Şiirin mekanı

28 Nisan 1998

       İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, Çocuk Şenliği'nde büyükleri küçüklere şikayet etmiş:
       Başkan bu yakınmayı hemen hergün tekrarlıyor.
       Aynı sözlerin gündeme, atmosfere, niyete, adrese göre zıt anlamlar alabildiğini ise görmezden geliyor. Ünlü fıkradır...
      Nasrettin Hoca ineği satılığa çıkarmış. Hayvan satılmıyor. Birisi Hoca'nın kulağına bir cinlik fısıldamış. Hoca da ona uyup başlamış bağırmaya:
      - Bu inek bildiğiniz inek değil; kız oğlan kız, altı aylık da gebe...
       İnek şıp diye satılmış... Hoca eve dönmüş. Bakmış ev, kızına gelen görücülerle dolu... Görücülerin isteksiz olduğunu görünce Hoca aynı sözlere sarılmış:
      - Bu kız bildiğiniz kızlardan değil; kız oğlan kız, altı aylık da gebe...

Yazının Devamı

Tarafsız adaylar...

26 Nisan 1998

      Mesut Yılmaz'la Deniz Baykal, 1999 Mart'ında yapılacak erken seçime "tarafsız bir başbakan"ın başkanlığındaki hükümetle gidilmesi konusunda anlaştılar. Şimdi iş kaldı, tarafsız başbakanın kim olacağına...
       Ankara'daki "Tarafsız gazeteci" arkadaşımız Fahrettin Fidan, dün oturdu, "Tarafsız Başbakan" aday adaylarını sizin için inceledi. İşte sonuçlar...
      Hikmet Çetin: Meclis Başkanlığına, Meclis'te temsil edilen ve edilmeyen bütün partilerin onayı ve oylarıyla seçilecek kadar tarafsız bir isim. Sağdan da baksanız tarafsız, soldan da baksanız tarafsız... Beşiktaş taraftarlığı hariç, hiçbir dönem, hiçbir konuda taraf olduğu görülmedi... Bertaraf olduğu da... Bu tarafsızlığı yüzünden hep kazandı, hiç kaybetmedi. Tarafsız Başbakanlığa aday gösterilirse, bunda karşı çıkılacak bir taraf göremiyorum. Tarafsız adaylar içinde bence en tarafsızı Hikmet Çetin...       Emre Gönensay: Tarafsız bir bilim adamı... Dışişleri Bakanı iken, Bakanlık Çok Taraflı Siyasi İlişkiler Dairesi altın yıllarını yaşadı. Taraftarları, son derece tarafsız bir

Yazının Devamı

Nahoş bir soru!

25 Nisan 1998

       İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 ay hapse mahkum edildiği davaya verilen bir ilmi mütalaa var... Tayyip Erdoğan'ın, Sulhi Dönmezer, Çetin Özek ve Uğur Alacakaptan'a hazırlattığı mütalaada "Erdoğan'ın suç işlemediği" kanaati belirtiliyor.
       Arkadışımız Deniz Som'un sorusuna yanıt veren Avukat Turgut Kazan bu tür ilmi mütalaanın ücret karşılığı hazırlandığını söylüyor. Deniz'in aklı bu ücrete takılıyor ki... Uğur Alacakaptan'ı arayarak ne kadar ücret aldıklarını soruyor. Alacakaptan'ın yanıtı:
      - Bu konuda konuşmam doğru olmaz. Kimseyle pazarlık yapmam. Bu soru hoş bir soru değil...
       ***
       Söz paradan açılınca.. Dün Güneş Gazetesinde Ahmet Çavuşoğlu'nun sütununda bir fıkra gözümüze ilişiyor. Buraya alıyoruz..
      Mişon ile Salamon yolda yürürken gözleri bir klisenin üzerindeki:
      "Ey museviler, eğer dininizi değiştirirseniz 5000 dolar kazanacaksınız" ya

Yazının Devamı

Ekrem Pasdemirli!

24 Nisan 1998

      Üç - beş gün gözaltında tutulacaksa varsın tutulsun. Ne yapalım? Ama oğlum işkenceden korkuyor. Eğer Pakdemirli'nin oğluna da işkence yapılacaksa memleket bitmiş demektir. Pakdemirli ismi o kadar ucuz değil..."      Bu sözlerin sahibi hem bir baba, hem de bir milletvekili... Adı Ekrem, soyadı Pakdemirli... ANAP'ın bir milletvekili... Hani şu, 16, 17, 18 yaşındaki pırıl pırıl liseli gençlerin işkence tezgahlarından geçirildiği... Türkiye ayağa kalkmışken, aralarında kendi oğlu bulunmadığı için kılını bile kıpırdatmayan ilin... Manisa'nın milletvekili...
       Yukarıdaki ibret, dehşet ve utanç verici sözleri dünkü Sabah'ta yer aldı. Yuva Vakfı'yla ilgili polisin düzenlediği operasyonda vakfın hissedarları arasında bulunan oğlunun da polis tarafından aranmasıyla ilgili soruyu yanıtlarken söyledi bunları... ANAP İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu dayanamadı. Dün bize dedi ki:
      - Çok utanç verici bir konuşma bu... Onun çocuğu çocuk da, başkalarının çocuğu ne? İşkenceye, kime yapılırsa yapılsın karşı çıkmak, tepki göstermek

Yazının Devamı

Dayağın sebebi tahrik!

