Küçük dilekler...

3 Ocak 2004

2004 yılında; enflasyondan uzak, dokunulmazlığı kalkmış milletvekilleri ile dolu bir Meclis diliyorum. (Doruk Bozatlı) Devlet okullarının çoğaltılması ve çocukların daha çok bilgi almasını istiyorum. (Serra Bezci) Olabiliyorsa lütfen sınavları kaldırabilir misiniz? (Kaan Özoğul) "Sokaktaki evsiz çocuklara yemek alsınlar." (Kaan Erdoğan)"Şapkasından şeker çıkarsın." (Kaan Başköylü) "Karanlık olunca güneş çıkarsın." (Taner Alpaslan) Bahçeşehir İlköğretim Okulunun 1240 öğrencisi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezere özel olarak hazırladıkları dev bir yılbaşı kartı ve isteklerini gönderdiler... Mesela: Başbakanın korumaları, soru soran gazeteciyi dövmüş. Bu devirde Başbakanı koruyan gazeteci olacaksın ki rahat edesin... Şair Cemal Süreya vefatının 14. yılında kendi adına kurulan Kültür Sanat Derneğinin düzenlediği etkinlikle anılıyor. 9 Ocak tarihinde saat 14.00te Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezinde yapılacak anma töreninde konuşmacılar: Hulki Aktunç, Orhan Alkaya ve Haydar Ergülen... Bir küçük şiiriyle analım ölümsüz Şairi... Bil ki bir düelloda / acı bir şey vardır/ ölüm korkusundan da/ Dün en güvendiğin adam/ karşı tarafın şahididir/ ve daha

Yazının Devamı

Küçük dilekler...

3 Ocak 2004

<#comment>
<#comment>
Bahçeşehir İlköğretim Okulu'nun 1240 öğrencisi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e özel olarak hazırladıkları dev bir yılbaşı kartı ve isteklerini gönderdiler... Mesela:
2004 yılında; enflasyondan uzak, dokunulmazlığı kalkmış milletvekilleri ile dolu bir Meclis diliyorum. (Doruk Bozatlı)
Devlet okullarının çoğaltılması ve çocukların daha çok bilgi almasını istiyorum. (Serra Bezci)
Olabiliyorsa lütfen sınavları kaldırabilir misiniz? (Kaan Özoğul)
"Sokaktaki evsiz çocuklara yemek alsınlar." (Kaan Erdoğan)

Yazının Devamı

Gündem değişmedi

2 Ocak 2004

"Şimdiki büyük mücadele ortadaki doğruları halka duyurmak isteyenlerle istemeyenler arasında cereyan etmektedir. Bütün vatanını sevenler, aydınlar, öğretmenler, gençler, bütünüyle Türkiyenin Atatürkçü zinde güçleri, tek kelimeyle kendilerini satmamışlar, birleşerek, gizlenmek istenen gerçekleri kitlelere mutlaka duyurmak için her türlü fedakârlığı göze aldıkça, Türkiyenin kurtulma hızı kimsenin tahmin edemeyeceği hızla gelişecektir..."***Yıllar geçti, tarih değişti ama gündem değişmedi. Gerçekleri ve doğruları halka duyurma savaşı satılmışlarla satılmamışlar arasında bütün hızıyla sürüyor.Kalemleri usta, kişilikleri medyatik, lafları cilalı ve salçalıdır...Misyonları ise karşı tarafın değirmenine su taşımak...Boğazda bir duble viskiye bütün halkı satacak kadar gözü dönmüşleri var aralarında... Yabancı elçiliğin bir kokteyl davetiyesine fittir bazısı.Gerçekleri tersyüz edip halka yutturmakta en başarılı olanlar en mümtaz köşelerdedir... Mütareke basını dün olduğu gibi bugün de kemal-i afiyettedir.Çetin Altanın 38 yıl önceki çağrısı bugün de geçerliliğini koruyor:"Satılmamışlar birleşiniz..." Aşağıdaki sözleri 1965 yılında Çetin Altan kendisiyle röportaj yapan Yaşar Kemale söylüyor:

Yazının Devamı

Gündem değişmedi

2 Ocak 2004

<#comment>
<#comment>
Aşağıdaki sözleri 1965 yılında Çetin Altan kendisiyle röportaj yapan Yaşar Kemal'e söylüyor:
"Şimdiki büyük mücadele ortadaki doğruları halka duyurmak isteyenlerle istemeyenler arasında cereyan etmektedir. Bütün vatanını sevenler, aydınlar, öğretmenler, gençler, bütünüyle Türkiye'nin Atatürkçü zinde güçleri, tek kelimeyle kendilerini satmamışlar, birleşerek, gizlenmek istenen gerçekleri kitlelere mutlaka duyurmak için her türlü fedakârlığı göze aldıkça, Türkiye'nin kurtulma hızı kimsenin tahmin edemeyeceği hızla gelişecektir..."
***
Yıllar geçti, tarih değişti ama gündem değişmedi. Gerçekleri ve doğruları halka duyurma savaşı satılmışlarla satılmamışlar arasında bütün hızıyla sürüyor.
Kalemleri usta, kişilikleri medyatik, lafları cilalı ve salçalıdır...

