Savcı Beyden

14 Eylül 2001


<#comment>Edremit'te gözaltına alınan ancak ertesi güne sağ çıkmayan 16 yaşındaki Özgür Ünal' ı yakalayınca polisin neden derhal savcıyı haberdar etmediği sorusuna yetkililer:
-Nöbetçi savcı arandı, ancak bulunamadı, yanıtı vermiş, biz de bu yanıttan hareketle, "Peki nöbetçi savcı niçin bulunamadı?" sorusunu sormuştuk...
Edremit Cumhuriyet Savcısı Sayın İbrahim Can Demircioğlu, 5 Eylül günü sorduğumuz bu sorular üzerine duyarlık gösterdi, bir açıklama gönderdi. Açıklamada diyor ki:
"...Olaydan sonra öğrendiğimize göre Özgür Ünal isimli şahıs Emniyetçe 22.08.2001 tarihinde gözaltına alınmıştır. Bu gözaltı olayından önceki saatlerde başka olaylar nedeniyle Emniyet ile görüşmelerimiz olmuştur. Ancak Özgür Ünal' ın gözaltına alınması olayı nedeniyle tarafımıza herhangi bir bilgi verilmemiştir. Edremit Emniyet Müdürlüğü yetkililerince bu yollu açıklamaların olmadığı tarafımıza bildirilmiştir."
Açıklamadan anlaşılıyor ki, polisin savcıyı arayıp bulamaması gibi bir durum yok, hiç aramaması durumu var. CMUK'a tamamen aykırı olarak küçücük bir çocuğu sorgulayan Edremit polisi hakkında Sayın Savcı ne gibi bir işlem yapmıştır? Bu konuya da bir açıklama getirilmesi

Yazının Devamı

Aydınlı tek tek oynar...

13 Eylül 2001


<#comment>İsmet Sezgin yıllar önce Aydın’ın köylerini dolaşırken bir kahveye girip oturmuş. Ceketini çıkartıp sağa sola bakınmış. Asacak yer bulamayınca etrafındaki köylülere dönmüş:
- Ağalar şunu asacak bir çivi yok mu? Hikaye bu ya... Köylü gülümsemiş:
- Beyim bu memlekete çivi mi çaktınız da çivi arıyorsunuz?
Fıkrayı öğle yemeği sohbetinde ANAP’lı Aydın Belediye Başkanı Hüseyin Aksu anlatıyor. Niye mi anlatıyor...
Denizli bakan çıkaramadığı için hayıflanıyordu. Aydınlılar ise Adnan Menderes’in ardından Nahit Menteşe, İsmet Sezgin, Cengiz Altınkaya, Yüksel Yalova gibi bakanlar çıkardığı halde bunların faydasını görmediği düşüncesindeler. Başkan Aksu fıkrayla onu anlatıyor.
TIR gölgesindeki halk sohbetinde Aydınlılar kişisel dertlerinden çok Ankara’ya ateş püskürüyor. Karayağız bir delikanlı:

Yazının Devamı

Denizli; reel kent

12 Eylül 2001


<#comment>Yıllardır Süleyman Demirel’in Ankara’dan gönderdiği destekle yaşayan mahmur Isparta’dan ayrılıp iki saat ötedeki Denizli’ye girerken bambaşka bir dinamizim karşılıyor sizi. Bir reel kent burası... Sırtını devlete değil, reel sektöre dayamış... Tekstil ve metal sanaiinde başa güreşen, işsizi ve açsızı az, bir sempatik coğrafya.
Öğle yemeği Türkiye’nin ilk ve tek mantar lokantası olup 35 çeşit mantar yemeği sunan Mantar Restoran’da taam ediliyor. Vali Ziya Göksu 5.5 yıldır görev yaptığı Denizli’yi anlatırken araya: "Bizim ilde kara para yok, hortum yok, kredi yolsuzluğu yok" iğnelerini sıkıştırıyor; tek şikâyeti Denizli’nin 8.5 yıldır "bakan" çıkartamaması.

Ticaret Odası Başkanı Nail Kalemli yemekte zehir zemberek bir konuşma yapıyor:
- Denizli’yi ve Türkiye’yi batırmak için çalışan bir hükümetle karşı karşıyayız. Yıl sonuna kalmaz bütün Türkiye iflas bayrağını çekecektir.
- Peki ne yapmalı?

Yazının Devamı

Bir mucize bekleniyor...

