<#comment>#comment> Recep Tayyip Erdoğan’ın yargılandığı malvarlığı davasında beraata esas olan bilirkişi raporunu Saygı Öztürk arkadaşımız Star’da yayımladı. Rapordan ilginç bir bölüm:
- Sanığın mal bildiriminde görünen 340 bin doların, 220 bininin oğlu Ahmet Burak Erdoğan’a ait borçtan ibaret olduğu, kalan 120 bin doların ise yine, Ahmet Burak Erdoğan’ın 23 Şubat 2001 tarihinde gerçekleştirdiği anlaşılan düğün, nikâh töreni münasebetiyle sanık ailesine örf âdet ve gelenekler icabı eş, dost akrabaları tarafından getirilen Türk parası, yabancı para, altın, ziynet eşyası vb. kalemlerden ileri geldiği anlaşılmıştır.
- Sanığa ait 130 bin Alman markının, 75 bin marklık bölümü arsa satışından, kalan 55 bin DM’lik kısmı ise oğlu Ahmet Burak Erdoğan’a borç olduğu anlaşılmaktadır.
- 174 adet Cumhuriyet altını, oğlu Ahmet Burak Erdoğan için yapılan düğünde eş dost ve akrabaların getirdiği hediyeler mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır.
Özetle... Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak’ın düğününe 340 bin dolar, 55 bin mark ve 175 Cumhuriyet altını değerinde hediye gelmiş. Burak bu para ve altınların bir bölümünü babasına borç olarak vermiş bir bölümü de hak olarak babasına geçmiş.
ABD yönetimi 11 Eylülden sonra Usame bin Ladini yakalama vaadiyle 300 milyar dolarlık Amerikan savunma bütçesini 500 milyar dolara çıkartırken hiçbir itiraz görmedi. Bu yıl da savunma bütçesi Saddam Hüseyinin yok edilmesi vaadiyle yüzde 50 arttırıldı. 450 milyar dolara çıkarıldı.Sonuçta ne oluyor?Bu soruyu soran Arman Salepçi arkadaşımızın yanıtı şu:- Amerikan hükümeti, halkından topladığı vergileri İslami terör öcüsü sayesinde halkının sosyal ihtiyaçlarına harcamak yerine hiçbir dirençle karşılaşmadan silah tüccarlarına aktarmaya devam ediyor.Amerika bir yıllık savunma bütçesini dünya ülkelerine dağıtsa yüz yıl sürecek barış sağlanır. Yarısını Amerika içine dağıtsa Amerikanın sosyal sorunları çözümlenir. Ne var ki ABDnin evsizleri, işsizleri, fakirleri sürünmeye devam ederken 450 milyar dolar ihtiyaç sahibi insanlara değil silah tüccarlarına akıtılıyor. Yalnız dünyaya değil.. Kendi halkına da haksızlık ediyor Amerikan yönetimi.. Amerikan halkı uyanmadıkça bu oyun sürecek... Amerika korku ile yönetilen bir ülke... Geçen yüzyılda toplumu korkutmakta kullanılan öcü komünizm idi. Demirperde yıkıldı, bu yüzyılda komünizm öcüsünün yerini "İslamcı terör" aldı. Savaşma seviş... Önceki
<#comment>#comment> Amerika korku ile yönetilen bir ülke... Geçen yüzyılda toplumu korkutmakta kullanılan öcü komünizm idi. Demirperde yıkıldı, bu yüzyılda komünizm öcüsünün yerini "İslamcı terör" aldı.
ABD yönetimi 11 Eylül’den sonra Usame bin Ladin’i yakalama vaadiyle 300 milyar dolarlık Amerikan savunma bütçesini 500 milyar dolara çıkartırken hiçbir itiraz görmedi.
Bu yıl da savunma bütçesi Saddam Hüseyin’in yok edilmesi vaadiyle yüzde 50 arttırıldı. 450 milyar dolara çıkarıldı.
Sonuçta ne oluyor?
Bu soruyu soran Arman Salepçi arkadaşımızın yanıtı şu:
- Amerikan hükümeti, halkından topladığı vergileri İslami terör öcüsü sayesinde halkının sosyal ihtiyaçlarına harcamak yerine hiçbir dirençle karşılaşmadan silah tüccarlarına aktarmaya devam ediyor.
Kadıköy Modanın daracık sokaklarında otomobil park edecek yer bulunamıyor. İki araç yan yana geçemiyor. Bu sıkışıklık yetmemiş olacak ki o daracık sokaklara şimdi de tramvay sokuluyor. Raylar için kazı başladı. Tramvay Kadıköy, Mühürdar, Bahariye, Altıyol, Kadıköy hattında çalışacakmış. Bu mesafeyi insanlar 10 dakikada yürüyor. Zaten dolmuş da çalışıyor. Trafiğe bir de tramvay sokmanın gereği yoktu. Bu işgüzarlığa yatırılan 5 milyon dolar Kadıköy bölgesindeki tarihi ahşap evlerin onarımı için sahiplerine kredi olarak verilebilirdi. O zaman bir işe yarardı. Parayı sokağa dökmek kolaylarına geldi anlaşılan. Eğer inandıracak adam bulamazsa kimse yalan söylemez. Atasözü Revivo oynar mı? Oynayabilir. Ancak yoğun tezahüratla ruhunu okşamak ve forma satış rakamlarını kendisinden gizlemek şartıyla. Anlaşılmadı mı? Öyleyse bir FB yöneticisinin sözlerini aktaralım:- Bizde çok iyiydi. Ancak ne zaman ki tribünler Haim Revivo yerine Ariel Ortega diye bağırmaya başladı. O andan itibaren düşüş başladı. Fenerium mağazalarında sırtı Ortega yazılı formalar Revivo yazılı formalardan fazla satmaya başlayınca hele bunu hiç kaldıramadı... Spor gündeminin ana sorusu belli... Revivo Galatasarayda
<#comment>#comment> Kadıköy Moda’nın daracık sokaklarında otomobil park edecek yer bulunamıyor. İki araç yan yana geçemiyor. Bu sıkışıklık yetmemiş olacak ki o daracık sokaklara şimdi de tramvay sokuluyor. Raylar için kazı başladı. Tramvay Kadıköy, Mühürdar, Bahariye, Altıyol, Kadıköy hattında çalışacakmış. Bu mesafeyi insanlar 10 dakikada yürüyor. Zaten dolmuş da çalışıyor. Trafiğe bir de tramvay sokmanın gereği yoktu. Bu işgüzarlığa yatırılan 5 milyon dolar Kadıköy bölgesindeki tarihi ahşap evlerin onarımı için sahiplerine kredi olarak verilebilirdi. O zaman bir işe yarardı. Parayı sokağa dökmek kolaylarına geldi anlaşılan.
