Çırağan'da n'oldu?

20 Nisan 2000


       Leeds United Başkanı Ridsdale, İstanbul'da kaldıkları Çırağan Kempinski otelinden yakınmış bu defa da... "Koridorlarda yürürken anlamsız biçimde elekrikler sönüyordu" diyor... Geceyarısı futbolcuların odalarına telefon bağlamışlar; GS taraftarları rahatsız etmiş futbolcuları... Çırağan Halkla İlişkiler Müdürü Gülderen Tuğcu sorumuz üzerine dedi ki:
       - Kaldıkları süre içinde ve ayrılırken en küçük şikayetleri olmadı. Kendileriyle bizzat ilgilenen satış müdürümüzün yanaklarını öpüp teşekkürle ayrıldılar. İddialar İngiltere'ye dönüşlerinde gündeme geldi. "Koridorlarda lambalar sönüyordu" denmiş. Otele saat 15.00'teki gelişlerinden sonra 40 - 45 dakikalık bir elektrik kesintisi oldu. Ve anında jeneratör devreye girdi. Bu kısa süre içinde jeneratör gücüyle bir koridorda diyelim 5 tane lamba yanıyorsa 3 tanesi yanıyor. Olay bundan ibaret. Tümüyle karanlık asla söz konusu değil. Havalandırmanın çalışmadığı, futbolcuların telefonla rahatsız edildiği iddiaları da tümüyle gerçek dışı. Futbolcuların oda numaralarını kim, nasıl bilecek de santraldan bağlantı yapmasını isteyecek? Kaldı ki, konuklarımızın

Yazının Devamı

Gelin de aramayın

19 Nisan 2000


"O olsaydı maça giderdi..." "Yokluğuna alışamadık..." "O Türkiye'yi dünya devleti yaptı..." gibisinden iri puntolu gazete manşetleriyle anıldı ölüm yıldönümünde Turgut Özal...Okurumuz Emre İntepe, Açık Pencere'de yayımlanmış eski bir yazıyı kesip göndermiş. Turgut Özal yönetiminde "liberal ekonomi" adıyla sahneye konan talan ve sömürü ekonomisinin 10 yıllık bilançosu...
Bilançoyu çıkaran Özal muhaliflerinden de değil... Tonton'un Maliye Bakanı Ekrem Pakdemirli... Pakdemirli'nin verdiği devlet arşivinden alınma rakamlara göre 1923 - 38 arasındaki 15 yılda (Atatürk dönemi) fiyatlar yüzde 32 oranında düşmüştür. Aynı sürede fert başına gelir artışı yüzde 115'tir.
1940 - 50 arası (İnönü dönemi) fiyat artışları yüzde 500 olmuş. 2. Dünya Savaşı acılarının yaşandığı bu dönemde fert başına gelir artışı yüzde 12 düzeyinde kalmıştır.
1950 - 60 (Menderes dönemi) fiyatlar yüzde 124 artar. Fert başına gelir artışı yüzde 48'dir.
1960 - 70 (Demirel dönemi) fiyatlar yüzde 55 artar. Gelir artışı yüzde 34'tür.
1970 - 80 Demirel, Ecevit ve biraz da MC damgalı bu dönemde fiyat artışları yüzde 900 olur. Aynı dönemde gelir

Yazının Devamı

Dumanlı anılar...

18 Nisan 2000


       Gazeteci Yüksel Baştunç, Gazeteciler Cemiyeti'nin hazırladığı "Bizim Gazete"de anılarını aktarıyor... Dünkü bölümden bir küçük anı...
       Amerikan Philip Morris firması, 1987'de sponsorluğunu üstlendiği Washington'daki Muhteşem Süleyman Sergisi için bir grup gazeteciyi ABD'ye götürmüş...
       ABD'ye varışta bir de bakıyorlar ki Sakıp Sabancı da orada... Sabancı'nın Washington'daki Türk Büyükelçiliği'nin resepsiyonuna katılmak için geldiğini sanıyorlar önce... Çok geçmeden anlaşılıyor; Sabancı Philip Morris'in ağır konuğudur... El üstünde tutuluyor, kral dairelerinde ağırlanıyor... Elçilikteki resepsiyonda Philip Morris'te görevli bir Türk duruma açıklık getiriyor: "Philip Morris'in Marlboro sigarası için Türk tütününe ihtiyacı var..." Türk tütününü Virginia'da yetiştirebilmek için sera kurmuş, iklim uymadığı için becerememişler.. Türkiye'den tütün getirmek yerine bir Türk ortakla Türkiye'de fabrika kurmayı, Türklere Türk tütününden sigara satmayı düşünürlermiş...
      "Kendimizi figüran gibi hissetmeye başladık" diyor Yüksel

Yazının Devamı

Afacana sorular...

16 Nisan 2000


Kiminle evleneceğine nasıl karar verilir?..
- Seninle aynı şeylerden hoşlanan birisini bulmalısın. Mesela spordan hoşlanıyorsan o da hoşlanmalı ve sen seyrederken sana yiyecek birşeyler hazırlamalıdır. (Alan, 10 yaşında)
- Büyümeden önce kiminle evleneceğine karar veremezsin. Buna aslında Allah önceden karar vermiştir. Senin onu bulman gerekir. (Kirsten, 10 yaşında)
Evlenmek için hangi yaşta olmak gerekir?
- 23 yaşında... Çünkü o yaşa kadar o kişiyi çok eskiden beri tanıyor olursun. (Camille, 10 yaşında)
- Evlenmek için hiçbir yaş doğru değildir. Aptallar evlenir. (Freddie, 6 yaşında)

Yazının Devamı

Bacı bastırdı...