11 Eylül 2001


<#comment>Toroslar’ın vahşi güzelliği sabah saatlerinde aşıldı, öğleye doğru Isparta’ya varıldı. Kadir’in Yeri adlı ünü tüm Göller Bölgesini tutmuş mekanda Vali, Belediye Başkanı ve kentin diğer ileri gelenleriyle birlikte sohbet koyulaştırıldı... Isparta Valisi Halil İbrahim Daşöz, bu göreve, iki yıl önce Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nden getirilmiş. Konularına çok hâkim... Bize önce Isparta’nın kısa bilançosunu çıkartıyor. Kuraklık yüzünden gül üretimi düşmüş. Ünlü Isparta halıları da makine halısı karşısında yenilgiye uğrayarak tarihe karışmak üzere sessiz bir yolculuğa çıkmış. Şimdilerde elma üretimine yönelmişler.
Süleyman Demirel’in koruyup kollaması sonucu Isparta altyapı yönünden hayli ilerlemiş. Okul sıkınısı yok. Kanalizasyon sıkıntısı yok. "Yeni tıp merkezlerimizle Anadolu’nun Houston’u olmaya adayız" diyorlar...
Isparta ayrıca Türkiye’de gecekondu problemi ve gecekondusu olmayan tek kent... Sebebi mi? Konut kooperatiflerinin gelişmiş olması bir... Kentte sanayi bulunmaması iki...
Kadir’in Yeri’nde oğlak ve kuzu etinden mamul enfes tandır kebabını tadımlarken Ticaret Odası Başkanı Eyüp Avcular’ı da ilgi ile dinliyoruz... "Yoksulluğun bitmesi

Yazının Devamı

Antalyalı mutlu mu?

10 Eylül 2001


<#comment>Antalya’ya inerken insanları mutlu bir kent bulmayı hayal ediyoruz... Deniz, güneş ve kum... Turist ve döviz... Otel, motel, tatil köyü... Her gün ortalama 170 uçağın turist getirip 170 uçağın turist götürdüğü bu kentte de mutluluğu bulamazsanız başka nerede bulacaksınız... Yıllar önce İstanbul’da Richmond Oteli Müdürü olarak tanıdığımız Rezan Kulaksız şimdi bizi Talya Oteli Müdürü olarak karşılıyor... Sohbetimizde Antalya’yı Türkiye’deki kentlerin en yaşanabiliri olarak ilan ediyor...
Öğle yemeğinde Vali Ertuğrul Dokuzoğlu ile resmi ve sivil kuruluşların yetkililerini dinliyoruz... Sayın Vali’nin başta gelen şikayeti Antalya Alanya karayolunun hâlâ bitmemiş oluşu... Devlet hastanesinin yetersizliği... Ne var ki duyduğumuz "olumlu" sesler olumsuzları bastırıyor... Akdeniz Otelciler Birliği Başkanı Ahmet Barut turizmin geçen yıla göre sıçrama yaptığını, bu kış yeni bir sıçrama beklediklerini anlatıyor. Birkaç yıldır gelişen "Her şey dahil" sistemi sonucu turistin tatil köylerinden çıkmadığı o yüzden esnafın meteliğe kurşun attığı eleştirilerine katılmıyor:
- Efendim turizmde farklılık yaratalım, sanat ve kültür turizmine yönelelim, Aspendosöta Sultans Of the

Yazının Devamı

Cim bom bommm...

9 Eylül 2001


<#comment>Maç öncesi Galatasaray soyunma odası... Antrenör Mircea Lucescu tercümanı Turgay Vardar'la birlikte kapıdan girdikten sonra hafifçe soluklanır, cebindeki küçük kağıdı çıkartarak takım kadrosunu okumaya başlar:
- Sağ bekte Capone, ortada Bülent sol bekte Küçük Hakan...- Hakan yok Hoca...
- Niye yok?
- Monaco'dan alıcısı gelmiş... Otelde pazarlığa oturdular...
- Peki yerine Ergün oynasın.. Orta sağda Ümit Davala..
- Davala Milan'a gitti ya Hoca..

Yazının Devamı

Gardiyanlar...

8 Eylül 2001


<#comment>Tüm Yargı Sen, cezaevlerinde görev yapan, eski adıyla gardiyan, yeni adıyla yargı infaz memurlarının örgütlendikleri sendikanın adı...Sendikanın başkanı ve 16 yöneticisi önceki gün Ankara 1 No'lu DGM'de 3'er yıl 9'ar ay hapse mahkum oldular. Suçları, terör örgütlerine yardım!
Nasıl mı yardım etmişler? Sanıkların avukatı Şenal Sarıhan anlatıyor:
- F tipi cezaevleri gündeme geldiği tarihlerde, aralarında Ankara Barosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği'nin de bulunduğu çok sayıda kitle örgütü (Hücre Karşıtı Platform) adı altında bir platform oluşturmuştu. Mahkemeye göre müvekkillerimin birinci suçları, sendika olarak bu platforma katılma kararı almak!
- İkinci suçları?
- Bu karar doğrultusunda yapılan mitinge katılmak!
- Üçüncüsü?

Yazının Devamı

Canlı spiker...

7 Eylül 2001


<#comment>Televizyonda Türkiye - İsveç maçını izliyoruz. Maçı anlatan spiker öyle heyecanlı, öyle coşkulu, zaman zaman öyle laflar ediyor ki, insanın dikkati maçtan çok spikere yöneliyor. İşte spikerden kimi inciler:
. Hakan 52. dakikada golü öyle bir yazıyor ki, imzası filelerde hala duruyor.
. Kalede bir kartal var, kartal. O kartal Rüştü.
. Damarlarımızdaki kanın daha hızlı aktığını hissediyoruz artık.
. Şu anda sahada iki top var. Hakem görmedi. Daha doğrusu hiç kimse görmedi.
. Ali Sami Yen stadı tribünleri tezahüratını dalga dalga gönderiyor sahaya.

Yazının Devamı