Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

E. Tümgeneral Ömer Şarlak, 1996 - 98 yılları arasında Malatya İnönü Üniversitesi Rektörlüğünü yapmıştır. O günlerden bir küçük anı... Şarlak Paşa, Malatyada bir rektörler toplantısı düzenler. Belediye lokantasındaki yemekte rektörler, garsondan bir bira ve bir viski ister. Garsondan cevap:- Bu lokantaya bildiğim kadarıyla on yıldır hiç içki girmedi. İsterseniz sizlere pepsi kola veya sarı gazoz getirebilirim...Prof Ayhan Kızıl, Rektör Ömer Şarlaka döner:- Paşam bana bu üniversitenin rektörlüğünü değil, buranın krallığını verseler bir saatliğine bile Malatyaya gelmem. * * *AKPli belediyelerin iktidarda olduğu il ve ilçelerdeki belediye lokantalarında, bugün de içki yasağı sürüyor. İçki zararlıdır. İçki içmemek içmekten iyidir.Ne var ki, mesele bu değil... Mesele birilerinin diğerleri adına karar verme ve ahlakçı görünme gayretkeşliği...Toplumu uyuşturucu ve içkiden korumak isteyenler, pekâlâ içki aleyhtarı genel kampanyalar başlatabilir. Biz de yürekten destekleriz. Ama onlar bunu hiç yapmıyor. Ya ne yapıyor? Sadece belediye lokantalarında içki vermeyerek Müslüman seçmene selam yolluyor. Eski Gülhane Tıp Akademisi Komutanı Ömer Şarlakın "Kışladan Kampüse" adlı kitabı, çok hoş anılar, anekdotlar, derslerle dolu. Aydında, 2 çocuğun 1 milyon lirasını gasp eden 6 çocuğa verilen 77 yıl ceza, Yargıtay tarafından onanmış! Görüldüğü gibi, çalınan miktar küçüldükçe verilen ceza artıyor. Bir okurumuz tiyatro ve konserlere geç gelenlerin salona girme çabalarından ve sanata saygısızlıklarından söz ediyor...Biliyor musunuz? Bunun çaresini Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen bulmuş... Eskişehirde yeni opera binasının holünde bir büyük ekran var. İçerde sergilenen konser ya da oyun bu ekrana aynen yansıtılıyor. Geç gelenler birinci perdeyi ekrandan izliyor, ara olunca salona girip yerlerini alıyorlar. Nasıl, güzel uygulama değil mi? Konsere gecikince Başbakan Erdoğan, dokunulmazlığın sadece basında gündeme getirildiğini savunarak, "Bu oyuna gelmemek gerekir" demiş. * * * Dokunulmazlığın kalkmasında, basının ne çıkarı varsa... 1 Ocaktan itibaren Kıbrıstaki damga pullarında, "Kıbrıs eşeği" fotoğrafı yer alacakmış. Papadopulosun fotoğrafı yer alsa, çözüm yolunda güzel bir jest yapmış olurduk... Rus - Türk Araştırma Merkezi (RUTAM), Türkiyede "Rusları nasıl bilirsiniz?" konulu bir araştırma yapmış. 7 büyük ilde 1600 kişiyle yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmada, "Rusya denildiğinde ilk akla gelen nedir?" sorusunun yanıtları şöyle sıralanıyor: Hayat kadınları (Yüzde 33.6). Soğuk (20.9), Votka (12.2) Kültür - Sanat (9.7), Sosyalizm - Komünizm (9.4) vs...Yani her 3 Türkten birinin aklına Rusya denince hayat kadını geliyor.Peki Rus kadınlarının özellikleri ne?Yanıtlar: Güzel olmaları (yüzde 57.4), Kolay elde edilebilir olmaları (15.1) Kültürlü olmaları (7.5), Sarışın olmaları (5.1)... vs...Özetle... Niyetimiz pek iyi görünmüyor Rus kadınlarına karşı... Elena dikkat! Temelin babası vefat eder... Cenazeye gelen bir aile dostu Temele sorar:- Nasıl oldu?- 30. kattan aşağıya düştü...- Vah vah, desene çok feci ölmüş...- Yok öyle ölmedi... Tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi...- Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman.- Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına...- Demek çatıya çarpıp öldü.- Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti...- Deme ya! Çarpıldı o zaman...- Yok canım teller yaylandı, babamı 200 metre yukarı fırlattı.- 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık...- Yok yaa yine en baştaki bakkalın tenteye...- Orda mı öldü? - Yooo... Ordan da yine kasaba...Bunalan adam Temele bağırarak sordu:- Ulan nasıl öldü bu adam?- Baktık durmuyo... Vurduk! Adam durmuyo ki... Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir. m.asik@milliyet.com.tr