Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

-Affetme üzerine bir hayat deneyine ne dersiniz?Yanıt olumlu olunca devam eder;- O zaman der, yarın hepiniz bir büyük plastik torba ve beşer kilo patatesle geleceksiniz.Ertesi gün sınıfta her öğrencinin önünde torbaları ve patatesleri gören öğretmen, deneyin ne olduğunu anlatır.- Şimdi herkes bugüne dek affetmeyi reddettiği her bir kişi için bir patates alsın ve üzerine o kişinin adını yazsın. Sonra da üzerine isim yazdığı patatesleri torbaya koysun.Kimi öğrenci iki, kimi üç, kimi on on beş patatesi torbalarına koyduktan sonra öğretmen son şartını açıklar;- Herkes torbasını bir hafta boyunca yanından hiç ayırmayacak. Nereye giderse oraya sırtında taşıyacak.Aradan iki üç gün geçmeden öğrenciler homurdanmaya başlar. En fazla homurdananlar da torbasında en fazla patates olanlardır haliyle:- Hocam, vallahi belimiz koptu... Yorgunluktan kımıldayacak halimiz kalmadı...Öğretmen, şikâyetlerin had safhaya varması üzerine:- Tamam çocuklar der, her ne kadar bir hafta dolmadıysa da hayat deneyimiz sona ermiştir.Ardından açıklama yapar:- Görüyorsunuz ki affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi, ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir." Lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir öneride bulunur. Anlaşıldı, yurtdışı gezi fırsatlarını kolay kolay kaçırmayan Erdoğan, Mehmetçiğin de aynı yolu takip etmesini istiyor... 'Şeyini şey ettiğimin şeyi...", "Ananı al da git!", "CHP'nin kökü bereketsiz", "Lan terbiyesizlik yapma", "Burası basmıyor", "İddiasını ispatlayamayan... Oraya işte ben üç tane nokta koyuyorum...", "Dur dinle be, dur dinle! 9 ay 10 gün be!", "Sanki hepsi imam hatip anasını satayım", "Babalar gibi satarım", "Dangoz"..AKP'li vekillerin konuşmaları da Milli Eğitim Bakanlığı'nın "100 Temel Eser"i arasına alınsın! 101 eser Bugün yeryüzündeki en büyük afet olan ABD Başkanı George Bush'un şakaya gelir yanı yok ama.. Biz yine de hakkında ABD'de yapılan şakalardan birkaçını buraya iliştirelim:- Bush'un yalan söylediğini nereden anlarsınız?- Dudaklarının kıpırdamasından. Eğer konuşuyorsa mutlaka yalan söylüyordur.- Bush neden hapishanelere okullardan çok para harcıyor?- Çünkü görevi bitince okula gitmeyecek.- Bush ile bir kova yoğurt arasında ne fark vardır?- Yoğurtta az miktarda da olsa kültür bulunur.- Bush'un yüzünde neden aptal ifadesi vardır?- Çünkü aptaldır. Buşşşş Ruh hekimine giden adam, şikâyeti sorulunca:- Kimse beni sevmiyor doktor, diye dert yanmış...- Üzülmeyin, demiş doktor, ben sizi seviyorum...Hasta inlemiş:- İyi ama doktor ben herkese beni sevsin diye para ödeyemem ki... Doktor CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Divriği Ulu Camii ve Şifahanesi ile ilgili yazımızı okumuş, dün telefonda anlatıyor."Ben bu cami ve şifahanenin durumunu Sayın Doğan Kuban'ın yazılarından öğrenince kendisiyle de görüşerek restorasyonu için geçen yıl bir yasa teklifi verdim. Hemen ardından başta Abdüllatif Şener olmak üzere AKP'li Sivas milletvekilleriyle görüşerek yasanın bir an önce çıkması için destek istedim. Nezaketen dahi olsa bu sözü vermediler. Teklifin Genel Kurul'da öncelikli olarak görüşülüp yasalaşması için teklif verdik. Bu da geçen haziran ayında yine AKP'lilerin oylarıyla reddedildi. Teklif o kadar arka sıralarda ki, artık önümüzdeki yasama döneminde görüşülüp yasalaşması da çok zor.* * *Okurumuz Koray Erdem anlatıyor: "1999 yılında Divriği'de bulunan fabrikanın döner fırını deformasyon ölçümleri için oraya gittik. İşimiz bitince fabrika yetkilileri bize Divriği Camii ve külliyesini gezdirdi. Eser muhteşemdi. Ama ansızın karşımıza çıkan bina deformasyonu, zemin hareketlerinin meydana getirdiği yapısal bozulmalar, çevredeki çarpık yapılaşmanın yarattığı zemin problemleri, bazı cahillerin yüzlerce yıllık yapının önündeki drenaj altyapısını ortadan kaldırarak hangi amaca hizmet ettiği anlaşılamayan kaplamalar ile yapının zemin, duvar ve üstyapısında nemi artırması gibi konularda fotoğraflı, detaylı bir rapor hazırladık. Yalnız bu iş için gönüllü 3 gün Divriği'de kaldık. Raporu UNESCO'ya o zamanki Kültür Bakanlığı'na ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne birer üst yazı ile ilettik. İlgilileri ziyaret ettik. Bu yazılara ciddi cevaplar geldi, sonunda ne mi oldu? Kocaman bir hiç... Rapor öylece duruyor..." m.asik@milliyet.com.tr Divriği öyküsüne devam...