Ata'nın ruhuyla...

10 Kasım 2000


       Arkadaşımız Fahrettin Fidan, aramızdan ayrılışının 62. yılında Ata'nın ruhuyla konuştu.
       - Ey ruh, geldinse üç defa vur!
       - Tak! Tak! Tak! Geldim işte... Bir dakika! Snıf!.. Snıf!.. Burnuma çok pis bir koku gelir... Nedir bu koku çocuk, nereden gelir?
       - Ha o mu? Batmış banka kokusudur Atam... Yandaki iki bankadan gelir...
       - Saçmalama evlat, banka kokar mı hiç? Hem ne bankasıdır bunlar?
       - Nasıl söylesem bilmem ki, o kokanlar senin kurduğun Etibank'tır, Sümerbank'tır.

Yazının Devamı

Misafire ayıp

9 Kasım 2000


       Türk Hava Yolları'nın 5 Kasım Pazar gecesi Frankfurt'tan gelen uçağından çıkanlar polis kontrolü için kuyruğa geçiyorlar. Rusya veya Ukrayna'dan gelen uçaklardan inen genci ve yaşlısıyla sarışın hanımlar da var kuyrukta. Bankodaki polis memuru arka tarafta sıra bekleyenlere sesleniyor:
      - Türk pasaportu olanlar gelsin...
       Sıranın arka tarafındaki Türkler teker teker polisin önüne geliyor. Pasaportları derhal damgalanıp geçiyorlar. Bankonun önünde bekleyen iki sarışın Rus hanım ileri geri söyleniyor. Arkalarındaki Alman ve diğer yolcular da... Acaba polis memuru neden böyle bir uygulama yapıyor?
       Türk vatandaşlarına bir kıyakçılık mı?
       Eğer böyle bir uygulama başlatılacaksa Türkler için ayrı bir banko açılmalı. Kuyrukta bekleyen yabancılar haklarının yendiğini düşünmemeli.
       Böyle bir uygulama yoksa neden Türkler hemen geçirilip Rus ve yabancılar tutuluyor?

Yazının Devamı

Purolu sahnede

8 Kasım 2000


       ANAP İstanbul Milletvekili Güneş Taner, Etibank'a el konulmadan birkaç gün önce Medya Holding Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etti. Basın son günlerde bu istifanın ilginç zamanlaması üzerinde duruyor.
       ANAP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Dedelek, yaptığı açıklamada, siyasetçinin ticaretle uğraşmaması gerektiğini söylüyor:
      - Benim partimde de olsa, kim olursa olsun, bu tür işlere karışan kişileri partiler kendi içinde tasfiye etmelidir, diyor...
       Peki ANAP Güneş Taner'i sorgulamak ve partiden uzaklaştırmak için herhangi bir teşebbüste bulunuyor mu?
       Yok canım... Sadece görünüşü kurtarıyor...
       ANAP bu konuda gerçekten duyarlı olsa iki yıl önce Güneş Taner Medya Holding'e transfer olurken harekete geçer, bu açık görev istismarını önlerdi. Konu o dönem bizim sütunda yazıldı. Halka hizmet için oy toplayan bir milletvekilinin Holding tarafından maaşa bağlanmasının yanlışlığı vurgulandı. Ama ne TBMM Başkanlığı, ne ANAP, ne de diğer partiler oralı

Yazının Devamı

Metin'i anıyoruz

7 Kasım 2000


       Eşsiz bir mizahçıydı Metin Çakmak... Ve unutamayacağımız bir dost... O'nu ölümünün 6'ncı yılında sevgi ve saygıyla anarken... Tam 10 yıl önce Kasım ayında yazdığı kısa fıkralardan bir demeti beğeninize sunuyoruz...
       ***
       "Yarı başkanlık" sistemi gündemdeymiş...
       Tam bize göre...
       Yarı demokrasi, yarı başbakan, yarı devletçi, yarı aç, yarı tok ve yarı cahillerin yanında...
       ***

Yazının Devamı

Devekuşu omlet...

