<#comment>#comment>Avukat İfakat Aydemir geçen hafta İngiltere'deymiş... İngiliz adliyelerini gezip duruşmaları izlemiş... Anlatıyor:
- İzlediğim duruşmalar arasında cinayet davaları da vardı. Mesela bir tanesinde küçük bir kızı öldürdüğü savlanan bir sanık yargılanıyordu. Hepsinde şunu gördüm: Yargılanan kişilerin kişilik haklarına zarar verilmemesi, ilerde beraatleri halinde toplum hafızasında "suçlu" olarak yer etmemeleri düşüncesiyle basının salona girmesine kesinlikle izin verilmiyor. Görsel malzeme ihtiyacı olabilir diye salona sadece bir ressam alınıyor, o kadar.
Neden? Çünkü uygar dünyada "insan" ın bir değeri var da ondan...
*Unutulmasın... İnsanlar suçu ispat edilene kadar suçsuzdur...
<#comment>#comment>Bozcaada'da "Bozcaada Müftülüğü" imzasıyla duvarlara asılan ilanı Gündüz Mutluay dostumuz göndermiş. Okuyalım:
"Mevlana gibi gören, Yunus gibi seven, gönlü sevgiyle dolu bir nesil için, çook çalışmamız gerekiyor çooookkk.....
Bozcaada'nın güzel insanları!
İlçe Müftülüğü olarak, Yaz Kur'an eğitimine katılan öğrencilerimizle birlikte düzenlemiş olduğumuz - Uçurtma şenliği - ne tüm uçurtma severleri davet ediyoruz.
Vizyonumuz:
- Hurafelerden uzak, Akılcı, Hoşgörülü, Gönlünde korkuya değil sevgiye yer veren, Kendisiyle barışık kaliteli bireylerin yetişmesine katkıda bulunmaktır.
İki entel laz, Yunus ile İdris barda oturmuş s"yleşiyorlar.- Uy uşağım Yunus, sen benden daha entelsun. S"yle baa, bizim Rize'nin adı niye Rize'dur..?Yunus piposundan bir nefes alıp anlatmış:- 1503 yilınun soğuk bir kış günu... Temel Reis karısı Emine'nin dırdırından sıkıldı, atladı kayığına, asıldı küreklerine, açıldı Karadeniz'e . Gün bitti Temel Reis d"nmedi. İkinci gün geçti, yine d"nmedi. šçüncü gün, Emine deniz kenarına gitti. Enginlere bağırdı: "Temel, uy Temel'um nerelerde kaldun. Niye d"nmeysun?" İşte Rize'nin adı o gün bugün Rize'dur... Fıkra Mine Kırıkkanat' tan... Kısa hikâye... G"mlek yüklü minibüs yolda ilerlerken trafik polisi durduruyor. Ve soruyor: - Arabada ne var? - G"mlek var abi buyurun bir tane hediyemiz olsun...sonra yoluna devam ediyor. Çok geçmeden ekip otosu sirenleri yakmış vaziyette yaklaşıyor. Araçtan su s"zler anons ediliyor: - Birader, bir numara büyüğü yok mu? İnternette dolaşan bir kısa hikâye.. Dünyadaki en boş adam, iç dünyasına sadece kendisini doldurmuş adamdır. İzin dilekçesi saygılarımızla rica ederiz. Ay sonuna dek izinli sayılmamızı Vites kolu... Vites atarken, eli hafif yollu nişanlısının bacağına değer...Fadime kıpkırmızı
<#comment>#comment>Fıkra Mine Kırıkkanat'tan...
İki entel laz, Yunus ile İdris barda oturmuş söyleşiyorlar.
- Uy uşağım Yunus, sen benden daha entelsun. Söyle baa, bizim Rize'nin adı niye Rize'dur..?
Yunus piposundan bir nefes alıp anlatmış:
- 1503 yilınun soğuk bir kış günu... Temel Reis karısı Emine'nin dırdırından sıkıldı, atladı kayığına, asıldı küreklerine, açıldı Karadeniz'e . Gün bitti Temel Reis dönmedi. İkinci gün geçti, yine dönmedi. Üçüncü gün, Emine deniz kenarına gitti. Enginlere bağırdı: "Temel, uy Temel'um nerelerde kaldun. Niye dönmeysun?" İşte Rize'nin adı o gün bugün Rize'dur...
