Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Koronalı birinci yılımızı dolduruyoruz. Bizi o kadar sevdi ki yeni yıla da bizimle giriyor. Önümüzdeki yıl yakamızı bırakır mı? Hiç öyle görünmüyor.

Can Kıraç dostumuz Cemal Süreya’nın dizelerini göndermiş. Günün mana ve ehemmiyetine uygun olarak aktaralım:

“Nasıl bir his biliyor musun,

Oda çok geniş ama sığamıyorsun

Bak kapı orada ama

çıkamıyorsun

Pencere açık ama

nefes alamıyorsun”

Yeni yıla böyle duygularla giriyoruz.

Oysa özel bir yıl olmasını bekliyorduk. 2020 yani bir yılın ilk iki sayısıyla son iki sayısının aynı olması yüz yılda bir görülüyordu. Geçen yüzyılda 1919 böyle bir yıldı. Türkiye için kurtuluşun ilk adımı olmuştu. Bu yıl hiç ona benzemedi.

Haberin Devamı

Nefes almanın, sokakta havayı soluyarak yürümenin, bir dostu yanağından öpmenin, bir kafeye oturup çay içmenin bile nimet olduğunu idrak ettiğimiz günler yaşıyoruz.

Milyonlarca işsiz güçsüz insan, bin lira aylıkla geçinmeye çalışan aileler, havasız odalarda bunalan yaşlılar, dört duvar arasında gerilen çocuklar ve türlü çeşitli eziyetler içindeyiz.

Yeni yılda yeni bir hayattan vazgeçtik, eski hayata dönmenin özlemi içindeyiz.

2020 yılı dünya tarihinin dönüm noktalarından biri oldu.

Dileğimiz, 2021 bu yıla benzemesin, normal bir yıl olsun...

CİNNET VATAN!

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki her gün hiçbir ülkede rastlanmayacak olaylar burada cereyan ediyor. Mizah önemini kaybediyor. İşte son birkaç günlük gazetelerden derlediğimiz olaylardan bir demet:

- Konya’da yol ortasında yürüyen vatandaş kendisini uyaran taksi şoförünü bıçakladı.

- Bartın’da bir sürücü, aracının söktüğü direksiyonunu yan koltukta oturan arkadaşına verdi, ardından kurbağacık anahtarını direksiyonun bağlantı yerine geçirerek arabayı kullandı.

- İzmit’te yaptığı saç tıraşını beğenmediği berberini bıçakladı.

- İstanbul Üsküdar’da bez bebekle dilencilik yapan kadına ceza kesildi.

(Sahici bebekle soğukta dilencilik yapanlara ceza kesildiğini hiç duymadık.)

- Ankara’da filyasyon ekipleri evinde bulamadıkları korona hastasını düğünde halay çekerken buldu. Bir başka korona temaslısı ise camide çıktı.

Haberin Devamı

- Trabzon Şalpazarı Belediyesi’nin dere yatağında inşa ettiği belediye binasının temelinin sağlamlaştırılması için 140 fore kazık çakıldı.

- Adıyaman Müftüsü Mehmet Taşçı, “Yılbaşı kutlamak aşağılık kompleksidir. Hıristiyanları dost edinmeyin” dedi.

- Antalya’da polis sokağa çıkma yasağını ihlal eden yurttaşa 3 bin 150 lira ceza kesti. Yurttaşın evsiz olduğu anlaşılınca kesilen ceza iptal edildi.

BOLU

Pandemi önlemlerini baskı yapmak için fırsata çeviren kimi yöneticilerden söz edilirken... Bolu Valisi Ahmet Ümit’in şu açıklaması sosyal medyaya düşüyor:

“Yılbaşında evde normalin üzerinde insan varsa herkese ceza kesilecek. 251 ekipten oluşan 1350 emniyet personeli ve 1008 jandarma iş başında olacak” dedi.

Bu konuda Vali’ye çok sayıda soru yöneltiliyor.

Bir: Normal dediğiniz sayı nedir?

Üç, beş, yedi, on?

İki: Evlerde normalin üzerinde insan olup olmadığını nasıl tespit edeceksiniz? Kuşkulandığınız konutlara sayım için baskın mı yapacaksınız?

Üç: Normal sayının üstünde tespit yaparsanız hangi kanuna göre ceza keseceksiniz?

Haberin Devamı

NOT: Hollanda’da yılbaşı gecesi misafirlik iki üç kişiyle sınırlı. İngiltere’de misafirlik tamamen yasak. Ancak sayı verilmiyor. Ağır cezalar yok. Uyarı var.

TİVİT

İlahiyatçı Cemil Kılıç attığı tivitte diyor ki:

“Şu bizim dinciler yılbaşına karşı örgütlendikleri ve çalıştıklarının yarısı kadar ülkedeki hırsızlık, tecavüz, cinayet, adam kayırma ve çocuk istismarına karşı mücadele etseler memleket çok daha yaşanılır hale gelirdi.”

KOLİ

Sigaraya zam

geldi, kaçak tütünü sardınız, içtiniz.

Rakıya zam geldi, evde yaptınız, içtiniz.

Şimdi de yumurtaya zam geldi. Haydi bakalım, göreyim sizi.

***

Yılbaşı sepetlerinin içerisinde tütün mamullerinin ve alkollü içkilerin bulunması yasaklanmış.

İçine iki de hurma koydun mu oldu sana ramazan kolisi.

(İnternetten)

GÖZYAŞI

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 1998 yılında ablasının başörtüsünden dolayı acı çektiği dönemi anlatırken gözyaşlarına hâkim olamadı. Haberi görüntülü izledik.

Politikacıların ağlaması konusunda yorum yapmayalım.

Kadınların ağlaması konusunda ise Fransızların bir sözü aklımızdan çıkmaz:

“Kadın başkalarının önünde ağlıyorsa gözyaşlarına inanmayın” derler.

Anneler hariç, diye de eklerler.

TÖRKİŞ

Türk-İş, asgari ücret kararına muhalif kalacaklarını açıkladı.

Böyle durumlarda aklımıza yıllar önce izlediğimiz bir film gelir.

Başrolünü Alberto Sordi’nin oynadığı Vatana Dönüş adlı harika filmde İkinci Dünya Savaşı sonunda evlerine dönmeye çalışan üç askerin öyküsü anlatılır. Askerler aç biilaç yolculuk ederken ellerine içinde şahane salamların, peynirlerin, içkilerin bulunduğu bir koli geçer. Kolinin gideceği adres bellidir. Koliyi açıp içindekileri yemek ne kanuna, ne ahlaka uyar. Ancak karınlar aç, yiyecekler tahrik edicidir. Oylama yapılır. Üç askerin ikisi koliyi açıp yemek yönünde oy kullanır. Alberto Sordi elini kaldırır:

- Ben karara muhalifim, der, ancak 2’ye 1 azınlıkta kaldım. Bu durumda koliyi açıp yiyebiliriz.