Dün farklı bir gündü.. Haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği protesto eden on bine yakın kişi Taksim Meydanı’nda toplandı..
O yürüyüş sadece Hrant Dink için değildi..
Otoriterleşmeye karşıydı.. Yargının hoyrat tutumuna karşıydı.. Yan yana gelen üç kişiye terör örgütü üyesi muamelesi yapan zihniyete karşıydı..
Yükü çeken solculardı, üniversite öğrencileriydi..
Aralarına girdim dolaştım.. Dolaşırken ‘yetmez ama evet’çileri de gördüm..
Evet, evet oradaydılar..
Biraz mahcuptular, belki de pişman..
Öyle veya böyle..
Yürüyorlardı işte..
Bize vaat edilen Türkiye bu değildi diye yazıyorlar işte.. Yeni Türkiye derken kastedilen bu değildi diye kalem oynatıyorlar işte..
Dün gördüm onları yürüyorlardı..
*
Daha önce yoktular.. Basılmayan kitaptan gazeteciler tutuklanırken, terör örgütü üyesi olmakla suçlanırken onlar sessizdiler..
Galatasaray’da başlayıp Taksim’de biten hiçbir protesto yürüyüşüne katılmadılar..
Düne kadar..
Bu memlekette olan biteni duymazdan, bilmezden geldiler.. Son zamanlarda değil ama bir zamanlar daha da kötüsünü yaptılar..
Gidişatı olumlu bulmayanları, uyaranları yaftaladılar..
Ergenekoncu dediler, darbeci dediler, askerci dediler, statükocu dediler, eski Türkiye’nin fosili dediler..
Ama bakıyorum..
Bugün kendileri benzer şeyleri söylüyor.. Dün yaftaladıklarıyla neredeyse aynı dili kullanıyorlar..
‘Referandumdan önce AKP’nin söylediklerine bakın bir de bugüne bakın’ diyebiliyorlar..
Müthiş değişim!..
Taksim’den Şişli’ye doğru yürürken zannediyorum Harbiye’den geçerken slogan da attılar..
Hayır, hayır askere karşı değil..
Adalet dağıtmayan adalete karşı..
Referandumla değiştirilen Anayasa’nın getirdiklerine karşı..
‘Evet’ dedikleri yeni düzene karşı..
*
Kalabalık iyiydi gibi görünse de değildi.. Pankart açtığı için, yürüyüş yaptığı için, bir şeyleri protesto ettiği için, saçını kestiği için örgüt suçlamasıyla hapse atılanların yakınları gelse daha fazla olurdu..
Hrant Dink için yapılan beş yıl önceki yürüyüşle kıyaslayın..
Fark büyük..
İnsanlar korkuyor, ‘Dink cinayetinin arkasında örgüt yok’ diyen ‘adalet’in yürüyüşe katılanları ‘örgüt’e sokmasından korkuyor..
Bu sebeple sloganlar cılızdı..
Bu sebeple kortejin önüyle arkası arasında alaka yoktu..
Vicdan, yürünmesi gerektiğini, haykırılması gerektiğini söylüyordu..
Mantık, haykırmamayı..
Kameralara dikkat etmeyi..
Enselenmemeyi!..
*
Aslında dün öğretici gündü..
Ne mi öğrendim?
Taksim Şişli arasında ‘yetmez ama evet’ diyenlerin pişmanlığına tanık oldum..
Muhafazakârla, liberal-demokrat ittifakının çatırdadığını öğrendim..
Ayrışmanın ötesinde kapışma durumuna geçildiğini hissettim..
Yurtdışı oyları demokrasiye aykırı
Meclis Başkanı; 155 ülkede yaşayan 3 milyona yakın seçmen var, onlar bu seçimde oy kullanmalı demiş..
Ne alakası var..
Niye oy kullanacaklarmış ki..
Ne hakları var ki..
Dört yıl için bu ülkeyi yönetecek kişileri seçiyoruz..
Onlara ne?
Oy verdikleri, iktidar olmasını sağladıkları parti onları değil bu topraklarda yaşayanları yönetecek..
Adam Köln’de yaşıyorsa orada yaşamaya devam edecek.. Tokyo’da oturan, oranın kurallarına tabi olacak.. Yazın yolu bir hafta Türkiye’ye düşerse düşecek..
O kadar..
*
O kadarsa beni yöneteceklere niye karışacak ki.. Niye dışarıdan gazel okuyacak ki..
Bu imkân niye sağlanıyor ki..
‘Ben Ottawa’da yaşıyorum ama sizi şunlar yönetsin’ mantığı sakat..
Demokrasiye aykırı..
Demokrasilerde yönetilenler yöneticilerini seçerler..
Yönetilmeyenlerin yönetilenlere yönetici seçme hakkı demokrasinin hiçbir yerine sığmaz..*
İktidar, birkaç yıldır, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız da oy versin diye nefes tüketiyor..
İleri demokrasinin önemli bir unsuru olarak pazarlıyor..
Ama değil..
Yurtdışı vesayeti getirir..
Yarın öbür gün iktidarı onlar belirler ki çok tehlikelidir..
Çok!..
Askerlerin intiharı..
Radikal gazetesinde Pınar Öğünç yazdı.. Gümbürtü kopar zannettim ama çıt çıkmadı..
(Bu çık çıkmama meselesine artık hayret etmememiz lazım!.. Galiba!..)
İsim isim yazdı..
İki haftada altı asker intihar etmiş..
Bakıyorsun çoğu kuşkulu.. Kısa dönem askerlik yapan terhisine üç hafta kala neden intihar etsin ki.. Veya evine dönmek için şafak sayan bunu da facebook’ta ilan eden..
Akıl dışı, mantık dışı..
Sadede gelelim..
Sorulacak mı, aydınlatılacak mı?
Eğitim zayiatı denip geçiştirilecek mi?
Mesele bu..