"Önümüzdeki yıl Gelir Vergisinde 5 puanlık indirim yapacağız, ayrıca Kurumlar Vergisini de yüzde 30a indireceğiz.""Oh ne güzel. Milletçe biraz rahatlayacağız, gelirimiz artacak" diye tam sevinirken, vergi uzmanı Prof. Şükrü Kızılot, sevincimizi kursağımızda bıraktı. Meğerse, Gelir Vergisinde sözü edilen yüzde 5lik indirim, tabanda değil, tavanda yapılacakmış. Buna göre, yılda 155 milyar liranın üzerinde geliri olan işçi, memur, esnaf ve sanatkârın vergi oranı 5 puan düşecekmiş. İyi de, Türkiyede bu kadar yıllık geliri olan bir tek işçi, memur ve sanatkâr var mı? O zaman bu indirimin kime ne faydası var? gibi soruları bir tarafa bırakıyor, geliyoruz Kurumlar Vergisindeki "müjde"ye... Geliyoruz ama karşımıza yine Şükrü Hoca çıkmasın mı? Ve Hürriyetteki yazısında şunu demesin mi?"Kurumlar Vergisi oranının yüzde 30a indirileceği açıklandı ama oran zaten yüzde 30. İnanmayan açsın Kurumlar Vergisi Kanununun 25. maddesine baksın."Yüreğimiz bu kadarını da kaldırmıyor, yasaya bakamıyoruz. Sadece Başbakanımızın verdiği "müjde"leri düşünüyor, pembe rüyalara dalıyoruz. "Müjde" o kadar büyük, o kadar önemliydi ki, Başbakan Erdoğan, bunu ilk duyurma görevini kimseye bırakmamış, haberi önceki gün bizzat kendisi gümbür gümbür vermişti; Brüksel zirvesini yorumlayan AB Komiseri Almunia, "Yaratıcı olmalısınız" demiş. Daha nasıl olalım... Gerçekleşmemiş bir üyeliği, gerçekleşmiş gibi gösteriyoruz ya... Cumhuriyetten sonra Batıya laik kimliğimizle yaklaştık, ABye o kimlikle aday olduk. Buradan ileriye gideceksek, o kimliği güçlendirmek, Batılı birikimi seferber etmek zorundayız. Ne var ki iktidar partisi, aksi istikamette yürüyor. Şeriatçı kadrolaşma sürüyor. Bizim "laik görünümlü" basın da bu kampanyaya eşlik ediyor. Son günlerde Atatürk, hinoğluhin numaralarla yıpratılmaya çalışılıyor. Bediüzzaman Said Nursi parlatılıyor...ABye hangi kimlikle girileceğinin farkında değiliz anlaşılan. Ya da esas niyet başka! Kimi parlatıyoruz? Türkiye, Suriyeye su pompalayacakmış. Onlar da bize, "Sayenizde ABye komşu oluyoruz" diye gaz pompalıyorlar... Alman Hıristiyan Demokrat lider Angela Merkelin yardımcısı Laurenz Meyer, daha önce çalıştığı enerji şirketi RWEden ayrılmış olmasına rağmen 60 bin euro aldığı ve hâlâ indirimli elektrik kullandığı iddialarının kanıtlanması üzerine görevi bıraktı.İngiliz İçişleri Bakanı David Blunkett ise, kendisine verilen tren biletini sevgilisine kullandırdığı ve dadısının vize işlemlerini hızlandırdığı için istifa etmişti. Elin siyasetçisi, üzerine toz konunca istifa ediyor. Bir de bizimkilere bakın! Ne işgüzar adamlar! Kamyonculara ve nakliyecilere getirilen yeni düzeni yazdık... Adamın bir kamyonu var, istediği yerde, istediği saatlerde çalışıyor, akşam istediği saatte evine dönüyor. Bu adamın o dünyası değişiyor artık.25 Şubatta yürürlüğe girecek yeni yönetmelik tek kamyonun şehir içi veya şehirlerarası çalışmasına izin vermiyor. Kamyoncu 10 milyar sermayeli şirket kuracak, en az 25 ton kapasiteli iki kamyona sahip olacak, 10 milyar lira belge ücreti ödeyecek.Hangi babayiğit kamyoncu kalkar bu masrafların altından.Peki ne olacak?Tek kamyonuyla kendi halinde çalışan kamyoncu arkadaş, kamyonunu mecburen büyük bir firmaya kiralayacak. Komisyon ödeyecek. Firma onu nereye gönderirse oraya gidecek. Çalışma saatlerini ve hattını kendisi değil, firma saptayacak...Bu yönetmelik 25 Şubatta yürürlüğe girecek.Ne var ki, Ulaştırma Bakanlığı gümrüklere gönderdiği birer yazıyla K1 belgesi olmayan kamyonculara, yük verilmemesini istedi dün. Bu saçma yönetmeliği daha yürürlüğe girmeden uygulamaya kalkıştı. Kamyoncular bu saçmalıkları protesto için, cumartesi günü İzmirde büyük bir miting düzenliyor.DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar da kendilerine İstanbul - İzmit karayolunda bir miting sözü verdi... Mehmet Ağar ayrıca, miting sırasında bir kamyonu ateşe vermeyi önerdi. Kamyoncuyu temsilen kamyon yakılacak yani! Yandı kamyon Kubilay, şehit edilişinin 74. yılında anılmış! Biraz da kemikleri sızlamıştır herhalde... m.asik@milliyet.com.tr