Eğer inandıracak adam bulamazsa kimse yalan söylemez.
Atasözü Spor gündeminin ana sorusu belli... Revivo Galatasaray’da oynayabilecek mi?
Oynayabilir. Ancak yoğun tezahüratla ruhunu okşamak ve forma satış rakamlarını kendisinden gizlemek şartıyla. Anlaşılmadı mı? Öyleyse bir FB yöneticisinin sözlerini aktaralım:
- Bizde çok iyiydi. Ancak ne zaman ki tribünler Haim Revivo yerine Ariel Ortega diye bağırmaya başladı. O andan itibaren düşüş başladı. Fenerium mağazalarında sırtı Ortega yazılı formalar Revivo yazılı formalardan fazla satmaya
Orgeneral Richard Myers Ankarada ne görüştü?TBMM henüz savaş konusunda karar vermediğine, böyle bir karar için BM kararı beklendiğine göre... Myers Ankarada ne görüşmüş olabilir?Yoksa biz savaşa girdik mi? Kimi uzman isimlere göre çoktan girdik...Emekli Koramiral Atilla Kıyat, 30 Aralık 2002 tarihli Radikalde Neşe Düzele bakın ne diyor:- Savaşa girme kararı bugünlerde değil, Ecevitin Amerikayı ziyareti sırasında verildi. Ziyaret esnasında konu masaya getirildi ve prensipte Türkiyenin Irak savaşında Amerikanın yanında yer alacağı yönünde bir karar verildi. - Neye dayanarak söylüyorsunuz? - Eğer siyasiler harbe girme kararı almamış olsaydı, teknokratlar seviyesindeki görüşmelerin yapılması mümkün değildi. Eğer Avrupadaki NATO Müttefik Kuvvetler Komutanı ve muhtemel Irak valisi Tommy Franks Türkiyeye gelip Genelkurmay Başkanı ve Harekât Başkanıyla ikili görüşmeler yapıyorsa, bu harbe girer misiniz görüşmesi değildir. Bu, girilecek olan harpte koordinasyonun nasıl yapılacağı görüşmesidir. Amerikan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Myers Ankarada görüşmeler yaparak ülkesine döndü... "Doğru yolda olsanız bile, eğer orada sadece oturuyorsanız, sizi geçerler." Bumerang geri dönecek...
<#comment>#comment> Amerikan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Myers Ankara’da görüşmeler yaparak ülkesine döndü...
Orgeneral Richard Myers Ankara’da ne görüştü?
TBMM henüz savaş konusunda karar vermediğine, böyle bir karar için BM kararı beklendiğine göre... Myers Ankara’da ne görüşmüş olabilir?
Yoksa biz savaşa girdik mi? Kimi uzman isimlere göre çoktan girdik...
Emekli Koramiral Atilla Kıyat, 30 Aralık 2002 tarihli Radikal’de Neşe Düzel’e bakın ne diyor:
- Savaşa girme kararı bugünlerde değil, Ecevit’in Amerika’yı ziyareti sırasında verildi. Ziyaret esnasında konu masaya getirildi ve prensipte Türkiye’nin Irak savaşında Amerika’nın yanında yer alacağı yönünde bir karar verildi.
- Hayır babam manav. Senin gibi hıyar satıyor...***Duran ve pek dolu olmayan bir minibüse koşarak bindim. Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi. Tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi, birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı çocuklardan biri şoföre parayı uzattı: - Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın? ***Bir gün SarıyerTaksim minübüsündeyim, arka koltuktan para uzatıyorlar, benim yanımda da iki tane genç çocuk oturuyor. Yaşlı bir teyze de para verdi: - Evladım şu parayı uzatır mısın, bir Zincirlikuyu, dedi. Çocuk parayı aldı biraz çekeledi buruşturdu ve kadına geri verdi olayların farkında olmayan yaşlı teyze:- Ne var oğlum? diye sordu. Çocuğun cevabı:- Teyze bu para uzamıyor... Arkadaşlarla çarşıda geziyoruz. Derken önümüzden çok güzel bir hatun geçti. Kimse dokunmasın bu kız benim dedim. Hemen kızın arkasından koştum. Arkasından seslenip: "Pardon çok tatlısınız. Babanız şekerci mi acaba?" diye sordum. Kızın verdiği cevaba bakın siz. Adam İstanbulun burnu dibinde dine dayalı düzen kurmuş, devletin haberi yok. ABye girmek için harcanan onca çabaya yazık... Haldun Ertem Ekrandaki Mürkçe Örneğin spor spikerlerinin