İktidarın PKK ve uzantılarına karşı tepkisi pek sert oldu!
“Kardeşlik projemize devam edeceğiz...”
CHP’nin tepkisi de anlamlı!
“Terörle mücadelenin özü ve çözümü silah değildir...”
Her iki parti sorunun esasına girmek yerine ezilip büzülüyor...
CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen isyanlarda:
- Bu katliam karşısında susulur mu? Aksine bağıracaksın... Bağdat hükümetine PKK’yı şu kadar zamanda tasfiye etmezsen bütün ilişkiyi keserim, diye resti çekeceksin...
- Benim gücüm yetmiyor, diyor Bağdat...
- O zaman bırak ben yapayım, diyeceksin...
Onur Öymen:
- Kimse iktidara şunu sormuyor, diye yakınıyor.. Kardeşim Meclis’ten yetki aldığın halde neden Kuzey Irak’a kara operasyonu düzenlemiyorsun? Kullanmayacaksan bu yetkiyi neden aldın?
ABD, PKK’yı kanatları altına almış. Türkiye’ye bir sınır çizmiş. O sınır dışına çıkmayacaksın, bu işi PKK ile anlaşarak çözeceksin, diyor. Ne iktidar, ne ana muhalefet partisi o sınırın dışını düşünebiliyor. İktidar ABD’yi memnun edeceğim diye eli silahlı katille sözde barışı görüşüyor. Akan kan kimsenin umurunda değil. Çünkü akan gariban kanı... Tüm kirli hesapların ve kalleşliklerin faturasını askerdeki gariban çocuğu ödüyor.
* * *
Neyse ki Başbakan dün o koşulu ağzından çıkardı:
“Eğer barışı istiyorlarsa terör örgütü silahı bırakacaktır...”
Başbakan o ünlü açılımı yaparken bu temel şartı koşsa, gelişmeler bu noktaya gelmezdi. Şunu da ekledi dün: “Gerekirse sınır ötesi operasyon yapılacaktır”
Bunlar maalesef sıkışınca söylenen halkın gazını almaya yönelik sözler. Yarın unutulacaktır.
Başbakan Erdoğan, BDP’li Kışanak’tan tazminat kazanmış.
Bu tazminatı şehit ailelerine bağışlamak güzel bir mesaj olmaz mı?
Haldun Ertem
İnsan ve para!
Mayıs ayında Boğaz’a düşen ve dört kişinin ölümüyle sonuçlanan helikopter kazasında hangi acı gerçeği öğrenmiştik? Helikopterin 43 yaşında, yani çoktan hurdaya çıkarılması gereken yaşta olduğunu... Fransızların aynı tip helikopterleri yıllar önce ıskartaya çıkardıklarını... Kazada şehit olan komiserin, nişanlısına sık sık;
- Eski helikopterlere biniyoruz. Hepsi arızalı, hepsi sorunlu... diye yakındığını.
Önceki gün İzmir’de T-37 tipi eğitim uçağı denize çakıldı, iki subayımız şehit oldu. Bu kaza sonrası neleri öğrendik?
T-37’lerin 50 yıllık uçaklar olduklarını... Son dört yılda dört tanesinin düştüğünü...
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Genelkurmay Başkanı’nın, Kuvvet Komutanlarının, MİT Müsteşarı’nın makam arabasından, helikopterden, özel uçaktan yana herhangi bir sıkıntıları bulunmuyor. Hepsinin altındaki araçlar her yıl yenileniyor. Mesele kalmıyor. Gerisi Allah’a emanet...
Başbuğ uyarıyor...
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “Terör Örgütlerinin Sonu” adlı kitabında söylenmesi gereken her şeyi söylüyor... Önce terörle mücadelenin olmazsa olmazı:
“Dünyada yaşanan diğer örnekler, koşulsuz silah bırakılmasından ve örgütün tasfiye edilmesinden önce devletlerin herhangi bir adım atmadığını göstermektedir...”
Türkiye karşısındaki haydut örgüt silah bırakmadan görüşmeye başladı. Haydutların lideri de İmralı’dan devletin güvencesi altında örgütünü yönetiyor. Başbuğ diyor ki:
“Abdullah Öcalan’ın yargılanmasının sona ermesinden sonra da avukatlarıyla olan görüşmeleri devam etti. Peru’nun Guzman’a yaptığı muameleyi Türkiye, Abdullah Öcalan’a yapamadı veya yapmadı (onu kullanamadı)... Yakalanan liderin şiddeti teşvik edecek tarzda iletişimlerde bulunması mutlaka önlenmelidir.”
Aksine Öcalan, Şam’da olduğundan daha rahat... Örgütün asli misyonunu hatırlayalım:
“PKK’nın kuruluş amacı, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerini, Irak, İran ve Suriye’nin de belirli bölgelerini kapsayacak şekilde (Birleşik Büyük Kürdistan Devleti) kurmaktır. Bu hedefe aşamalı olarak ulaşılması düşünüldü. 1. aşamada, bulundukları ülkelerde Kürt kimliğinin kabul ettirilmesi, 2. aşamada özerk idare kurulması, 3. aşamada bulunulan ülkelerde bağımsız Kürt devleti kurulması, 4. aşamada ise Birleşik Büyük Kürdistan Devleti’nin kurulması hedeflendi...”
Öncelikli hamleyi Başbuğ şöyle belirtiyor:
“Türkiye, Irak’ın kuzeyindeki PKK açısından güvenli bölgelere bir şekilde son vermelidir.”
Bunin için ABD’yi sıkıştırmak gerekir... Ama koltuğunu ABD’ye bağlamış olanların yapacağı iş değil ki bu...
Abdullah Gül, “Kan dökerek amacına ulaşacağını düşünenler büyük gaflet içindedir” demiş.
Pardon. Asıl gaflet içinde olanlar kan dökerek amaca ulaşıldığını hâlâ görmek istemeyenler olmasın!
Fahrettin Fidan
* “Bugün geldiğimiz noktada askeri darbe korkusunun yerini, baskıcı, otoriter devlet korkusu almıştır.”
Metin Feyzioğlu - Ankara Baro Başkanı