Biliyorum, tartışmak, mücadele etmek sosyal demokrat partilerin genlerinde vardır..
Biliyorum, bu gen demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur..
Biliyorum, partilerde demokrasi olmazsa ülkede demokrasi olmaz..
Biliyorum, sol partilerde, kurultay çekişmelerinden büyük enerji doğar, liderleri lider yapan, partileri iktidara taşıyan, açığa çıkan o büyük enerjidir..
Bunların hepsini biliyorum..
*
(Burada büyük bir parantez açalım, kurultay mücadelesi genine örnek verelim.. İngiltere’de 25 Eylül’de İşçi partisi kurultay yaptı.. Beş aday vardı, Miliband kardeşler ön plana çıktı.. Ed oyların yüzde 50.6’sını alarak oyların yüzde 49.4’ünü alan ağabeyi David’i geçti.. Genel başkan oldu.. Anneleri iki kardeşi de desteklemedi; kadın aday Diane Abbot destek verdi.. Kıyamet kopmadı.. Parantezi kapatalım..)
*
Biliyorum bilmesine de 12 Eylül sonrasını hesaba katarsak sosyal demokrat kesim bu hakkını çoktan doldurdu..
Yarışmaktan, yarışırken çıkan enerjiyi kullanmaya zaman bulamadı..
Enerji her seferinde boşa gitti..
Herkes yoruldu..
Yarışanlar da, delegeler de..
Ve en önemlisi seçmen de..
Önce SHP sonra CHP kurultaylar partisi oldu.. ‘Bunlar kendi derdinde, milleti düşündükleri yok’ imajı CHP’nin üzerine yapıştı..
Bunu söküp atmanın zamanı..
*
Peki ne yapmalılar?
Öyle bir kurultay yapmalılar ki, şen şakrak, güle oynaya..
İtişmeden, kakışmadan..
Biliyorum, kuzu kuzu kurultaya gitmek, büyüklerimiz ne derse onu yaparız demek, kurultayı formalite gibi görmek sol gelenekte yok..
Hatta yakışmıyor..
Olsun..
Bu kez de böyle olsun.. Bir kez de böyle olsun..
Sokak mutlu olsun, seçmen ‘oh’ desin..
*
Bir şey daha var.. Parti Meclisi’ne girmek milletvekilliğini yüzde 80 garantilemek anlayışı da son bulmalı.. Milletvekili olmanın ön yarışı görülmemeli..
Türkiye’nin büyük meselelerine kafa yoracak, çözüm üretecek, iddialı kişiler talip olmalı..
Önce PM sonra TBMM diyenler değil..
*
CHP’liler farkında mı bilmiyorum, sokağın beklentisi yüksek...
Kürtlere yasak Türklere serbest
Meclis Başkanı Şahin, BDP’lilere kızmış.. Meclis’te Kürtçe konuşmak parti kapatmaktır demiş..
Demiş de sadece onlar konuşmuyor ki..
Başbakan Yardımcısı Arınç da konuşuyor.. Kürtçeyi inkâr etmeyi rezillik olarak gören Arınç, kürsüye çıkmış bildiği tek Kürtçe cümleyi söylemiş.. İyi de yapmış..
Xwede je te razi be (Allah sizden razı olsun) demiş..
Biz anlamadık, DTP’li Sakık anlamış, yanıt vermiş.. Yani, AKP ile BDP arasında Kürtçe diyalog yaşanmış..
O zaman Meclis Başkanı’nın anlayışına göre, iki parti de topun ağzında, iki parti de kapatılmalı..
Yoksa!
Kürtçe, Türklere serbest, Kürtlere yasak mı?
34 kuruşluk alicenaplık..
Turpun büyüğü heybede derler ya.. Benzinin ağırlığı da vergide.. Dileyim ki İstanbul’da her gün bir uçtan bir uca gidiyorsunuz..
Haftada 250 liralık benzin alıyorsunuz; ayda bin liralık..
Bu bin liranın 650 lirası devlete vergi olarak gidiyor..
Anormal değil mi?
Hükümet bu gelirden taviz vermediği için.. Petrol fiyatları düşe de, dolar inse de, çıksa da durum pek değişmiyor.. Bizler dünyanın en pahalı benzinini tüketmeye devam ediyoruz..
Diyorlar ki, benzinde vergiden de vergi alınıyor bari bundan vazgeçin..
34 kuruşluk alicenaplık yapın..
ÖTV’den KDV almayın..
Şöyle oluyor; rafineri çıkışı fiyatı, nakliyesi, bayi payı falan toplanıyor, üzerine ÖTV ekleniyor (vergi) yekun üzerinden yüzde 18 KDV alınıyor.. (Bu da vergi)
Verginin vergisi olur mu?
Burası Türkiye’yse olur..
