Amerika Ortadoğu’da savaşa doymadı şimdi de Kafkasya üzerinde karanlık oyunlar tezgâhlıyor...
Gürcistan’ın, ABD’nin izni ve onayı olmadan Güney Osetya’ya saldırmış olması mümkün değil... İkinci gerçek... ABD, Gürcistan Osetya’ya saldırdığı takdirde Rusya’nın müdahale edeceğini hesaplamamış olamaz.
Gürcistan’ın saldırısı belli ki provokasyondu.
Olay patladığında bizim hükümet önce sessiz kaldı... Peşinden garip hamleler yapmaya başladı...
Kafkas Platformu ilk garip hamleydi. ABD bile haklı olarak şaşırdı.
Çünkü Batı’nın ve NATO’nun yıllardır değişmeyen bir politikası var; Sovyetler’den kopan ülkeleri bir daha büyük bir devletin (Rusya’nın) egemenliği altına düşmeyecek şekilde desteklemek... Oysa bizim Kafkas platformu planı Rusya’yı da içine alıyor. Rusya’nın nüfuzunu geri getirme riski taşıyor. O yüzden ABD’nin aklı karışıyor ...
Ayrıca, Ermenistan, Azerbaycan’daki işgali sürdürürken, Rusya Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü tanımadığını açıklamışken, hangi platformda buluşabilir bu ülkeler?..
Rusya bu adımdan memnun ama Ankara Rusya’yı şaşırtan bir adım da atıyor... Karadeniz’e çıkacak ABD ve NATO gemilerine Montrö Anlaşması’nı aşan izinler veriyor.
ABD bir yandan da Doğu Avrupa’ya füze kalkanları yerleştirmekle meşgul.
Washington hır çıkarma kararlılığında görünmekte.
Ankara bilmeli ki... İçinden geçtiğimiz sürecin hataya tahammülü yok.
Kapkaç
Olimpiyatlarda neden dereceye giremiyoruz?
Çünkü “Tenis, eskrim, su topu, senkronize yüzme, artistik jimnastik” gibi sporlar bizim bünyemize uymuyor.
Akif Kökçe diyor ki:
“İhale kovalamaca, kapkaç yapmaca, komisyon almaca, eş dost atamaca, adam karalamaca, faizsiz banka kurmaca, şortlu sporculara sürü halinde saldırmaca” gibi sporların olimpiyatları olsaydı bizi tutan mı olurdu?”
Web!
Yeni kurulan Bitlis Eren Üniversitesi Rektörlüğü için başvuran adaylardan Abdullah Bayram, kendisini tanıtmak için bir de web sitesi hazırladı. Sitede özgeçmişini, şimdiye kadar yaptığı bilimsel çalışmaları uzun uzun anlattı...
“Referanslar” bölümünde de kendisine referans olacak 9 isme yer verdi. Bu isimlerden 5’i, Bayram’ın
meslektaşlarıydı. Geri kalan dördü ise İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Başbakanlık Danışmanı Yalçın Akdoğan, Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki...
Abdullah Bayram, YÖK’ün Cumhurbaşkanı Gül’e gönderdiği üç kişilik isim listesinde birinci sıraya
oturdu...
Sonucu bekliyor...
Hatta sonuçtan biraz emin diyebiliriz...
Avukat
Ergenekon davasında avukatların konumuna ilişkin birkaç söz. Okurumuz yazıyor:
“Olağanüstü dönemler, aynı zamanda haksızlığa uğramış insanlar için var güçlerini ortaya koyan avukatların da öne çıktıkları dönemler olmuştur. Peki bugün öyle mi? Sadece Turgut Kazan, o da aslında “üstüne vazife olmadığı halde” bazı girişimlerde bulunmuştur. Peki Sayın orgenerallerin avukatlarını kamuoyu ne kadar yakından tanıyor? Adını sadece bir kez duyduk. O da Ahmet Hakan’a mektup taşıdığında emekli bir albay olduğunu öğrendik. Orgenerallerin avukatı olan emekli albay, çok muhtemelen askeri yargı kökenlidir. Sivil ceza yargılaması ise bambaşka bir şeydir. Generallerin daha profesyonel davranıp örneğin Turgut Kazan veya benzeri hukukçuları vekil tayin etmesi daha doğru olmaz mıydı?
Ters bir durum olsaydı, yani mağdur konumunda din istismarcısı kişiler bulunsaydı bir sanığı en azından 100 avukat gönüllü olarak savunur ve yer yerinden oynatılırdı...”
İstanbul satışı
Türkiye 2 haftadır Silivri’deki arsa yolsuzluğunu konuşuyor. Köylülerden 3,4 milyon dolara satın alınan arazi, plan tadili yaptırılıp 10 milyon dolar kârla satılmış, iddiaya göre AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli bu satıştan 1 milyon dolar komisyon almıştır...
İddiayı ortaya atan CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Şaban Dişli‘nin istifasında ısrar ediyor. Başbakan Erdoğan‘ı açıklama yapmaya davet ediyor. Erdoğan susuyor...
İstanbul Belediye Meclisi’nin CHP’li üyesi Hüseyin Sağ, konunun bam teline dokunuyor...
- İstanbul’da son dört yılda buna benzer yaklaşık 4 bin plan tadilatı yapıldı...
Vatandaşın arsasına üç katı izin var diyelim. Vatandaş imar tadilatı istiyor. Belediye vermiyor. Bir başkası arsayı alıyor, gerekli yerlere gerekli ödemeleri yapıyor, bakıyorsunuz imar tadili kararı şıp diye çıkıyor. Birileri vurgunu vuruyor.
Hüseyin Sağ anlatıyor:
- Anakent Meclisi’ne bütün dosyaları biriktirip gönderiyorlar. Hatta bir keresinde cuma günü 230 dosya geldi. Eller inmeden bütün dosyalar geçti. Ben o güne ‘kanlı cuma’ adını taktım. 74 tane CHP’li üye var. Hepimiz itiraz etseydik o gün hiçbir dosya onaylanmazdı.
Hüseyin Sağ, bütün yolsuzluklara itiraz ettiği için CHP’li Meclis üyelerinin de şimşeklerini üzerine çekiyor. Bu dürüst adam her şeye rağmen mücadelesini tek başına sürdürüyor... Diyor ki:
- Şimdiye kadar 100’ün üstünde dosyaya askı süresinde itiraz ettim. 11 tanesine de dava açtım. Dosya başına ortalama 2 bin YTL masraf yapıyorum...
Çaba güzel... Saygıdeğer... Ama, İstanbul’u yok etmek için kalkan o kadar çok parmağın arasında bu tek dürüst parmak neyi ne kadar kurtarabilir?
ABD, Erdoğan’ın Kafkasya Platformu girişimini “tehlikeli” buluyormuş.
İnsafsızlar... Başbakanımızın uluslararası arenada kendini gösterme hevesini her daim kursağında bırakıyorlar...
Haldun Ertem
Özay Şendir
Garipçeli Lütfi Reis'in başarısı...
4 Temmuz 2025
Cem Kılıç
Çocuk işçiliği ile mücadele
4 Temmuz 2025
Abbas Güçlü
Eğitimin dünü, bugünü, yarını
4 Temmuz 2025
Zafer Şahin
AK Parti’nin tek rakibi 3 harfliler
4 Temmuz 2025
Mehmet Tez
Yılın müzik olayı: Oasis bugün birleşiyor (bir aksilik olmazsa…)
4 Temmuz 2025