<#comment>#comment> Profesör Cem Say yazıyor...
"Soğuk savaş biteli yıllar oldu. Bizim topraklarımızda neden hâlâ ABD üsleri var? Bunlar bizi kimden koruyor? Bize ne faydaları var? NATO ittifakının varoluş mantığını anlıyorum, ama bu ittifaka üye her ülkenin birbirinin toprağında üsleri yok ki? Mesela Almanya’nın İspanya’da üssü var mı? Bizim ABD’de üssümüz var mı? Neden onların bizde üsleri var?
Prof. Cem Say bu üslerin bize faydaları değil zararları olduğunu anımsatıyor ve ABD’lilerin nazikçe memleketlerine yolcu edilmelerini öneriyor.
Okurumuz yerden göğe haklıdır.
Halkımız savaş istemediği halde bu üsler yüzünden şimdi Irak’la savaşa gireceğiz. Amerika Irak’ı bu üslerin yardımıyla üçe böldü, Kuzey Irak’ta Kürt oluşumu bu üslerin desteğiyle sağlandı. Bu üsler bizi de vuruyor.
Bu üsler yüzünden yarın belki İran’la veya Suriye’yle de savaşa girmek zorunda kalacağız.
Hans Blix Irakı hafif satmakla birlikte yine de "kuşku" dan başka birşey getirmemişti BMye... Ne var ki o biraz kuşku da ABDye yeterli...Kurt kuzuyu yemeye karar vermişse fazla kanıta ve BM kararına gerek yok.ABD ve İngilterenin BM temsilcileri dün aynı iddiya dile getirdi:- Efendim Irak Güvenlik Konseyi kararlarına uymuyor...Aynı ABD ve İngiltere İncirlikten kaldırdıkları uçaklarla BM kararı olmaksızın günübirlik Irakı bombalıyor. Kimse "ne yapıyorsun?" demiyor...Kuzey Korenin elinde atom silahı bulunduğu kesin... Ne var ki ABD Kuzey Kore ile problemi diplomatik yoldan çözeceğini bildiriyor.Irakın elinde kitle imha silahı bulunmadığını ispat edememesini ise 1 milyon masumu bombalar altında ezerek cezalandıracak.Biraz ötedeki İsrail, depolarındaki 40 atom bombasıyla nanik yapıyor...Türkiye ne yapıyor peki? Bir yandan BM kararı deyip duruyoruz bir yandan BM kararı beklemeden saldırmaya kararlı Amerikaya yer açıyoruz... Bu konu Meclise ne zaman gidecek? Amerika Türkiyeye asker yığıp saldırıyı başlattıktan sonra mı? Ne zaman? Kurt kuzuyu yemeye karar vermiş... Üstelik etrafa saldığı korku yüzünden herkes kuzuya değil kurdun yalanlarına inanıyor. Kuzu ne yapabilir? Affedip unutmak,
<#comment>#comment> Kurt kuzuyu yemeye karar vermiş... Üstelik etrafa saldığı korku yüzünden herkes kuzuya değil kurdun yalanlarına inanıyor. Kuzu ne yapabilir?
Hans Blix Irak’ı hafif satmakla birlikte yine de "kuşku" dan başka birşey getirmemişti BM’ye... Ne var ki o biraz kuşku da ABD’ye yeterli...
Kurt kuzuyu yemeye karar vermişse fazla kanıta ve BM kararına gerek yok.
ABD ve İngiltere’nin BM temsilcileri dün aynı iddiya dile getirdi:
- Efendim Irak Güvenlik Konseyi kararlarına uymuyor...
Aynı ABD ve İngiltere İncirlik’ten kaldırdıkları uçaklarla BM kararı olmaksızın günübirlik Irak’ı bombalıyor. Kimse "ne yapıyorsun?" demiyor...
Aydın Engin, Oya Baydar ve Barış Girişiminin diğer emekçileri olağanüstü güzel, düzenli, duyarlı bir toplantı düzenlemişti...Türkiyede halkın yüzde 90ı bu savaşa hayır diyor.Ne var ki Türk Hükümeti hala limanların, üslerin, Amerikaya ikram şartlarını... Diyarbakıra indirilecek asker sayısının 15 bin mi 30 bin mi olacağını tartışıyor. Ne hakla?Tiyatro Sanatçısı Mehmet Güleryüzün dediği gibi:- Sen 30 bin cinayetin sorumlusu Abdullah Öcalanı affetmişsin, yaşatıyorsun, öte yanda yüz binlerce masum Iraklı çocuğun petrol hırsızları tarafından katline omuz veriyorsun... Ne hakla?Türk halkı hükümet ve TBMMyi "savaşa hayır" demeye zorlamalıdır.Duyarlı yurttaşlar bugün saat 13:00de Beyazıttaki barış mitingine davetlidir. Hekimler, Hukukçular, Akademisyenler, Mühendis ve Mimarlar, Öğretmenler Memurlar, Eczacılar, Sanatçılar, Yazarlar, Emekliler, Turizmciler, İşçiler, Köylüler... 20 ayrı mesleğin 100er temsilcisi dün İstanbul Lütfü Kırdar Kongre Sarayında toplandılar. "Savaşa karşı" öfkelerini bütünleştirdiler. En iyi yolu bulmak, en kötüsünü bulmaktan çok daha kolaydır. Thomas Moore Oyuncakçı dükkanı Orda toplar, tayyareler, tanklar var.Seviyorum söğüt dalı atımıTekme atmaz, ısırmaz.***Ben
<#comment>#comment> Hekimler, Hukukçular, Akademisyenler, Mühendis ve Mimarlar, Öğretmenler Memurlar, Eczacılar, Sanatçılar, Yazarlar, Emekliler, Turizmciler, İşçiler, Köylüler... 20 ayrı mesleğin 100’er temsilcisi dün İstanbul Lütfü Kırdar Kongre Sarayında toplandılar. "Savaşa karşı" öfkelerini bütünleştirdiler.
