Almanya’nın Frankfurt şehrinde 35 yıldır yaşayan iki Türk barmenin “yarattığı” rakılı kokteyller, bu ayki Gusto’nun kapak konusu. Bu yazı için büyük bölümünü yerinde, iki duayen barmenin, Fatih Akerdem ve Ahmet Ayberk’in elinden tattığım kokteyller gerçekten harika... Anasonun tatlı bir çeşni düzeyinde kaldığı, kendi içinde çok lezzetli 50 civarında kokteyl hazırlanmış. İki barmenin Almanya’da “Rakı Nights” adıyla yayımladıkları kokteyl kitabı, önümüzdeki günlerde Doğan Kitap tarafından Türkiye’de de yayımlanacak.
Kokteyller bir harika... Ama iki barmenle yaptığımız söyleşiler sırasında ortaya attıkları bir öneri var ki, doğrusu o da bir başka harika...
Tatlı sohbetleri ve tecrübeli ellerinden çıkan nefis kokteylleri, barmenlerimizin şefliklerini yürüttüğü The Westin Grand Frankfurt’un Rhapsodie Bar’ı ile Le Meridien’in Casablanca Bar’ını Frankfurt’a giden Türklerin uğrak yeri yapmış. Bu barların müdavimlerinden biri de, ünlü futbol yorumcumuz Erman Toroğlu.
Salatalık boyundan Genelkurmay başkanının niteliklerine kadar pek çok konuda kanaat önderimiz haline gelen Toroğlu hoca, bir akşam iki barmenle sohbet ederken söz dönüp dolaşıp rakıya gelmiş. Barmenlerimiz tüm çabalarına rağmen milli içkimiz rakının Avrupa’da az tanındığından, pek bulunmadığından yakınmışlar.
Ve bir fikir ortaya atmışlar: “Biz Türk olduğumuz için bizim barlarımızda rakı var ama diğer barlarda bulmak çok zor. Yine de Türkiye’den gelen bir otel müşterisi, kaldığı otelin barında rakı ister ve ısrarcı olursa, o barın rakı bulundurmama şansı yoktur. Barmen hemen satın alma servisine ‘Rakı diye bir içki isteniyor, bana rakı bulun’ der ve rakıyı aldırır. Böylece rakımız da ünlü viskiler, konyaklar, cinler ve votkalar gibi barların tezgahlarını süsler, görünürse merak uyandırır, diğer müşterilerce de ısmarlanır, tüketimi artar, bar listelerine girer.”
Grappadan eksiği yok
Erman hoca bu öneriye sahip çıkarak geçenlerde Hürriyet’teki köşesine de taşımış.
Akerdem ile Ayberk’in önerisini ve Erman hocanın çağrısını yürekten destekliyorum... Düne kadar Türkiye’de yabancı içkiler pek yaygın değildi, sıradan çeşitler bulunuyordu. O yüzden yurtdışına çıkan rakı tiryakisi de bar tezgahına yanladığında çoğu kez “Dur bakalım... Burada güzel içkiler var, onlardan deneyelim” diyordu.
Son yıllarda ise Batı’nın en güzel içkilerinin büyük bölümü, Türkiye’de de rahatça bulunuyor. Onlara eskisi kadar aç değiliz. Ama Batı ülkelerindeki barları tekilasından kaşasasına bir dolu yerel içki süslerken, dünyanın en güçlü yerel içkilerinden olan rakımız buralarda görünmüyor. Üstelik, hemen her ülkeye ihraç edildiği halde...
Rakımız, özelleşmenin ardından ambalaj açısından da eskisinden çok daha iyi. Buzlu camdan şişeler, mantar tıpalar, serigraf baskılı kabartma etiketler, rakımızın estetiğini de yukarı taşıdı. Eh, doğrusu tadı da hayli çeşitlendi, güzelleşti...
Rakımızın lezzet ilginçliği bakımından düne kadar İtalyan dağ köylülerinin kaba saba içkisi olan grappadan, Brezilya’nın fakir emekçilerinin gırtlak yakan içkileri kaşasadan, Meksikalıların ateş suyu tekiladan bir eksiği yok bence.
Ama bu içkiler tüm Batı ülkelerinde milyonlarca şişe satılır ve ülkelerine döviz kazandırırken, rakımız bu lige daha sıçrayamadı. Barmen Fatih Akerdem’in dediği gibi, “Rakı artık Kapıkule’den dışarı çıkmalı”. Bunun ilk kıvılcımlarını da, milli içkimizin tutkunları ateşlemeli...
Özay Şendir
Gerçek savaş mı yoksa danışıklı savaş mı?
23 Haziran 2025
Tunca Bengin
Nobel Barış Ödülü adayı ‘savaş’ dedi
23 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yabancı parayla ücret olur mu?
23 Haziran 2025
Didem Özel Tümer
İran’da zorla rejim değişikliği mümkün mü?
23 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bundan sonra neler olacak?
23 Haziran 2025