Yazının Devamı

Yayılın çimenlere

1 Ocak 2004

Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı tuttu mu hiç?Ve siz onu hiç kokladınız mı?Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?Çimlere uzandığınız oldu mu?Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?Kaç kez kuşlara yem attınız?Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?Kimseyle barıştınız mı?Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?İyi bir yılın, bu gibi "küçük" şeylere bağlı olduğunuhiç düşündünüz mü bu yıl?Çimenlerin üzerine... Acele edin...Er veya geç... Çimenler yayılacak üzerinize... Bu yılı sağlıklı geçirdiniz mi? Jacques Prevert Yeni yılınızın barış, mutluluk ve huzur içinde geçmesini dilerim. Saddam Hüseyin Geç kaldığınızı saate bakarak değil de takvime bakarak fark ediyorsanız; geçmiş olsun. Akif Kökçe Gazetelerin değişmez mönüsü... Yılbaşında büyük ikramiye

Yazının Devamı

Yayılın çimenlere

1 Ocak 2004

<#comment>
<#comment>
Bu yılı sağlıklı geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?

Yazının Devamı

İş performansı...

31 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Başbakanlık Müsteşarı Prof. Ömer Dinçer'in 1995 yılında bir sempozyuma sunduğu bildirideki İslamcı görüşleri tartışılıyor, Dinçer'in bu görüşlerin arkasında durduğunu söylemesi tepkileri artırıyor.
Gözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, Prof. Dinçer'in son yıllardaki iş performansının bir dökümünü yapmış...
1997 - 2000 yılları arasında İGDAŞ Yönetim Kurulu'nda üye olan Ömer Dinçer, Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nde 142 sanıklı İGDAŞ davasında yargılanıyor. Hakkındaki suçlamalar: Nitelikli zimmet, sahte belge düzenlemek, ihaleye fesat karıştırmak...
Böyle bir davada yargılanan kişinin dava sonuçlanmadan Başbakanlık Müsteşarlığı gibi kritik bir göreve atanması devlet ilkelerine uygun mudur?
Prof. Ömer Dinçer, Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında aynı anda 9 ayrı şirketin yönetim kurulu üyeliğinde bulunmuş. İstanbul Ulaşım Sanayii, İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri, Kartal Halk Ekmek, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi, İstanbul Spor Etkinlikleri, İstanbul Tekstüre Çorap Sanayii, Erken Tekstil, İstanbul Beton Elemanları, Belediyeler Bakım ve Ulaşım AŞ...

Yazının Devamı

Bizim Romanlar...

30 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Romanlar sürekli göç eden "seyyar" bir millet olarak bilinirler. Gönüllü asimilasyonu benimsemiş olan Romanların "etnik dertleri" ve talepleri yoktur. Kendi aralarında Romca konuşurlar. Kendi dillerinde "Rom" insan demektir. Roma ise halk anlamına geliyor. Türkçede Roman olarak anılıyorlar.
Eskiden yaygın olarak "çingene" deniliyordu ama bu tanım artık kabul görmüyor. Avrupa'da da Gypsy'nin yerini Roma ve Sinti aldı.
İlk yurtları Hindistan'ın Pencap eyaletinden yola çıkanlara Roma, Sint eyaletinden çıkanlara ise Sinti deniliyor. Yerleşik düzene ancak 20. yüzyılda geçtikleri biliniyordu. Ancak "National Geographic - Türkiye"nin Aralık sayısında çok çarpıcı bir durum ortaya çıktı.
Çanakkale'de yaklaşık 500 yıldır yerleşik düzene geçmiş bir Roman topluluğu yaşıyor. Kalenin hemen dibinden başlayan Çay Mahallesi Romanlara ait. Eğer daha eski bir yerleşim çıkmazsa Çay Mahallesi dünyadaki en eski yerleşik Roman bölgesi olarak tarihe geçmiş olacak. Arkadaşımız Nazım Alpman'ın kaleme aldığı "Türkiye'nin Romanları" dosyası, bizi neşeli bir üslupla tarihi gerçekler üzerinde gezdiriyor. Ama acısı da eksik değil... Örneğin 1934 tarihli İskân Kanunu'na göre

Yazının Devamı