Yeni adli yıl açılış töreni 1 Eylül’de Beştepe’de yapılacak. Açılışta, Yargıtay Başkanı ve Barolar Birliği Başkanı’nın ardından Cumhurbaşkanı konuşacak.
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı 70 baro başkanı ile birlikte ziyareti sonrasında, “Adli yıl açılışında sürpriz olabilir” demişti. İki gün sonra Yargıtay Başkanlığı, daha önce davetiyeleri gönderilen otel yerine Beştepe’de yapılmasına karar verdi. Beştepe’yi belli ki Cumhurbaşkanı istedi.
Avukat Turgut Kazan diyor ki:
“Yargıtay ve Danıştay Başkanları’nın çay toplama ve alkışlı Hacıbektaş gösterisiyle yargı bağımsızlığı bitmişti. Şimdi, Metin Feyzioğlu eliyle, yeni bir adım atılıyor. Yargı yılı açılışı Saray’a taşınıyor. Ve böylece, yargıyla birlikte savunma da, yürütmeye teslim edilmiş olacak...
İstanbul Barosu 1 Eylül’de Beştepe’ye çıkılmasına karşı... Sebebini Genel Sekreter Hüseyin Özbek şöyle anlatıyor:
- Barolar yürütmeye karşı daha bağımsız bir konumda olmalıdır. Beştepe’deki açılışa katılmanın bu bağımsızlığa gölge düşüreceğini düşünüyoruz. Yargı bir başka otoritenin ayağına gidince yargı bağımsızlığı flulaşıyor...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan üç gün önce:
Bundan tam 4 yıl önce, 22 Ağustos 2012’de bu sütundaki yazının başlığı “Bombalı Bayram” idi.
Ve o yazımız bakın nasıl bitiyordu:
“...ülkenin güneydoğusu her türlü belanın kaynaştığı bir üs haline getirilmiştir. ABD adına vekaleten Suriye’yi karıştırmaya kalkan İktidar ülkenin başını büyük derde soktu. Kanlı bir Ortadoğu ülkesi olmaya adayız şimdiden.”
Bugünlerin geleceği o günlerde çok net olarak belliydi.
? ? ?
FETÖ, PKK, IŞİD ... Üç terör örgütünü de mevcut iktidarın politikaları büyütüp canavarlaştırdı.
Başkaları da (başta ABD) aldı o terör örgütlerini bize karşı kullanıyor.
Adalet Tanrıçası’nın gözleri gerçekten bağlı mıdır?
Yoksa bu sadece bizim ülkemizde mi böyle?
Prof. Sami Selçuk “Kendini Tüketen Hukukun Dramı” adlı kitabında konuyu aydınlatıyor:
“Hayır, Adalet Tanrıçası Themis’in gözleri hiçbir dönemde ve hiçbir yerde kapalı olmamıştır. Olamaz da. Eski Yunan’da da böyleydi. Nitekim Atina’daki müzede de Tanrıça’nın gözleri açıktır. Dahası Türkiye, ilkel bir hukuk anlayışı ile Tanrıça’nın bir eline terazi, bir eline kılıç vererek gözlerini kapatmış; eline hukuk, yani yasa vermemiştir. Doğrusu ise Tanrıça’nın bir eline terazi, bir eline kitap vermek ve gözlerini de açtırmaktır. Zira adaletin gözleri kapalı olamaz. Bu zorba adalet anlayışı çağ gerisidir.”
? ? ?
Amerika’da bir zamanlar tren soygunları ve cinayetlerle toplumu bezdiren ünlü haydut Jesse James’ten bütün toplum kurtulmak istiyordu. Başına büyük ödül konmuştu. Arkadaşı Robert Ford, bu ödülü almak için, onu arkasını döndüğü bir anda tabancayla vurup öldürdü.
James’ten kurtulmak istese de Amerikan halkı bu infaza sevinmedi. Çünkü mertçe değildi. Hukuk ve adalete uymuyordu.
İtiraf ve özeleştiriler peş peşe geliyor...Örneğin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, önceki gün Türkiye’nin bugün başına gelen birçok şeyin “Suriye politikasının bir sonucu”olduğunu söyledi.
Bizler bunu beş yıl önce söylüyorduk. İktidar demek yeni anladı. Ne zaman? İş işten geçtikten, Suriye harap olduktan, savaş bizim kucağımıza 3 milyon mülteci bıraktıktan sonra.
İtiraflar sürüyor. AKP’li eski bakan Cemil Çiçek:
- FETÖ’nün vebali yüzde 90 bizim üzerimizde, diyor.
Cumhurbaşkanı dahil pek çok AKP’li politikacı bu sorumluluğu üstleniyor ve “Allah affetsin” diyerek kenara çekiliyor!
Diğer büyük bela, PKK’nın “çözüm süreci”nden sonra patlama yaptığını herkes biliyor, görüyor. Çünkü iktidar masaya Kürt halkıyla değil PKK ile oturdu. PKK’nın şehirlere patlayıcı yığmasına göz yumdu.