5 Kasım 2000


       Türkiye'de devekuşu yetiştirmekten ilk söz edenler tiye alınmıştı. Lakin.. Devekuşu besiciliği kısa sürede ekonomik hayatımıza girdi. İşte bir gazetede gözümüze çarpan ilan: "Türkiye'nin yeni işi: Ege Devekuşu.. Büyük fırsat: Hemen teslim devekuşları.."
       Merakımızı celbediyor, telefon açıp soruyoruz:
      - Devekuşlarınız kaça?
       - Yeni doğmuş "bir günlük" devekuşu 150 dolar. "Bir haftalık" olanlar 175 dolar, üç aylıklar 550, bir yaşındakiler 1400 dolar...
      - Devekuşu etinin diğer etlere oranla daha sıhhi olduğu söylenir?
       - Kesinlikle öyle... Bir defa yağ oranı düşük... Devekuşundaki yağ oranı 2.74 gr / kilo iken bu oran tavukta 3.57 gr, sığırda 4.7 gr'dır... Kalorisi de düşük: 126 kilokalori.. Tavuk etinin kalorisi 165, sığırınki 166...

Yazının Devamı

Yasaklı sorular

4 Kasım 2000


       İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın yanıtlaması istemiyle kaleme aldığı önergede soruyor:
       1- Dünya Tıp Birliği'nin İzmir'de düzenlendiği "Sağlık ve İnsan Hakları" toplantısı neden polis tarafından yasaklanmıştır?
       2- Yasağın polisin toplantıyı videoya alma isteğinin kabul edilmemesinden kaynaklandığı doğru mudur? Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz Brüksel'de AB üyeliğimiz hakkında görüşmeler yaparken İzmir gibi bir şehirde dahi "polis devleti" var diye konunun dünya basınına intikal ettiğini ve bu uygulamayla Türkiye'nin küçük düşürüldüğünü biliyor musunuz?
       3- Hükümetin demokratikleşme politikalarına karşın bu tip yasaklamalar, (Hakkari'de konser yasaklama, İstanbul'da Helsinki İzleme Komite toplantılarını yasaklama) nereden kaynaklanmaktadır? Bu keyfi yasaklamaları yapanlara karşı ne gibi yaptırımlar düşünmektesiniz?

Doğrusu 'dershane'
       Dershane sözcüğü çoğu yerde artık "Dersane" diye yazılıyor... Türk Dili dergisi bu yanlışa dikkati

Yazının Devamı

Biz mi boşalttık?

3 Kasım 2000


       Hemen her meslekte olduğu gibi.. Bizim meslekte de rekabet yoğundur. Yarışma vardır, çekişme vardır, çekememezlik vardır... Ancak o rakiplerden biri güç duruma düştüğü zaman manzara farklıdır. O zaman bütün sektörü olumsuz etkileyecek bir gelişme söz konusudur. Artık rekabet değil hüzün vaktidir.
       Şu günlerde Sabah gazetesindeki haber ve köşe yazılarını bu duyguyla izliyoruz. Öfkeli satırları bir anlayış payı bırakarak okuyoruz. Ama bu anlayışı gösterdiklerimizin kendi sorumsuzluk ve kabahatlerini gözden kaçırmak için başkalarını suçlama eğilimlerini de pek olağan göremiyoruz.
       Sayın Dinç Bilgin dün Sabah'taki açıklamasında "bir kısmı rekabet hırsıyla, bir kısmı da ideolojik düşmanlıklarıyla pusuya yatanlar"dan söz ediyor... Kim bunlar? Ortada boşaltıldığı sahipleri tarafından itiraf edilen bir banka ve boşaltılan parayı ödemesi söz konusu olan gariban vatandaşlar dururken... Kim kimi suçlamak durumundadır?
       Sabah'ta bir değerli meslektaşımız bankacılık ile gazetecilik mesleğinin birarada yürütülmesinin sakıncalarını

Yazının Devamı

Ha Rami Bey...

2 Kasım 2000


       Saatli Maarif Takvimi'nin 18 Ekim yaprağında bir nükte...
       ...Ahmet Rasim'in gazetedeki günlük fıkralarında, sık sık bakanlardan Hasan Rahmi'nin adı geçiyor, ama o, bunu H. Rahmi olarak yazıyordu. İkdam gazetesinin sahibi Ahmet Cevdet Bey bir gün ona sormuştu:
       - Hazret, Hasan Rahmi'yi neden H. Rahmi olarak yazıyorsun?
      Ahmet Rasim gülümseyerek dedi ki:
      - Beş parası yokken iki yılda yükünü tutan kimseye "Harami" denmez de ne denir?

Yazının Devamı