Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AKP, 12 Haziran’da yapılacak seçimler için vatandaşlar arasında slogan yarışması açmış... www.sloganbenim.com ve sosyal paylaşım siteleri üzerinden yapılan yarışmaya bir haftada 10 binden fazla başvuru olmuş... Birinci olacak sloganın sahibi Başbakan Tayyip Erdoğan ile bir günlük seçim turuna katılacak, ayrıca son model bir cep telefonu kazanacakmış, vs.
“Yarışmacı gazeteci!” Fahrettin Fidan gazetelerde bu haberi okur da hemen kâğıdı - kalemi eline almaz... Harekete geçmez... Okuyan herkesi kendinden geçirecek... Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bilcümle AKP’lilere, “Onu bir elimize geçirirsek...” dedirtecek sloganlar üretmeye başlamaz mı? İşte onlardan birkaçı.
- Bakınca karartır insanın ruhunu cemali... Mah yüzlü Tayyip’im dururken n’ideyim memur Kemal’i!
- O Davos Fatihi, Ortadoğu’nun Sultanı... Dünya tanıdı onu ey kalbi mühürlü, artık sen de tanı.
- İstiyorsan mutluluk, istiyorsan dolu kiler, dolu cep... Daha ne düşünüyorsun ulan, işte karşında Recep.
- Sekiz yıldır verdin mi beş kuruş kömüre, pirince, bulgura, soğana? O halde oylar tabii ki yine Erdoğan’a.
- Kabul et artık... O bir mehdi, bir fenomen, bir hit. Kabul etmiyorsan, ananı da al, git!
- Evreşe yolları dar... Tayyib’ime dil uzatanın Silivri’ye kadar yolu var!
- İcabında sevecen, icabında eli maşalı... Rabbin sadece bize değil, insanlığa lütfudur Kasımpaşalı!
- Bir gün ekranda görmesem onu kederlerdeyim, yastayım... Ben onun afili afili yürüyüşüne hastayım.
- O bir nurdur, güneştir karanlık odama... Ağzına bakar bütün liderler, en başta Putin’le Obama!

Haberin Devamı

Yeni “telekulak tasarısı”na göre istihbari dinlemenin ifşası suç olmayacakmış.
Bu durumda yandaş basının sayfa sayısını artırması kaçınılmaz hale gelir...
Haldun Ertem

John Küba’da!
Uluslararası bir resim yarışması düzenlenmiş. İngiliz, Alman, Fransız ressamların yanında Türkiye’den de Temel yarışmaya katılmış.
Yarışmanın konusu ‘John Küba’da’ olarak seçilmiş. Birkaç gün sonra ressamlar yaptıklarını jüriye sunmuşlar.
İngiliz puro içen bir adam çizmiş, Alman palmiye altında uzanmış bir adam hayal etmiş, Fransız esmer kızlarla dans eden bir adam resmetmiş... Sıra Temel’in resmine gelmiş.
Resimde bir yatak ve yatakta bir erkek ve kadın sevişiyorlar.
Sormuşlar;
- Bu adam kim?
- John’un şoförü demiş Temel.
- Peki bu kadın kim?
- John’un karısı!
Jüri başkanı:
- Beyefendi siz konuyu tam anlamadınız galiba. John nerede bu resimde?
Temel yanıtlamış:
- John Küba’da!!
(Mustafa Gün’e teşekkürler...)

Haberin Devamı

KARS’taki İnsanlık Anıtı ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı veren Yargıç Mehmet Haskalaycı bir açıklama göndererek Kayseri’ ye atanmasının bir sürgün değil kendi isteğiyle gerçekleşen bir karar olduğunu, herhangi bir rütbe tenzilinin de söz konusu
olmadığını bildirdi.

Orhan Tokatlı
Milliyet’in yıllarca Ankara Temsilciliği’ni yapan Orhan Tokatlı’yı kaybettik...
Tokatlı, Abdi İpekçi’nin de Ankara Temsilciliği’ni yapmış, gazetenin tarihinde yeri olan bir görev adamıydı.
Zarif, hoşsohbet, gazetecilik refleksleri güçlü, titiz, dikkatli...
Onun sayesinde Ankara gezilerimiz bir zevke dönüşürdü...
İyi ağırlanırdık... İşten artakalan zamanda hoş vakit geçirirdik...
Onu bir küçük anıyla uğurlayalım dilerseniz...
Bir CHP kurultayı için Ankara’daydık... İşleri kotardıktan sonra Mola Otel’in barına tünedik...
Bedri Koraman, Teoman Erel ve daha birkaç arkadaş bir süre söyleştikten sonra pek adetimiz olmadığı halde canımız poker oynamak istedi...
Orhan Tokatlı otelin işletme müdürü arkadaşı çağırarak poker oynayacak bir yer olup olmadığını sordu.
Öyle bir yer olmadığını öğrenince:
- O zaman, dedi, bize bir oda aç orada oynayalım...
Aksiliğe bakın ki boş oda da yoktu otelde...
Olurdu olmazdı derken genel müdürün odasının boş olduğu öğrenildi... İşletme Müdürü:
- Genel müdür o odaya girilmesine izin vermez, dedi, içeri girdiğinizi öğrenirse çok kızar.
- Peki nerede genel müdür?
- Avustralya’da...
Ohooo, dedi Tokatlı, yahu hemen aç orayı, biz çıkınca odayı temizlersiniz genel müdürün ruhu bile duymaz...
İşletme müdürü güç bela ikna edildi. Odaya yeşil çuhalı masa getirildi. Viskiler, meyveler, mezeler masanın üzerine itina ile yerleştirildi.
Keyifli bir poker başladı. Kâğıtlar havada uçuşuyor, içki su gibi içiliyor, dumandan göz gözü görmüyor. Uykusu gelenler köşedeki koltuğa kıvrılıyor.
Bir ara kapıda gözlüklü şişmanca bir adam belirdi. Orada durdu şaşkın şaşkın bakıyor... Siz kimsiniz, dedik.
- Ben otelin genel müdürüyüm, dedi...
- Peki siz Avustralya’da değil miydiniz?
- Oradaydım, döndüm, biraz önce uçaktan indim...
Tokatlı otelin işletme müdürünü işten atılmaktan kurtarmak için epey dil dökmüştü müdüre...
Nur içinde yatsın...