Türkiye, şubat ayında, Afganistanda görev yapan ISAFın (Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü) komutasını ele alıyor... 2 yıl önce komuta yine bizdeydi. 200 yüz asker göndermiştik. Bu defa 2000 dolayında asker göndereceğiz. Birliğimizin görev alanının Kâbilin dışına taşabileceği, verilen haberler arasında...NATOnun 26 üyesi varken, ISAF komuta sırası, neden 2 yılda bir bize geliyor?Bunun, "Alavere dalavere, Türk Mehmet nöbete" özdeyişinden başka izah tarzı var mı?Bu soruların yanıtlarını merak ededuralım...Afganistanda durum giderek daha gerilimli bir hal alıyor.Toronto Star gazetesinde Eric Margolis, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzainin, dünyanın en pahalı devlet başkanı olduğunu anlatıyor... Diyor ki:"Afganistanda sadece Kâbili yöneten devlet başkanı Hamid Karzai, 200 Amerikalı muhafız ve 17 bin asker tarafından korunmaktadır. Karzaiyi ayakta tutmak, ABDye yılda 1.7 milyar dolara mal olmaktadır. Yabancı güçlerin süngüleri olmasa, Karzainin kukla rejimini ayakta tutmak kesinlikle mümkün olmayacaktır..."Karzainin koltuğuna destek olmak, Türkiyeye neye mal olacak? Göreceğiz... Afganistanda kaçırılan Türk mühendis ölü bulundu... Iraktan sonra belli ki, Afganistan da yurttaşlarımız için ölümcül bir mekân oluyor. Üstelik önümüzdeki dönem hayli kritik sonuçlara gebe... Hükümet, IMFyle 3 yıllık yeni bir anlaşma imzalamış. Birbirlerine fena alıştılar, ayrılmaları biraz zor... Sık sık vapura binen... İnsanımızın boş vapurda bile yer kapmak için nasıl birbirini ezdiğini bizzat gören biri olarak... G - Mall sinemalarında çıkan yargında kimselerin ezilip ölmemesinin mucize olduğunu düşünüyorum. Uzun topuklu ayakkabılar, dar giysiler içindeki hanımların, şık beylerin yangın telaşına ve zifiri karanlığa rağmen salonu birbirlerini ezmeden terketmeleri büyük bir olgunluğun, yürekliliğin ve uygarlığın ifadesidir. Hepsine geçmiş olsun, hepsine yürekten alkışlar... Bir kıyamet günü Ailenizi aldınız, bir dostunuza misafirliğe gittiniz diyelim... Dostunuzun evinde tanımadığınız 2 delikanlı var. Bu 2 delikanlı başladılar para karşılığı kadınlarla nasıl yattıklarını anlatmaya. Nasıl tavlıyorlar, nasıl para istiyorlar, bu işin piyasası nasıl?Eşinizin ve çocuklarınızın bunları dinlemesine tahammül edebilir misiniz?Edemezsiniz. Ne var ki, dün öğle vakti Show TVdeki "Sen Olsaydın" programına çıkan 2 jigolo, para karşılığı kadınlarla birlikte olduklarını uzun uzun anlattılar. Çoluk çocuk milyonlarca kişi de izledi. Aklaksızlık diz boyu... Jigololar eksikti... Hükümetin 17 Aralıka ilişkin kırmızı çizgileri belli, bunların neler olduğunu Abdullah Gül, önceki gün bir kez daha açıkladı; Kararda tam üyelik hedefini saptıracak hiçbir unsur bulunmamalı.Çözüm olmadan Güney Kıbrısı tanımayız.Müzakere kararı, ikinci bir zirve kararını gerektirmeyecek kadar net olmalı.Hiçbir alanda kalıcı kısıtlama bulunmamalı. Bunlar yerinde kararlar. Ancak önceki gün Mecliste CHP ve DYP destekli bir karar taslağının reddedilmesi, yukardaki sözlerin içtenliği konusunda hayli kuşku yarattı. Bu karar taslağında neler mi vardı? Abdullah Gülün yukarıda yer verdiğimiz 4 kırmızı çizgisi... Ne bir eksik, ne bir fazla. Peki, o zaman AKP, daha doğrusu hükümet neden bu taslağın kabul edilmesine karşı çıktı? Arkalarına Meclisi de almayı, böylece AB karşısında elleri daha güçlü çıkmayı neden kendi elleriyle reddettiler?Bağımsız milletvekili Emin Şirine göre, bunun 2 nedeni var; birincisi hükümet 1 Mart tezkeresinin sendromundan hâlâ kurtulamamış durumda. Kendi milletvekillerine hâlâ güvenmiyor. İkincisi, ABye TBMMnin kontrolü ve vesayeti altında bir hükümet görüntüsü vermek istemiyor. Tek karar mercii benim, mesajı vermek istedi.CHPli Onur Öymene göre ise, bunun sebebi daha vahim;"Bu karar taslağına karşı çıkmalarının nedeni, Brükselde yapacakları olası manevralarla ilgili olabilir. Korkum ve kuşkum odur ki, AB zirvesinde kırmızı çizgilerinin dikkate alınmayacağını gördüler. Rest çekmeleri de mümkün değil. Onun için şimdiden geri adım atma imkânlarını elde tutmak istiyorlar." Kırmızı çizgiler NOT: Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac, dün akşamki konuşmasını kimi olumlu mesajlardan sonra "referandum" ilanıyla bitirdi. 15 yıl ağzımızla kuş tutsak ve tüm AB ülkeleri üyeliğimizi kabul etse, Fransız halkı referandumda "hayır" derse ABye giremiyoruz. Bu öldürücü koşulla müzakerelere başlanabilir mi? Chirac, bize AB yolunu kapatıyor. m.asik@milliyet.com.tr