Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye ucu açık, sonu belirsiz veya özel statüye varacak bir müzakereyi kabul edecek mi?Yani ABye girme hayali karşılığında Kıbrıstan başlayarak elde avuçta ne varsa verecek miyiz?Önümüze sürülen istekler belli: Türk Ordusu Kıbrıstan çekilsin.Türkiyenin Kıbrıstaki garantörlük hakkı ortadan kalksın.Heybeliada Ruhban Okulu açılsın.Türkiye Kıbrıs Cumhuriyetini tanısın.Ermenistan sınırı açılsın.Türkiye soykırımı tanısın. Tabii bunlar daha uvertür... Soğuk mezeler... Bunlar gibi daha nice talepler gelecek. Ve sonunda "siz daha çalışın" yolunda nasihat alacaksınız. Ya da "özel statü" diye ağzınıza bir parmak çalacaklar. Veya referandum yapacak, "Avrupa sizi istemiyor, ne yapalım talihinize küsün" diyecekler öyle mi?Tam üyelik öngörmeyen müzakerelerin Helsinki ve Kopenhag kararlarına uymadığını, bu tür müzakereye oturmayacağımızı neden yüksek sesle söylemiyoruz? Yoksa AKPnin tek derdi Türkiyenin verecekleri değil de, askeri güçsüzleştirecek, kendi tabanını güçlendirecek bir süreç yaşamak mıdır? Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün ağzından sürekli "müzakerelerin bir an önce başlaması" talebi çıkıyor. İyi de... Başbakan Erdoğan, "Etrafım dalkavuklarla dolu" demiş. Eee, dalkavukluk bizim kültür ve demokrasimizin vazgeçilmez bir unsurudur... Japonyanın Niigata eyaletine büyük zarar veren depremde 23 kişinin öldüğü, 1000 kişinin yaralandığı, yangınların çıktığı, tünellerin, çöktüğü bildiriliyor.ODTÜ öğretim üyesi Prof. Nuri Akkaş, bir noktaya dikkati çekiyor:- Japonya, dünyada "depremi önceden belirleme" çalışmalarının en titiz ve en yoğun gerçekleştirildiği birkaç ülkeden biridir. Haberler gösteriyor ki, gerçek anlamda "önceden belirleme" bugünün bilim ve teknolojisi ile hâlâ mümkün değildir...Ne var ki Türkiyede her depremden sonra birileri:- Depremi önceden saptamıştık, deyiveriyor...Bu alanda Japonları solladık mı? Yoksa sadece sahtekârlıkta mı ileriyiz? Deprem Akıllı adam, o saat ölecekmiş gibi yaşayandır... İstanbul Barosu seçimlerini Kazım Kolcuoğlu başkanlığındaki "Önce İlke" grubu kazandı... 2 yıl önceki seçimlere 7.800 avukat katılmıştı. Bu defaki seçimde 12.400 avukat oy kullandı. Kolcuoğlu ekibi, geçen seçimleri yüzde 4 oy farkıyla kazanmıştı. Bu defa Çağdaş Avukatlar grubuna yüzde 10 fark yaptı. Çağdaş grubu 3.849 oy alırken, AKPye yakın Çağrı grubu da hatırı sayılır bir oy (2.391) toplamıyla üçüncü sırayı aldı... Kolcuoğlu ve ekibine başarılar diliyoruz... Baro seçimleri "Kişi ödevini yapmadıkça suçu devlette arar, birkaç şey bulmakta gecikmez. Devlet ödevini yapmadıkça suçu halkta arar, birkaç kişi bulmakta gecikmez." Cumartesi akşamı İstanbulun hemen her semtinde kuyruklar oluşmuştu:- Pide kuyruğu mu bunlar?- Hayır Loto kuyruğu...Diyanet İşleri Başkanlığının "Fetva" bölümü Loto ile ilgili fetvasını açıkladı:- Günahtır, haramdır!Peki bu fetva, oyunları etkiledi mi?Milli Piyangonun telefonunu çevirip bir yetkiliye satış tablosunu soruyoruz. Cevabı:- Ayda ortalama 3 milyon adet "Milli Piyango" bileti, 10 milyon adet "Hemen Kazan" bileti satıyoruz. 80 - 90 milyon adede yakın da sayısal oyunlar kolonu dolduruluyor. Bu durumda her ay ortalama 10 milyon vatandaşımızın talih oyunları oynadığını söyleyebiliriz. Geçen yılın bu döneminde toplam 70 trilyon liralık hasılat yapmıştık, rakam bu yılın aynı döneminde yaklaşık yüzde 50 artarak 100 trilyonu geçti...- Peki, Diyanetin ve kimi din adamlarının "Talih oyunu oynamak günahtır, haramdır" şeklindeki fetvaları hiç olmazsa Ramazan ayında bu oyunlara ilgiyi etkiliyor mu? MP yetkilisinin bu soruya da yanıtı; "Hayır. Üç aşağı beş yukarı öteki aylarda ne kadar talih oyunu oynanıyorsa Ramazanda da o kadar oynanıyor. Hasılatımızı etkileyen şey, dağıtılan paranın birikerek büyümesi oluyor. İkramiye büyüdükçe oynayan çoğalıyor. Lotoda hayal kuyruğu... Paristen Şehmuz Güzel, bir yurtseverlik tanımı gönderiyor: "Yurdunu her zaman, hükümetleri ise sadece layık oldukları zaman sevmektir..." Dostumuz E. General Sadık Öztekin ile eski günlerden söz ediyorduk... Eskiden davetlere giderdik, eskiden içerdik, eskiden koşardık, eskiden şuydu, buydu... Derken bir general fıkrası sıkıştı sohbetin arasına... Hanımlar bir fotoğraf sergisini geziyor. Bir Orgeneralin fotoğrafı önünde duruyorlar. Hanımlardan biri Orgeneral hakkında bilgi veriyor:- Eskiden "Kor"du... m.asik@milliyet.com.tr Eski yıllar...