<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Irak'a asker tezkeresi TBMM'de perşembe günü görüşülecekti.
Böylece milletvekillerine halkla iletişim kurmak, danışmak, düşünmek için 3 gün süre kalacaktı. Bu da kısa bir süreydi ama... Yine de hiç yoktan iyiydi...
Görüşme günü perşembeden salıya alındı.
Cumhuriyet tarihinin bu en önemli kararı için Meclis'e düşünme vakti kalmadı.
Neden mi?
- Arkadaşlarımız bilim kuruluna birkaç isim önerdiler, dedi, bunların hepsi profesör, aralarında 6 dil bilenler var...Başbakan böylece TÜBİTAK yasasını tanımadıklarını itiraf etmiş oldu. Zira, TÜBİTAK yasasında "Bilim Kurulu, başkanını Başbakanın verdiği isimler arasından seçer" şeklinde bir madde yok. Yasa, Bilim Kurulunun Başkanı herhangi bir siyasal veya partizan etki altında kalmadan seçmesini öngörüyor. Başbakan Erdoğan Bilim Kurulunun yeni seçilen 6 üyesini de onaylamadı. Böylece 12 kişilik Bilim Kurulu başkansız kaldığı gibi yarı yarıya küçüldü. Tek bilim merkezi TÜBİTAK şu anda çalışamaz ve karar alamaz durumda...Türkiye 350 milyon dolar ödeyerek AB 6. Çerçeve Anlaşmasına dahil oldu. Bu antlaşma çerçevesinde Türk bilim adamları Avrupadan sipariş alacak. TÜBİTAKın çalışamaz hale gelmesi Türkiyenin bu projeye katkısını olumsuz etkiliyor... TÜBİTAK pek çok alandaki bilimsel uğraşı yanında milli güvenlik projeleri üzerinde de çalışıyor. Bu alanda da olumsuz etkilenme söz konusu... TÜBİTAKın partizanlığa teslim olmadığı için felç edilmesi hükümete ve ülkeye ne gibi bir kazanç sağlıyor? Şimdi yanıtı merak edilen soru bu... Başbakan Erdoğan Kanal 7deki Ters Köşe programında
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Başbakan Erdoğan Kanal 7'deki Ters Köşe programında TÜBİTAK Başkanlığı'yla ilgili bir soru üzerine:
- Arkadaşlarımız bilim kuruluna birkaç isim önerdiler, dedi, bunların hepsi profesör, aralarında 6 dil bilenler var...
Başbakan böylece TÜBİTAK yasasını tanımadıklarını itiraf etmiş oldu. Zira, TÜBİTAK yasasında "Bilim Kurulu, başkanını Başbakan'ın verdiği isimler arasından seçer" şeklinde bir madde yok. Yasa, Bilim Kurulu'nun Başkan'ı herhangi bir siyasal veya partizan etki altında kalmadan seçmesini öngörüyor. Başbakan Erdoğan Bilim Kurulu'nun yeni seçilen 6 üyesini de onaylamadı. Böylece 12 kişilik Bilim Kurulu başkansız kaldığı gibi yarı yarıya küçüldü. Tek bilim merkezi TÜBİTAK şu anda çalışamaz ve karar alamaz durumda...
Türkiye 350 milyon dolar ödeyerek AB 6. Çerçeve Anlaşması'na dahil oldu. Bu antlaşma çerçevesinde Türk bilim adamları Avrupa'dan sipariş alacak. TÜBİTAK'ın çalışamaz hale gelmesi Türkiye'nin bu projeye katkısını olumsuz etkiliyor... TÜBİTAK pek çok alandaki bilimsel uğraşı yanında milli güvenlik projeleri üzerinde de çalışıyor. Bu alanda da olumsuz etkilenme söz konusu... TÜBİTAK'ın partizanlığa teslim olmadığı için felç edilmesi
Pek çok ülke gezen ve 97 yaşında ölen George Dumezil kitapta diyor ki:- ... Türkiye benim ikinci vatanım gibidir ve böyleyken on kadar vilayette birkaç yer biliyorum yalnızca. Ama orada evimde gibiyim - ya da gibiydim. 1972den beri gitmedim Türkiyeye...Bir başka soruya yanıtı:- ... Yaşadığım tüm ülkeler içinde her şeye yeniden başlamak elimde olsaydı öyle sanıyorum ki Türkiyede yaşamak ve muhtemelen de ölmek isterdim... Özellikle Boğazda...Türkiyeyi böylesine seven başka yabancılar, yazarlar, bilim adamları üniversite hocaları da vardır. Biz onları - bırakın sevmeyi - tanımayız bile. Okul kitaplarında gelecek nesillere tanıtmak ne kelime, bir sokağa adlarını vermek aklımızdan geçmez. Sevilmeyi çok isteriz de sevenlere değer ve karşılık vermeyi beceremeyiz. Nedense, biz hep böyleyiz! Kütüphane rafında melul mahzun bir kitap: "George Dumezille Konuşmalar"... Sinatle Yayınevi tarafından 1998 yılında bin tane basılmış... Tek baskıda kalmış... Geçen yüzyıla damgasını vurmuş bu ünlü Fransız dil bilgini ve din tarihçisi pek ilgilendirmemiş bizi... 60a yakın eseri olan Dumezilin 30a yakın dil bildiği söylenir. 1925 tarihinde İstanbul Üniversitesinde dinler tarihi okutmuş, Türkiyede
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Kütüphane rafında melul mahzun bir kitap: "George Dumezil'le Konuşmalar"... Sinatle Yayınevi tarafından 1998 yılında bin tane basılmış... Tek baskıda kalmış... Geçen yüzyıla damgasını vurmuş bu ünlü Fransız dil bilgini ve din tarihçisi pek ilgilendirmemiş bizi... 60'a yakın eseri olan Dumezil'in 30'a yakın dil bildiği söylenir. 1925 tarihinde İstanbul Üniversitesi'nde dinler tarihi okutmuş, Türkiye'de kaldığı 6 yıl boyunca Türkçe ve Kafkas dilleri üzerinde araştırma yapmıştır.
