geyiği olarak bakmayın..
2009 Türkiye’sinin belgesidir o..
Korkun!
Niye mi?
Mesele şu.. Koyu Fenerbahçeli olarak bilinen Saatçi, 3 yıl önce Galatasaray hakkında küfürlü konuşmuş..
Nerede?
Bir TV programı öncesi yapılan gırgırda. Gizli kayıt yani.. Üç yıl sonra internet sitesine konuluyor, sonra gazetelere haber oluyor, ardından TV’de saatlerce tartışılıyor..
Bizler de doğal karşılıyoruz.
Türkiye’nin ne hale geldiğini görebiliyor musunuz?
Dehşet verici olan budur..
* * *
İnternet sitesine düşen ses bandına göre..
İnternet sitesine düşen telefon konuşmasına göre..
İnternette yayımlanan görüntülere göre diye başlayan haberlere, yazılara, yorumlara o kadar alıştırdılar ki..
Kimse çıkıp o konuşmanın internete nasıl düştüğünü sormadı, sorgulamadı..
“Böyle şey olur mu?” diyemedi..
Sindik..
Suçtu, pas geçtik..
* * *
Ercan Saatçi’ye yapılanın farkı yok. Mesele takım meselesi değil, özel hayatın deşifre edilmesidir..
Suçtur..
Üstüne atlayıp haber yapmak da suçtur. Kınıyormuş gibi yapıp köpürtmek de..
En kötüsü, “Yakalanmasaydı kardeşim” diyerek tezgâhı mubah hale getirmektir..
Dikkat!
Türkiye yaşanmaz hale gelir..

Palavra!
Bazı yorumlar var ya okuyunca tepem atıyor..
Karşılarındakileri cahillikle suçlayarak öyle palavralar sıkıyorlar ki aman da aman..
Yerse mantığında!
* * *
Irak ve Suriye ile, her ne demekse, ‘iki devlet, tek bakanlar kurulu’ olduk ya..
İran’la kardeş..
Pakistan darbesini de önledik..
Yoruma göre; bu işe 2003 yılında başlanmış. Gül, Erdoğan, Davutoğlu 1 Mart Tezkeresi’nin reddedilmesiyle Türkiye’nin bölgesel güç olacağının ilk işaretini vermişler..
Biz cahiller de anlamamışız..
Öyle bir anlatıyor ki sanki tezkereyi başka bir hükümet hazırlamış, bunlar gelmişler, reddetmişler..
Tezkerenin altında Gül’ün imzası vardı..
Reddedildiği an yüzü simsiyahtı..
Erdoğan sinirinden yerinde duramıyordu..
Bugün çıkıp övmek için neler yazıyorlar, neler anlatıyorlar..
Ey büyük Allah’ım!.