15 Nisan 2000


       Galatasaray'ın önemli maçlarında tribündeki yerini mutlaka alan... Çoluk çocuk ekranda görünmek için can atan... Galatasaray'ın son Dortmund ve Mallorca maçlarına özel uçakla giden... Galatasaray sayesinde hem keyif hem reklam yapan Mesut Bey, sıkıyı görünce havlu attı... Leeds maçına gitmeyeceğini açıkladı. Tansu Bacı "Ben maça gidiyorum" diyerek iyi bir atak yaptı. Golü attı. 3 puanı yine kaptı. Şimdi Mesut'a "Elimden tut, seni de maça götüreyim" demesi yakışık almaz ama Küçük Hasan'ı götürebilir. Şık bir jest olur.
       Maça gelince... UEFA kararının olumlu yanlarını görmekten başka çaremiz yok. Karar Leedes seyircisini teskin edecek, maçın daha sakin bir atmosferde oynanmasını sağlayacak. Karşı tarafın artık taşkınlık yapması için gerekçe kalmadı. Futbolcularımız rahat olabilir. Bu arada biletini İngiltere'den alarak stada girecek olanlar, UEFA kararına göre, daha önce biletli GS seyircisine ayrılan 1700 kişilik bölüme alınacak. Ki bu da iyi karar. Genelde İngiliz stadlarının önünde karaborsa bilet çoktur. Taraftarlar karaborsa biletle (yaklaşık 200 sterlin - 200 milyon TL) bu tribünde yer

Yazının Devamı

Artık uyansak...

14 Nisan 2000


       Olup bitenlerin sportif boyutları çoktan aşıp diplomatik ve siyasi sorun haline geldiğini Hükümet'e hatırlatmak da Fatih Terim'e düştü. Hükümet olayın daha ilk günlerinde olaya el koymalıydı. Hem özür dilemeli hem İngiltere'deki vatandaşlarımızın güvenliğini talep etmeliydi. Durumu algılayamadılar. GS yönetimi ha keza... Leeds Başkanı Ridsdale oyunlar çeviriyor... Açıkgöz işadamı her pahasına turu geçmek amacında: "Maça GS seyircisi gelmesin" diyor. GS Başkanı Süren karşı ağırlık koyacak yerde "Ne yapalım gerekirse seyircimizi getirmeyiz" diyerek İngilizlere destek oluyor. UEFA'nın bizden yana tavır almasını zorlaştırıyor.
       Birkaç çapulcunun cinayetiyle başlayıp "medya"nın, "polis"in, "Hükümet"in ve "GS yönetimi" nin acizliği sonucu içinden çıkılmaz hal alan gelişmeler GS'ın tur şansını çok zora soktu. Umarız bu zorluğu aşarız...

       ***
       Dünyanın en zor şeyi başkalarının düşünmeden söylediklerini düşünerek söyleyebilmektir.
       ALAIN

Yazının Devamı

Kulüp ve taraftar

13 Nisan 2000


       Galatasaray Başkanı Faruk Süren İngiliz BBC Radyo 5'in sorularını yanıtlarken şöyle demiş:
      - UEFA eğer maça Türk seyirci alınmaması yönünde karar verirse biz bu karara saygılı olacağız... Ancak futbolcularımızın maçta, öncesinde ve sonrasında güvenliği mutlaka sağlanmalıdır.
       Bu sözler Galatasaray yönetiminin son günlerdeki gelişmelerden yeterli dersi çıkaramadığı izlenimini veriyor.
       Şunu çok açıkça gösterdi İngilizler bize... Kulüpler futbolcuları kadar seyircilerine de sahip çıkmak zorundadır. Seyircinin yanlış davranışına tepki göstermek de, masum seyircinin can güvenliğini düşünmek de onların sorumluluğuna dahildir. Leeds United, G.Saray Külübüne gönderdiği biletleri iptal edebilir. Peki İngiltere'den ve civar ülkelerden bu maça gidecek ve stada girmeye çalışacak yurttaşlarımızın can güvenliği ne olacak? Faruk Süren'in "Leeds kentinde Türk taraftarın can güvenliği sağlanmazsa biz bu maça çıkmayız" gibi bir tavır koyması gerekmez miydi?

Güncel söz...
       Sadece spordan anlayan,

Yazının Devamı

Zamane valisi..!

12 Nisan 2000


      "Kente olay istemem. Huzursuzluk çıkaranın bacağının kırılması için size tam yetki veriyorum. "
       Geçen ekim ayında gazetelerde yer alan bu sözler Denizli Valisi Yusuf Ziya Göksu'ya ait... Göksu bu konuşmayı basın mensuplarının da hazır bulunduğu bir toplantıda polislere hitaben yapmıştı.
      "Birileri bir sopa bulmuş, büyütmeye gerek yok. "
       Bu sözleri İstanbul Valisi Erol Çakır bundan bir ay kadar önce sarfetmişti hatırlıyorsunuz...
      "İnsan hakları insana gösterilir. Huzuru bozanlara insan hakları çerçevesinde saygı göstermedin diye polisi suçlamak bize acı geliyor..."
       Bu sözler de Kayseri Valisi Nihat Canpolat'a ait ve dünkü Milliyet'te yer aldı. Vali bu konuşmayı Polis Teşkilatı'nın 155. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen toplantıda yapmış.

Yazının Devamı