Pek çok ülke gezen ve 97 yaşında ölen George Dumezil kitapta diyor ki:
- ... Türkiye benim ikinci vatanım gibidir ve böyleyken on kadar vilayette birkaç yer biliyorum yalnızca. Ama orada evimde gibiyim - ya da gibiydim. 1972'den beri gitmedim Türkiye'ye...
Bir başka soruya yanıtı:
- ... Yaşadığım tüm ülkeler içinde her şeye yeniden başlamak elimde olsaydı öyle sanıyorum ki Türkiye'de yaşamak ve muhtemelen de ölmek isterdim... Özellikle Boğaz'da...
"Eğer Cumnhuriyetin başında Bediüzzaman resmi makamlarca dinlenseydi bugün ülkenin durumu şüphe yok ki böyle olmazdı" (Cumhuriyet 1 Ekim 2003)Hüseyin Çelik, 1994 yılında Türkiye Günlüğü adlı dergiye yazdığı makalede de Atatürkle ilgili şu görüşlere yer veriyor:"...İngilterede Churchillcilik, Fransada De Gaullecülük diye bir şey yoktur ancak Türkiyede üstelik resmi ideoloji haline getirilmiş "Atatürkçülük" diye birşey vardır."...Onun altı okta topladığı prensiplerin hiçbiri kendi icadı değildi.""...Bütün dünmyada milli lider olarak kabul edilmiş kimselerin değil bizimki gibi binlerce yüzbinlerce büstüne, belki onlarcasına bile rastlanamaz..."***AKP iktidarı Türkiyeyi laik - demokratik sistemden koparıp din temeline dayalı bir sisteme kaydırmaya çalışıyor. İlk hedef tabii ki Milli Eğitim... Hüseyin Çelik doğru bir seçim... Sistem başarılı olur mu? İstikbal mazide gizliyse, geri giderek ilerlemek mümkünse, evet. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin Said i Nursi ve Atatürkle ilgili özel düşüncelere sahip olduğunu Cumhuriyette yer alan haberlerden anlıyoruz... Hüseyin Çelik 1995 yılında Van Üniversitesindeki sempozyumda sunduğu bildiride Said i Nursinin düşüncelerini övüyor ve şöyle
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in Said i Nursi ve Atatürk'le ilgili özel düşüncelere sahip olduğunu Cumhuriyet'te yer alan haberlerden anlıyoruz... Hüseyin Çelik 1995 yılında Van Üniversitesi'ndeki sempozyumda sunduğu bildiride Said i Nursi'nin düşüncelerini övüyor ve şöyle diyor:
"Eğer Cumnhuriyet'in başında Bediüzzaman resmi makamlarca dinlenseydi bugün ülkenin durumu şüphe yok ki böyle olmazdı" (Cumhuriyet 1 Ekim 2003)
Hüseyin Çelik, 1994 yılında Türkiye Günlüğü adlı dergiye yazdığı makalede de Atatürk'le ilgili şu görüşlere yer veriyor:
"...İngiltere'de Churchill'cilik, Fransa'da De Gaulle'cülük diye bir şey yoktur ancak Türkiye'de üstelik resmi ideoloji haline getirilmiş "Atatürkçülük" diye birşey vardır.
"...Onun altı okta topladığı prensiplerin hiçbiri kendi icadı değildi."
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün dün gönderdiği notta o yeri işaretlemiş:"Türkiye Çin malları istilasına uğradı..."Dünkü Çinden kömür ithaliyle ilgili haberimiz üzerine bir not gönderen Sinan Aygün diyor ki:- Çinin uyguladığı mal ve marka sahtekârlığı had safhaya ulaşırken, maliyetlerini düşürmeye çalışan Türk firmaları da Çinde fason imalat yaptırıyor. Bisikletten hacı çantasına kadar her şey Çinden geliyor.ATOnun tespitlerine göre... Çin malları oyuncak sektöründe yüzde 80... Fotoğraf malzemesinde yüzde 25 - 30... Kırtasiyede yüzde 30... Bilgisayarda yüzde 50... Gözlükçülükte yüzde 40... Nalburiyede yüzde 35.. Hırdavatçılıkta yüzde 25 oranında pazara hâkim olmuş durumda...Peki biz ne yapıyoruz? Küçük bir fikir verelim... Koçun Çinde temsilciliği varmış, kapanmış... Sabancı dahil hiçbir ciddi kuruluşun temsilciliği yokmuş.Havluyu tamamen atmışız kısacası... Çünkü böyle konulara ayıracak vaktimiz yok. Hayal kura kura... Her Çinliye bir portakal satsak ihracatımız kurtulur... Çinli turistlerin yüzde biri Türkiyeye gelse turizm ihya olur... Diye diye nereye mi geldik? "İnsanlar nerede doğduklarını bilir ama nerede öleceklerini bilmez." ABDden gelecek 8.5 milyar