Bu iki hırsız bugünümüzü alıp g"türür.Yaşamaya kıyamayıp geleceğe attığımız yaşantılarımız (bugün'lerimiz), gün gelir, yaşanmadan geçmişte kalır. İçinde bulunduğumuz anı yeterince yaşamadığımız zaman, geleceği hakkıyla yaşama şansımız azalır.Çünkü :er şeyi biriktirebilirsiniz, ama zamanı biriktiremezsiniz, kendinizi de biriktiremezsiniz. B"yleyse, yaşanmadan ertelenmiş günleri ileride yaşama ihtimalimiz yoktur..Bugün ne varsa yarın tarih olacaktır ; tarih olmadan onların kıymetini bilmekte keyif vardır.Geçmiş bu an artık yoktur ; gelecek ise henüz yoktur.Eğer sürekli yas içindeyseniz geçmiş sizi kontrol ediyor demektir; sürekli korkuyorsanız gelecek sizi kontrol ediyor demektir ; eğer yasla ve korkuyla başa çıkmışsanız, bugününüzü kontrol edebilir, geleceğinizi planlayabilirsiniz.* Bugünümüzü çalan iki hırsız var ; geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve geleceğe ilişkin kaygılarımız. "Kalabalıkların başı çok, beyni yoktur." Pivarol Yeni akrabalar... Demir ™zlü dostumuz telefonda:- Yahu, dedi, eskiden suç işleyen adamın akrabaları ondan yüz çevirir hatta afaroz ederdi. Şimdi dargınlar barışıyor, yakınları soyguncunun yardımına koşuyor. Amma değiştik...* Korumalığını yaptığı banka
<#comment>#comment>Bugünümüzü çalan iki hırsız var ; geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve geleceğe ilişkin kaygılarımız.
Bu iki hırsız bugünümüzü alıp götürür.
Yaşamaya kıyamayıp geleceğe attığımız yaşantılarımız (bugün'lerimiz), gün gelir, yaşanmadan geçmişte kalır. İçinde bulunduğumuz anı yeterince yaşamadığımız zaman, geleceği hakkıyla yaşama şansımız azalır.
Çünkü :
er şeyi biriktirebilirsiniz, ama zamanı biriktiremezsiniz, kendinizi de biriktiremezsiniz. Böyleyse, yaşanmadan ertelenmiş günleri ileride yaşama ihtimalimiz yoktur..
Bugün ne varsa yarın tarih olacaktır ; tarih olmadan onların kıymetini bilmekte keyif vardır.
- ANAP'da bundan "nce ikinci adam kimdi?- Bir dakika düşüneyim...- Boşuna düşünme.. Sen hatırlasan bile kimse hatırlamaz... Bir partide, hele inişe geçmiş bir partide ikinci adam olmanın kıymeti harbiyesi yoktur. Mesut Yılmaz turizmdeki yükselişle birlikte imajı yükselen Erkan Mumcu' yu "ikinci adam" yapma manevrasıyla etkisizleştirdi. Açıkçası kazık attı... İşi "ğrenmiş bir bakanı g"revden alıp yerine dil bilmeyen ve dış ilişkileri güçlü olmayan başkasını turizm bakanı yapmak da ayrı handikap tabii..* Mesut Yılmaz ANAP Kongresinde en yüksek oyu alan Turizm Bakanı Erkan Mumcu' yu tuttu "Genel Başkan Yardımcılığı" na çekti. Bu g"rev değişikliği dışarıya ""düllendirme" gibi takdim edildi. Gazeteler haberi "Mumcu ikinci adam" gibi başlıklarla verdi. Bir dostumuz dün sordu: En yükseğe ulaşmak için en aşağıdan başlayın. Publilius Syrus Siyasi tesadüf... ...Erenk"y - Sahrayıcedit'te su istasyonum var. Bir apartmana su satıyorum, adı "Refah", iki bina yanındaki apartmanın adı ise; "Fazilet" iki binanın tam ortasındaki apartmanın ismi ise; "Kışla"... Ve yine ilginçtir. Depremden hasar g"rdü diyerek semtte yıkılan tek bina ise "Fazilet" apartmanı!.. Okurumuz Cüneyt Kumru
<#comment>#comment>Mesut Yılmaz ANAP Kongresinde en yüksek oyu alan Turizm Bakanı Erkan Mumcu' yu tuttu "Genel Başkan Yardımcılığı" na çekti. Bu görev değişikliği dışarıya "ödüllendirme" gibi takdim edildi. Gazeteler haberi "Mumcu ikinci adam" gibi başlıklarla verdi. Bir dostumuz dün sordu:
- ANAP'da bundan önce ikinci adam kimdi?
- Bir dakika düşüneyim...
- Boşuna düşünme.. Sen hatırlasan bile kimse hatırlamaz... Bir partide, hele inişe geçmiş bir partide ikinci adam olmanın kıymeti harbiyesi yoktur. Mesut Yılmaz turizmdeki yükselişle birlikte imajı yükselen Erkan Mumcu' yu "ikinci adam" yapma manevrasıyla etkisizleştirdi. Açıkçası kazık attı... İşi öğrenmiş bir bakanı görevden alıp yerine dil bilmeyen ve dış ilişkileri güçlü olmayan başkasını turizm bakanı yapmak da ayrı handikap tabii..
*En yükseğe ulaşmak için en aşağıdan başlayın.Publilius Syrus Okurumuz Cüneyt Kumru yazıyor...