Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Kızım, eşim ve ben inançlı Müslümanlarız. Kurana göre bir kadının toplumda türban takması gerekiyor... Tayyip Erdoğan, bu sözleriyle türban takmayan kadınları suçlama altında bıraktığı ve ayrımcılık yaptığı gibi...Türkiyenin AB üyeliğine karşı çıkan Hıristiyan Demokrat lider Angela Merkel ya da Fransız lider Nicholas Sarkozynin ellerine önemli kozlar verdi...Üç gün süren düelloda Alman gazeteci Christoph Keese, Türkiye Başbakanından daha inandırıcı çıktı...Bir gazetecinin yaptığı röportajı sahibine gönderip onun denetiminden geçirmesi, basın ilkelerine uygun değildir. Ne var ki Keese galiba Türkiye pratiğini biliyordu. Dinci siyaset yapanların güç duruma düşünce sözlerini yalanlama yoluna gittiklerini geçmiş deneylerden öğrenmiş, ona göre önlemini almıştı.Başbakan Erdoğanla yapılan röportajı danışman Cüneyd Zapsunun kontrol edip onay vermesine ne demeli... Başbakan sözlerini yalanlasa da... Danışman Cüneyd Zapsunun bu sözlerin üzerini çizmeyerek Tayyip Erdoğana yakıştırması başlı başına bir zihniyet itirafı değil mi? Başbakan Erdoğan, Almanyanın Welt am Sonntag gazetesine verdiği demeçteki kimi sözlerini yalanladı ama şunlar kaldı: Bugünkü manzara: Enflasyon ve faiz düştü. Ama hırsızlık ve kapkaç olaylarıyla, Çocuk Esirgeme Kurumuna bırakılan çocuk sayısında artış var... Ünlü romancımız Orhan Pamuk, İsviçrede yayımlanan Tagesanzeiger gazetesine konuşuyor:"Burada 30 bin Kürtü öldürdüler. Ve bir milyon Ermeniyi. Ve neredeyse hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor." Okurlar soruyor: Orhan Pamuk bu rakamları hangi kaynaktan almış? Bunlar tek taraflı olaylar mıydı? Türkiyeye hiç haksızlık yapılmadı mı? Efendim Orhan Pamuk malum "Best seller" bir romancı... Yani "Çok satar"... Satar da satar... Çok satar star... Düşen bir çığda, hiçbir kar tanesi kendisini olup bitenden sorumlu tutmaz. İstanbul deprem bekleyişi içinde. Bir depremde en az 100 bin kişinin öleceği söyleniyor. Ama önlem alınamıyor. Okul ve hastanelerin güçlendirilmesi için kaynak yok... Yıllardır bir erken uyarı sisteminin gerekliliğinden söz edilmekte. Ama o sistem için gerekli 3 milyon dolar bulunamamakta...Ve Sayın Başbakan, elinde 30 milyon dolar para, 6 gündür tsunami bölgelerini geziyor. Bölgeyi yeni bir felaketten kurtarmak için sözler veriyor.Sultanahmette dilenip Ayasofyada sadaka vermek işte buna deniyor... Bizim deprem noldu? Günlerdir yazıyoruz... Mesleğe alımlarda yazılı ve sözlü sınavlarda sözlü yani mülakat esas tutuluyor. Yazılıda başarılı öğrenciler mülakatta eleniyor. Örneğin son kaymakamlık sınavında, yazılıda ilk 40ın 32si elenmiş. İçişleri Bakanlığı, dün sütunumuzda yayımlanan açıklamada, mülakatta adayların hangi özelliklerinin ölçüldüğünü şöyle sıraladı:- Mesleği temsil özelliği,- Konuları kavrama gücü ve intikal sürati, - Kendine güven,- Olayları yargılama yeteneği,- Ses tonu ve konuşma yeteneği,- Nezaket ve ölçülülük gibi davranışları, - Açıklık, inandırıcılık, konuya hâkimiyet... * * *Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Kılıç, yukarıdaki ölçütlere bakarak diyor ki:- Ben aylarca okuttuğum öğrencilerin bu yeteneklere sahip olup olmadığını ölçmekte zorlanıyorum. Acaba jüriler 3 - 5 dakikalık mülakatlarda adayların bu yeteneklerini nasıl ölçüyorlar?Uzun sözün kısası... Mülakatta her zaman torpil döner. Torpili önlemenin tek yolu mülakatı iktidardan bağımsız bir jüriye yaptırmaktır. Eğer adaletsizliğe ve ayrımcılığa son verilmesi isteniyorsa bu yola gidilmelidir. İktidarlara bu yönde baskı yapılmalıdır. Mucize jüri ABD, Türkiyeyi model ülke yapma derdinde. Türkiye, "emperyalizme karşı verdiği ulusal kurtuluş savaşı" ile 80 yıldır ezilen ülkelere model zaten... m.asik@milliyet.com.tr