Sonuç. Türkiye bugün mevcut iktidarın hataları sonucu yanıp tutuşmaktadır. Demokrasilerde bu kadar hata yapan iktidarlar koltukta kalamaz, düşürülür ve hesap istenir. Türkiye ise soruların çözümünü yine onları yaratan iktidardan bekliyor. Çünkü muhalefet yok. Muhalefet partileri Türkiye’yi yönetmek için örgütlenip kadrolaşmıyor. Lideri koltukta tutmak ve bir miktar milletvekiline emeklilik hakkı
Yayımlanan 670 sayılı kararname ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nde çalışan 2 bin 360, BTK’dan 196 kişi, TSK’dan 136 kişi olmak üzere toplam 2692 kişi kamudan ihraç edildi. Başbakan toplam ihraç edilen memur sayısının 5 bini bulduğunu açıkladı.
KHK’ye göre...
- Bu kişiler bir daha kamu hizmetlerinde çalışamayacak.
- Silah ruhsatları, gemi adamlığı ve pilot lisansları iptal edilecek.
- Oturdukları lojmanlardan 15 gün içinde tahliye edilecek.
- Özel güvenlik şirketlerinin kurucusu ve çalışanı olamayacak.
- Pasaportları iptal edilecek.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, uluslararası savunma şirketi SADAT’ın kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’yi “Başdanışmanlık” görevine getirdi.
Yasal çerçevesi belli olmayan bu kuruluş ortaya çıktığı günden beri çeşitli iddiaların hedefi oluyor. “Suriye’de Esad’a karşı çarpışan örgütleri eğitip silahlandırdığı” da bu iddialar arasında...
İrticai faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle, TSK’dan uzaklaştırılan bazı subaylar 2000 yılında Adaleti Savunanlar Derneği’ni (ASDER) kuruyor. Bunların içinden de bir grup, 2012’de sessizce SADAT’ı kurmuş.
İslami tezlere dayalı bir kuruluş olan SADAT kendi internet sitesinde verilen bilgiye göre başta gayri nizami harp (kontrgerilla) olmak üzere çeşitli harp eğitim hizmetleri veriyor. Özellikle İslam ülkelerinde çalışmayı hedefliyor.
Halen askeri konularda birikimli ve deneyimli binlerce emekli general boşta dururken emekli tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin danışmanlığa atanması elbet şaşırtıcı oldu. Bu atama TSK’nın yeniden yapılandırıldığı bir döneme rastladığı için ilginçtir. Adnan Tanrıverdi’nin bu yapılanmaya danışmanlık yapacak (belki de halen yapıyor) olması önümüzdeki dönemde herhalde çok tartışılacaktır.
Bu atamanın... Alman
“FETÖ’nün faaliyetleri ile 15 Temmuz darbesinin tüm yönleriyle araştırılması”nı öngören Meclis Araştırması Komisyonu, dört partinin oybirliğiyle kabul edilmişti ve o gün tarihler 26 Temmuz’u gösteriyordu.
15 üyeden oluşacak komisyona CHP, HDP ve MHP çoktan isim bildirdiler. AKP ise henüz ve hâlâ bildirmiş değil. Meclis’in bu hafta sonu yaz tatiline girmesi bekleniyor. Bu da, AKP’nin önümüzdeki bir - iki gün içinde isim bildirmemesi durumunda komisyonun kuruluşunun kasım ayına kadar gecikebilmesi demek.
Peki, kurulmasına olumlu oy verdiği komisyonun oluşmasını savsaklamasının sebebi ne? Eski milletvekili ve savcı Ali Özgündüz’e göre sebep basit:
“AKP, aksi yöndeki bir tavrı kamuoyuna izah etmekte çok zorlanacağı için komisyonun kurulmasına kerhen olumlu oy verdi. Aslında konunun araştırılmasını hiç istemiyor. Çünkü, FETÖ’yü biraz kazıyınca altından kendileri çıkıyor. Komisyon çalışmaya başladığında hapisteki darbeciler de dahil olmak üzere hiç istemediği kişilerle de görüşecek. Onların vereceği bilgiler ve yapacağı kimi itirafların iktidarı ciddi sıkıntılara sokması kuvvetle muhtemel.”
* Barolar Birliği darbeyi fırsata çevirdi, Başkan Feyzioğlu ile Erdoğan arasındaki küslük sona erdi!
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen tasarıyla, 100’den fazla devlet kurumunun varlık ve hisselerinin Özelleştirme İdaresi’ne devri kararlaştırıldı.
PTT, TÜBİTAK, Atatürk Orman Çiftliği, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Milli Piyango, TRT, Türkiye Petrolleri, Devlet Hava Meydanları gibi kuruluşlar da bu yasanın kapsamı içinde. Kamuoyunda bu kurumların özelleştirileceği gibi bir hava esiyor. Ancak yasa kurumun kendisini değil sahibi olduğu varlıkları özelleştirmeyi öngörüyor. Konuyu CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu ile konuşuyoruz..
Örnek veriyor:
- Diyelim ki TRT’nin Antalya’da çok değerli bir yaz kampı veya kullanmadığı bir istasyonu var. Yasa ile bu tesisler satılabilecek. Aslında kurumların bu şekilde parça parça satışı söz konusu...
- TRT o kampı isterse satamaz mıydı?
- Satardı ancak İhale Kanunu çerçevesinde hareket etmeye mecburdu. O zaman işlemler uzar, yolsuzluk zorlaşırdı. Özelleştirme İdaresi’nin satış mekanizması daha süratli işler. Malı kısa sürede istediğin fiyata istediğine satmak kolaylaşır.
Aynı zamanda Türkiye Varlık Fonu kuruluyor... Varlık Fonu: