Vallahi memleketin önemli sorunuymuş.. Ameliyat masasına yatınca öğrendim.. Başıma geldiği için değil, herkeste olduğu için.. Kim arasa, kimi arasam ‘aaa bende de aynısı var’ demez mi?
Meğer, memleketin yarısı hava alamıyormuş..
Oksijen!..
Burunlar tıkalı; kiminin yüzde 50, kiminin yüzde 80... Şöyle havayı ciğerlerine tıka basa dolduran pek yok..
Hava bedava derler ya..
Yalanmış..
*
Alışveriş merkezinde, sokakta, durakta, tren garında, otobüste, postanede, pastanede, hastanede ağzı açık bir sürü insan görürsünüz..
Ağzı yarım karış açık öyle duruyorlardır..
Kiminin bir karış açık..
Kadın erkek, çoluk çocuk..
Şaşkınlıktan değilmiş, havasızlıktanmış..
Ben de onlarda biriymişim..
Burun tıkalı olunca ağız açılıyormuş..
*
Gün boyu ağzım yarım kaşık açık dolaştığımı tansiyonla mücadele eylem planı çerçevesinde öğrendim..
Zaten bizim meslekte olup da tansiyonu olmayan yok gibidir.. Hele genç yaşta yöneticiliğe başlayıp uzun yıllar yapmışsan alttan, üstten, yandan baskı yemişsindir.. Yüksek tansiyon kaçınılmazdır artık..
*
(Buraya bir not düşelim.. Alttan, üstten, yandan baskı nedir kısaca açıklayalım..
Alttan baskı; çalışanların adamı gaza getirmesidir, dolduruş hali.. En hain haberi yaptırır, en sert başlığı attırır verirler..
Patron katı üstten baskının adıdır.. Ha babam frene bastırır, elini tutar..
İki baskı arasında ortaladığını zannedersin ama bu kez yaptığın yayın yandan baskı kapısını açar.. Hükümet adamları, spor adamları veya işadamları yandan baskının asli unsurlarıdır..)
*
Haliyle tansiyon yavaş yavaş kıvama erişir; doktorluk olur.. Yerinde tutmak için eylem planı kaçınılmazdır artık..
Doktorun birinci maddesi bellidir..
Stresten uzak dur..
Kolay sanki; sıkıysa dur!..
*
(Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’ndan dinlediğim kadarıyla bu işi başaran ender insanlardan biri de 9. Cumhurbaşkanı Demirel’miş..
Formülü şu.. Kendiyle ilgili en ciddi sorunu bile başkasının sorunuymuş gibi düşünür, kendini o meselenin dışına alırmış.. Böylece hem daha iyi değerlendirir hem de stresten arınırmış!..)
*
Konuyu dağıtmayalım..
Tansiyonla mücadele eylem planı çerçevesinde yapmadığımız kalmadı.. Tuzu kestik, turşuyu unuttuk, sigarayla vedalaştık, haftada iki gün yaptığımız sporu altı güne çıkardık..
Güne beş kilometre yürüyüşle başlamayı âdet edindik.. Üstüne yüzme, tenis falan..
Faydası olmadı değil oldu da, fazla olmamış.. Çünkü nefes aldığımı zannediyormuşum; almıyormuşuz, yetersiz oksijenle yaşıyormuşuz!..
Öyle şey olur mu demeyin.. Oluyormuş!..
Burun kapalı olunca geceleri dilin damağın kuruyor ya.. İşte o.. Burundan nefes alamamanın en baba belirtisi..
*
Serap Hoca; (Prof. Dr. Erdine) ‘Senin burnun tıkalı galiba baktırsana’ dedi..
Niye ki dedim; sıkıntım yok..
Tansiyonun düşer.. Beynine daha çok oksijen gider, daha çok çalışır.. dedi..
Valla memleketin bu ortamında beynime daha çok oksijen gitmesi iyi mi kötü mü bilemediğim için altı ay salladım..
Sonunda geçen hafta Dr. Emin Kaya’ya gittim..
Tanıdığımdan değil, gazetede bildiğiniz doktor var mı derken spordan arkadaşım önerdi..
Genç bir doktor.. Şöyle bir baktı; mutlaka sende yüksek tansiyon vardır dedi..
Bu kadar tıkalı burunda olmaması mümkün değilmiş..
Valla o an öyle bir güven verdi ki.. Anında ameliyat masasına yattım, iki saat sürmüş..
Yanılmamışım..
Tereyağından kıl çeker gibi işi bitirdi..
*
Pazar pazar niye anlatıyorsun diyeceksiniz.. Sizde yoksa bile sorun çevrenize, mutlaka burun tıkanıklığıyla problemi olan bir kişi çıkacaktır da ondan..
En azından horlayan!..
Peki niye ameliyat olmuyorlar.. (Not: Herkese gerekmiyor, daha basit vakalar için ışın yöntemi falan da var; benimki ağır vakalardanmış..)
Korkudan..
Burun ya.. Herkesin aklında kök söktürür diye kalmış; adamı inletir..
Eskiden kök söktürüyormuş da..
Hastaneden çıktım taksiye bindim taksici yüzüme baktı; geçmiş olsun abi, babam da çok çekmişti dedi..
Hıııı..
Babam resmen inledi; yüzü şişmişti, morarmıştı, çok çekti çok..
Ne diyeyim süper moral oldu dedim!
(Babası rahmetli olmuş; hastaneden yeni çıkan adama söylenecek laf mı?)
*
Valla kendinizi germeyin.. Artık kök söktürmüyor.. En küçük bir acı, en ufak bir ağrı hissetmedim.. İki gün bandaj, bol bol akıntı o kadar..
Dün sabah hastaneye gittim..
Burnuma ameliyat sonrası yerleştirilen silikonlar çıkarıldı, bandaj söküldü..
Memleketin havasını aldım.. Havada hayat varmış..
Bol oksijenli iyi pazarlar..