Aydın Engin, Oya Baydar ve Barış Girişimi’nin diğer emekçileri olağanüstü güzel, düzenli, duyarlı bir toplantı düzenlemişti...
Türkiye’de halkın yüzde 90’ı bu savaşa hayır diyor.
Ne var ki Türk Hükümeti hala limanların, üslerin, Amerika’ya ikram şartlarını... Diyarbakır’a indirilecek asker sayısının 15 bin mi 30 bin mi olacağını tartışıyor. Ne hakla?
Tiyatro Sanatçısı Mehmet Güleryüz’ün dediği gibi:
- Sen 30 bin cinayetin sorumlusu Abdullah Öcalan’ı affetmişsin, yaşatıyorsun, öte yanda yüz binlerce masum Irak’lı çocuğun petrol hırsızları tarafından katline omuz veriyorsun... Ne hakla?
"26 Ocak 2003 günü İngiliz BBC 2de Ermeni soykırım iddialarını destekler nitelikte bir program yayınlanacaktır. Programın tanıtım yazısında tek taraflı suçlamayı amaçladığı açıkça anlaşılmaktadır. Program:http://news.bbc.co.uk/1/hi/programmes/correspondent/2562999.stm adresinde tanıtılmakta, altında görüş istenmektedir. Yurttaşlarımız bu siteye girerek görüşlerini belirtebilirler... İngilteredeki Türkler arasındaki ilişkileri güçlendirmek için kurulmuş olan "UKTURKS" adlı kuruluş gönderdiği notta diyor ki: Savaşı yaşlı adamlar ilan eder, genç adamlar ölür... Kaval ve Şişhane "Şişhane" adı "şeşhane"den gelmektedir. Şeşhane Farsça "altı" anlamına gelen "şeş" ve "hane" sözcüklerinden kurulu bir bileşik sözcüktür. Sözlüklere göre namlusu 6 yivli top ve tüfeklere verilen addır. Namlusu düz toplara ise "kaval topu" ya da "ağızdan dolma" denildiği de belirtilmektedir. Böylece "altı kaval üstü şeşhane" deyişinin bu toplarla ilgili olarak söylendiği anlaşılmaktadır. Sütunumuzda dün "Altı kaval üstü şişhane" lafını gören okurumuz bu deyimin kaynağını merak etmiş... Önder Şenyapılının "Ne demek İstanbul" adlı son kitabındaki bilgiyi aktaralım: Atatürk görseydi... "Yurtta sulh,
<#comment>#comment> İngiltere’deki Türkler arasındaki ilişkileri güçlendirmek için kurulmuş olan "UKTURKS" adlı kuruluş gönderdiği notta diyor ki:
"26 Ocak 2003 günü İngiliz BBC 2’de Ermeni soykırım iddialarını destekler nitelikte bir program yayınlanacaktır. Programın tanıtım yazısında tek taraflı suçlamayı amaçladığı açıkça anlaşılmaktadır. Program:
http://news.bbc.co.uk/1/hi/programmes/correspondent/2562999.stm adresinde tanıtılmakta, altında görüş istenmektedir. Yurttaşlarımız bu siteye girerek görüşlerini belirtebilirler...
Savaşı yaşlı adamlar ilan eder, genç adamlar ölür...
- Sanığın mal bildiriminde görünen 340 bin doların, 220 bininin oğlu Ahmet Burak Erdoğana ait borçtan ibaret olduğu, kalan 120 bin doların ise yine, Ahmet Burak Erdoğanın 23 Şubat 2001 tarihinde gerçekleştirdiği anlaşılan düğün, nikâh töreni münasebetiyle sanık ailesine örf âdet ve gelenekler icabı eş, dost akrabaları tarafından getirilen Türk parası, yabancı para, altın, ziynet eşyası vb. kalemlerden ileri geldiği anlaşılmıştır. - Sanığa ait 130 bin Alman markının, 75 bin marklık bölümü arsa satışından, kalan 55 bin DMlik kısmı ise oğlu Ahmet Burak Erdoğana borç olduğu anlaşılmaktadır. - 174 adet Cumhuriyet altını, oğlu Ahmet Burak Erdoğan için yapılan düğünde eş dost ve akrabaların getirdiği hediyeler mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır. Özetle... Tayyip Erdoğanın oğlu Burakın düğününe 340 bin dolar, 55 bin mark ve 175 Cumhuriyet altını değerinde hediye gelmiş. Burak bu para ve altınların bir bölümünü babasına borç olarak vermiş bir bölümü de hak olarak babasına geçmiş. Asrın düğününü kaçırmışız. Esas üzülünmesi gereken nokta orası... Recep Tayyip Erdoğanın yargılandığı malvarlığı davasında beraata esas olan bilirkişi raporunu Saygı Öztürk arkadaşımız Starda yayımladı. Rapordan