23 Nisan 1998

       İnanılması güç haber (Onlarca benzeri olaya karşın biz hala inanılması güç demekte israr ediyoruz) dünkü gazetelerde vardı.
      Baki Erdoğan adlı genci, gözaltındayken işkence yaparak öldürmekten sanık altı polis yapılan yargılama sonucunda çeşitli hapis cezalarına çarptırılıyor. Kararın açıklanmasıyla birlikte salonu dolduran sivil ve resmi polisler, duruşmayı izlemeye gelen İnsan Hakları Derneği yöneticilerine, Baki Erdoğan' ın avukatlarına ve gazeteci arkadaşlarımıza saldırıyorlar. Yaraladıklarının bir kısmını da, ki içinde meslekdaşlarımız da var, daha sonra gözaltına alıp saatlerce tutuyorlar.
       Arkadaşımız Fahrettin Fidan İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu 'na dün Meclis'te sordu:
       -Aydın'daki olaya ne diyorsunuz efendim?
       - Polislerimizin davranışını tasvip etmek mümkün değildir. Ama aldığım bilgiye göre, bu olayda polise yönelik çok ciddi bir tahrik varmış.
       - Ne gibi tahrik varmış acaba?
       -

Yazının Devamı

Meclis şiiri...

22 Nisan 1998

       Eski parlamenterlerden Hilmi Nalbantoğlu, Meclis'le ilgili bir gözlemini şiire döküp bize göndermiş. TBMM'nin kuruluş yıldönümüne bir gün kala bu anlamlı satırları birlikte okuyalım:
       1974'te senatör olup
       TBMM'ye geldiğimde
       Hem Bulvar hem de Dikmen
       Giriş kapılarında
       Birer polis ile
       Birer jandarma nöbetçisi vardı.

Yazının Devamı

Kuvayı Medya...

21 Nisan 1998

       Meslekte kolayı değil, zor yolu seçen... Yazdıklarının her satırında haksızlığa uğrayan, ezilen, horlanan insanları savunan; geleceğin karanlıklarına dikkat çeken; mesleğin önüne serilen çıkar tuzaklarına düşmeyen; Atatürkçü, laik, demokrat, bağımsızlıkçı, özgürlükçü bir dizi yazara... Genç bir kadronun fedakarlık göstererek yayınladığı Kuvayı Medya Dergisi'nin düzenlediği Hasan Tahsin ödülleri geçen hafta sonunda mütevazı bir törenle verildi. Kuvayı Medya okurlarının oylarıyla belirlenen gazeteciler İlhan Selçuk, Hasan Pulur, Cüneyt Arcayürek, Emin Çölaşan, Uğur Dündar, Hikmet Çetinkaya, Ahmet Taner Kışlalı, Bekir Coşkun, Deniz Som, Sedat Ergin, Oktay Ekşi, Gülçin Telci, Yalçın Bayer, Ümit Zileli, Adnan Gerger, Yalçın Pekşen, Nuri Kurtçebe, Bahadır Tokmak, Turgay Yıldız ve Aydınlık dergisi Temsilcisi Hikmet Çiçek... Mütevazı ödüllerimizi onurla aldık.
       Ödüle layık gazetecilerin sayısı elbette yukardaki kadar değildi... Necati Doğru'dan Ercan Akyol'a, Atilla İlhan'dan Mümtaz Soysal'a, Enis Berberoğlu'ndan Bedri Baykam'a... Pek çok dürüst ve saygın yazar ve çizer de onur listesinde yerini almış;

Yazının Devamı

Küfürbaz efe!..

19 Nisan 1998

       İnsanlar tanık oldukları hırsızlıklar, yolsuzluklar, adilikler, şirretlikler karşısında zaman zaman söyleyecek söz ve sıfat bulamıyor. Apışıp kalıyor. Fıkra işte öylesi durumlara ilişkin... Kimden mi?.. Müjdat Gezen aracılığıyla rahmetli Sadık Şendil'den...
       Efendim, adam, zamanının en büyük efelerindenmiş... En önemli özelliklerinden biriyse, küfürbaz mı küfürbaz olmasıymış... Hele hele, birisi nargilesine dokunmaya kalksın... Küfürün bini bir paraymış...
       Bir gün bir Roman çocuğu;
      - Ben efenin nargilesine dokunurum, bana laf edemez, diye tutturmasın mı?..
       Aman ha! Yapma, etme... demişler ama, dinleyen kim?..
      - Nargilisine dokunurum da bana edecek laf bulamaz, diyormuş, başka şey demiyormuş.
       Neyse uzatmayalım.. Bu Roman çocuğu, dediğini yapmak üzere efenin yanına yaklaşmış. Elini nargileye uzatmadan önce sağ elinin baş ve işaret parmaklarını daire biçimine getirerek demiş ki:

Yazının Devamı